Sosyal hayatımızı Kur’an ve Sünnet ekseninde şekillendiren bir toplum olmadığımız için, her konuda olduğu gibi evlenme ya da çocuklarımızı evlendirme noktasında da İslami kuralları uygulamaktan beri duruyoruz… Tabi ki de hal böyle olunca sorunlar çığ gibi büyüyor ve önümüzde dağ gibi problemler oluşuyor.
Bu problemlerden birisi de toplumumuzda zoraki evliliklerin olması ve bu konuda mağdur insanların oluşması.
Özellikle bazı bölgelerimizde fazlaca görülen zoraki evliliklerin dinimizdenmiş gibi gösterilmeye çalışılması ise ayrı bir sosyolojik sıkıntı.
Bu konunun dini açıdan da ele alınması ve değerlendirilmesi gerekmektedir ki bu konuda mağdur olanların derdine derman olacak reçeteyi hazırlayabilelim.
TÜİK verilerine göre erken evliliklerin olduğu 10 ilin 9’u Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yer alıyor. Geriye kalan tek il ise Niğde.
2018 İstatistiklerine göre zoraki evlendirilen kadınların oranı yüzde 78, erkeklerin oranı ise yüzde 22’lerde . Evlilik mağdurlarının yüzde 29.7’sinin 18 yaşından küçük olması da gözlerden kaçırılmaması gerekir diye düşünüyorum.
İşin en vahim tarafı ise, özellikle genç kızların zorla evlendirilmesinin, bazı çevreler tarafından İslam’danmış gibi halka lanse edilmesi ve bunun propaganda aracı yapılması…. Gerçekten, İslami gerçekler ile bağdaşmayan bu durum, toplumun tam böğrüne kara hançer gibi saplanmış durumda. Olaylara İslami bakışın adresi sloganı ile yayın yapan Mirat Haber sitemiz adına bu konuya kısa bir açıklama getirmek istiyorum.
Bir kere İslam’a göre kadın olsun erkek olsun evlenmeye ya da istemediği bir insan ile nikahlanmaya zorlanamaz. İslam şeriatinde, sanılanın tam aksine kadın ve erkek eşitlik içindedir. Bu tespitten sonra, özellikle kızlarımızın istemediği insanlar ile zorla evlendirilmesinin etik olmadığı konusunu açıklayan bir Hadisi Şerif ile devam edelim.
Genç bir kız Aişe annemizin yanına gelerek şöyle dedi:
“Ben istemediğim halde, değersiz kişiliğini benimle yüceltmek için babam beni kardeşinin oğluna verdi.”
Hz. Aişe annemiz bu durum karşısında kızın Peygamberimiz (sav) gelene kadar oturmasını söyledi. Peygamberimiz (sav) gediğinde ise kız, iki cihan güneşine durumunu anlattı.
Peygamberimiz bu durum karşısında kızın babasını çağırttı ve “Evleneceği erkeği seçim hakkının kızında olduğunu” buyurdu.
Bu duruma memnun olan kız ise şunları söyledi:
“Ya Rasulallah! Ben babamın yaptığını onayladım. Fakat ben kadınların evlilik konusunda yetkili olup olmadığını öğrenmek için böyle bir şey yaptım”
Yukarıda da Hadisi Şerif’te görüldüğü üzere, kimse evlenmeye zorlanamayacağı gibi, kadın olsun erkek olsun eş seçiminde özgürdür.
Bu açıklamadan sonra şunu da ifade edelim ki, bu demek değildir ki gençler, anne babalarının rızasını almadan saklı gizli evlenebilirler. Gençlerimiz hayatının kararını alırken, anne ve babalarının hayat tecrübelerinden de istifade etmeli; ebeveynlerinin gelin hanımını ya da damadını ve ailesini araştırmasına müsaade etmelidirler.
Maalesef yaşadığımız çağda gençler, zaman zaman hayatı tozpembe görerek ani kararlar verebilmekte, bunun sıkıntısını da anne ve babasıyla birlikte çekmektedirler. Daha sonrasında ise boşanmalar ve geride kalan çocuklar zahmet ve sıkıntı içinde bir hayata sürüklenmektedirler.
Unutmayalım ki mutlu ve huzurlu bir toplumun ilk şartı, “Aile toplumun en temel ve önemli birimidir” düsturundan hareketle mutlu ailelerdir.
Gelin o zaman bu aileler kurulurken, manevi değerlerimizi ön plana çıkartalım da Kur’an ve sünneti önceliyelim…
Selam, saygı ve muhabbetlerimle….
Şaban DOĞAN