islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5031
EURO
36,4292
ALTIN
2.955,81
BIST
9.302,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

HERKES DİN VE VİCDAN KONUSUNDA HÜRDÜR

HERKES DİN VE VİCDAN KONUSUNDA HÜRDÜR
19 Haziran 2023 17:17
A+
A-

GİRİŞ

Yüce Allah insanları şerefli bir derecede yaratmıştır. Bununla beraber insanlara din ve vicdan konusunda hürriyet vermiştir. Çünkü her insan, inancında serbesttir. Ancak sonuçta da ona göre inancının karşılığını görecektir. İnanç konusunda insanları ancak Allah sorgular. Ona göre hiç kimsenin başkalarını bu konuda zorlamaya hakkı yoktur. Bu özellik, sadece insanlarda vardır. Bitki ve hayvan gibi varlıklarda bu tür duygular söz konusu değildir.

KUR’AN-I KERİM’E GÖRE DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ

Kur’an-ı Kerimde din ve vicdan hürriyeti konusunda açıklamada bulunan çeşitli ayetlerden bazıları şöyledir:

لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ

 

Senin dinin sana, benim dinim bana.”[1]

 

لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ

Dinde zorlama yoktur.”[2]

 

فَمَن شَاء فَلْيُؤْمِن وَمَن شَاء فَلْيَكْفُرْ

Dileyen inansın. Dileyen inanmasın.”[3]

Bu ve benzeri ayetlerde haber verildiği gibi, her insan inancında hürdür. İsteyen inanır ve isteyen inanmaz. Bu duygu, insanın ruh derinliğinden gelmektedir. İnanan bir insanın kalbinden, ruh dünyasından onun inancını söküp almak mümkün olmadığı gibi, inanmayan bir insana da bunu zorla kabul ettirmek mümkün değildir. Ona göre samimi bir şekilde Allah’a inanan, iman eden, emir ve yasaklarına sarılan bir insanın mutluluğunu kelimelerle izah etmek mümkün değildir. Bu konuda baskı ve şiddet kullanmak, insan psikolojisini bozmaktadır. Dolayısıyla Yüce Allah, bu konuda insanlara baskı ve şiddet kullanmayı tasvip etmemekte, şiddetle yasaklamaktadır.

PEYGAMBERLERİN GÖREVİ, TEBYİN VE TBYİNDİ

Hz. Muhammed’in (sav.) görevi, bir peygamber olarak insanları dini kabul etmeye zorlamak değil, onlara gerçeği anlatmaktı. Bu konu çeşitli ayetlerde haber verilmektedir. Bu ayetlerden bazı örnekler şunlardır:

وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم بِجَبَّارٍ

Sen onların üzerinde zorlayıcı değilsin.”[4]

فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ {21} لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ {22}

Öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt verensin. Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.”[5]

Bu ve benzeri ayetlerde haber verildiği gibi Hz. Muhammed’in (sav.) bir peygamber olarak görevi, insanları uyarmak, Allah’tan aldığı ilahi emirleri insanlara olduğu gibi tebliğ etmek, gerektiği zaman bu ilahi emirleri açıklayıp beyan/izah etmektir. Hz. Muhammed (sav.) için durum böyle olduğu gibi, diğer bütün peygamberler için de durum aynıdır. Hiçbir peygamber, insanların dinlerini değiştirmeleri için zar ve baskı kullanmamıştır ve başkalarının da bunu yapmalarını tasvip etmemiştir.

Hz. Marya validemiz, Mısır’dan Hz. Muhammed’e (sav.) bir hediye olarak gönderilen bir cariye idi. Hz. Muhammed (sav.), onu cariye edinmedi. Önce onu hürriyetine kavuşturdu, serbest bıraktı. Ondan sonra onu rızasıyla, hür iradesiyle nikâhladı, diğer kadınlar gibi kendisine dolgun mehir verdi ve onunla evlendi. Hz. Muhammed (sav.) hayatında hiçbir zaman cariye edinmemiştir. Ayrıca Hz. Muhammed (sav.) hiç bir zaman Hz. Marya’ya/Meryem’e Müslüman olmayı telkin etmemiştir ve bu konuda kendisine herhangi bir baskı kullanmamıştır. Evlendikten altı ay sonra o kendi hür iradesiyle Müslüman olmuştur. Kendisine niçin Müslüman olduğu sorulunca, İsa Peygamberi çok sevdiğini, Hz. Muhammed’in (sav.) kendisine sürekli Kur’an okuduğunu, Kur’an’ın İsa’yı çok övdüğünü ve bu nedenle Müslüman olduğunu söylemiştir. Bu olay da Hz. Muhammed’in (sav.) hiçbir zaman insanlara Müslüman olmaları için baskı ve şiddet kullanmadığını göstermektedir. Ancak o, her zaman ve her yerde, ahlakını Kur’an-ı Kerim’den alan örnek bir insan olarak hayat sürdürmüştür.

SONUÇ

Psikolojik yapı gereği her insan herhangi bir üstün güce inanma ve dara düştüğünde ona sığınma ihtiyacını hissetmektedir. Bu, insanın ruh yapısında var olan din ve vicdan duygusudur. Bu inanç, insan ruhunda var olan vicdan ve kanaat işidir. Kendi inancımızı zorla başkalarına kabul ettiremeyiz. Her kişi, din ve vicdan konusunda hür bir iradeye sahiptir. Ancak Allah, insanları bu konuda sorgular. Bir insan, kendi hür iradesiyle, gönülden inanmadıkça, mümin sayılmaz. Yine bir insan gönülden inkar etmedikçe, kafir sayılmaz. Baskı ve şiddetle insanı inandırmak onu mümin yapmadığı gibi, baskı ve şiddetle onu inkara zorlamak da onu kafir yapmaz. Her kişi, hür inancı ile mutlu olur.

Herkese selam, saygı ve hürmetler.

Anahtar Kelimeler: Din, vicdan, insan, hürriyet.

Prof. Dr. Nurettin Turgay

 

[1] el-Kâfirûn 109/6.

[2] el-Bakara 2/256.

[3] el-Kehf 18/29.

[4] Kâf 50/54.

[5] el-Ğâşiye 88/21, 22.

ETİKETLER: ÜSTMANŞET
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.