Çünkü:
Cari düzen demokratik – laik- seküler – karakteriyle modern cahiliyede beşer akılının uydurduğu ve temeli zulme dayanan ideolojilerden bir ideolojidir. Parti kuracak olanlar özellikle anayasal mecburiyet olarak hazırladıkları tüzüklerinde Müslümanlıklarından vazgeçtiklerini ve cari düzenin ilke ve inkılaplarına biat edeceklerini, tüzüklerinde yazılı, meclislerinde sözlü olarak yeminle ifade ederler. Bu ifadeler, Allah’ın bir kenara bırakıldığını, eğer görev başına gelirlerse devletin hiçbir kurum ve kuruluşunda dinin hükmünü uygulamayacakları anlamına gelir. Kişiler kendilerini Müslüman olarak ifade etse de, siyasette ve devlette de Müslümanca davranmalarının imkânı yoktur. Zira cari düzen, Allah’ın hiçbir hükmünü kabul etmediği gibi, Allah’ın haram ve helallerini tanımaz. Allah’ın hükmüne itibar edilmeyen düzenlerde hiçbir parti milletin umudu olamaz.
Çünkü
Demokratik – laik- seküler siyaset, İslam dininden bağımsız ve İslami ilkeleri ret ettiği için pislik çukurudur. O pislik çukuruna tertemiz girenler, pisliğe bulaşırlar. Bundan kaçış imkânsızdır. Kişinin kendisine Müslümanım demesi lağım çukuruna girip de pislenmeyeceği anlamına gelmez. Bu düzende siyaset yapmanız için Müslümanlık gömleğinizi çıkarmanız gerekmektedir. Müslümanlığınız kalbinizde bir vicdani mesele olarak yer alır, aleniyette ise mescitlerde görünür. Seküler siyasetin hiçbir kurum ve kuruluşunda Müslümanca hareket edemezsiniz. Bunun böyle olduğunu şu an iktidarda olan ve kendilerini muhafazakâr olarak ifade eden eski İslamcılardan bilmekteyiz.
Var kabul edilebilecek azın çok çok azı istisnalar da genel kuralı bozmaz.
Çünkü:
Bu düzende din olarak İslam yoktur. Beşeri heva ve heveslerin tahakkümü altında, beşeri ideolojilerden birine tabii olursunuz. Beşeri ideolojiler ise insanların derdine dermen olmak bir yana, ekini ve nesli ifsad etmek için çaba gösterir. Şu andaki cari düzende böyledir. Bu cari düzende parti kuranlar, ekini ve nesli ifsad etmekten başka hiçbir gaye güdemezler. İnsanlığın hayrına hiçbir şey yapamazlar, Müslümanlığın hayrını ise düşünemezler bile. Zira cari düzen buna müsaade etmez. Bunun böyle olduğunu şu an iktidarda olan ve kendilerini muhafazakâr olarak ifade eden eski İslamcılardan bilmekteyiz.
Çünkü:
Bu düzenin iktisadi yapısı, işleyişi, uluslararası ticareti, düzenin vatandaşıyla olan alacak verecek meselesi, Allah’a ve Resulüne (sav) savaş açmak demek olan faiz üzerine kuruludur. Faiz ise Allah’a ve Resulüne savaş açmak demektir. Kim parti kurarsa kursun, iktisadi eylemlerini faizle yapmak zorundadır. Faizle olan münasebetler insanlığın derdine derman olmak bir yana, onarılması imkânsız yaralar açar. Bu gerçeği değiştiremezsiniz. Sadece kılıf uydurursunuz. Bunun böyle olduğunu şu an iktidarda olan ve kendilerini muhafazakâr olarak ifade eden eski İslamcılardan bilmekteyiz. Dövize karşı yaptıkları son manevra, faizi kitleselleştirmekten başka bir sonuç getirmemiştir.
Var kabul edilebilecek azın çok çok azı istisnalar da genel kuralı bozmaz.
Çünkü:
Bu düzende zina serbesttir. Alan memnun veren memnun olduktan sonra, isteyen isteyenle gayri meşru ilişki içine girebilir. Bu anayasal bir haktır. Bu düzen ibneleri, homoseksüelleri, lezbiyenleri, biseksüelleri, transseksüelleri ve dahi her türlü sapkınlığı, bireysel özgürlük adı altında anayasal güvenceye almıştır. Kim parti kurarsa kursun bu durumu değiştiremez. Bunun böyle olduğunu şu an iktidarda olan ve kendilerini muhafazakâr olarak ifade eden eski İslamcılardan bilmekteyiz.
Çünkü:
Bu düzende aklı yok eden alkol – uyuşturucu serbesttir. Akıl emniyeti yoktur. Bu düzen akılı başında insanların varlığını istemez. Sorgulamalarını, yanlışları görmelerini engellemeye çalışır. Alkol üretir, satar, para kazanır, vergi alır, bütçesini tanzim eder. Bu düzende Allah’ın herhangi bir hükmü yoktur. Sigaraya karşıdırlar, fakat Allah’ın kati nasla haram kıldığı şaraba, rakıya, aklı gideren uyuşturucuya tek laf edemezler. Bu mümkün değildir. Zira cari düzenin varlık gerekçelerinden birisi, aklı uyuşuk alkolik bir toplum yaratmaktır. Kim parti kurarsa kursun bu gerçeği değiştiremez. Bunun böyle olduğunu şu an iktidarda olan ve kendilerini muhafazakâr olarak ifade eden eski İslamcılardan bilmekteyiz.
Var kabul edilebilecek azın çok çok azı istisnalar da genel kuralı bozmaz.
Çünkü:
Bu düzenin Allah’ın dışında ölümlü bir ilahı vardır. Belli günlerde ve zamanlarda, belli mekânlarda Allah’a göstermediğiniz saygı ve tazimi, ölümlü ilaha göstermek zorundasınız. Buna mecbursunuz. Sizden gizlisi saklısı olmadan aleni olarak Allah’a şirk koşmanız istenir. Ve kim pati kurarsa kursun düzenin ilahına saygı ve tazimde kusur edemez, geri duramaz. Allah’ın yanında beşeri ilahlara da kulluk yapmanız gerekir. Böyle bir düzende kurulan hiçbir parti, milletin umudu olamaz. Bunun böyle olduğunu şu an iktidarda olan ve kendilerini muhafazakâr olarak ifade eden eski İslamcılardan bilmekteyiz.
Çünkü:
Bu düzen, milletin hayrına bir şeyler yapmak için parti kurup politikaya atılanları, politik hayatları boyunca insanlığa zulmedecek karaktere dönüştüren işleve sahiptir. Dönüştürücü gücü vardır, asla direnemezsiniz. Politikanın şartlarını, nasıl davranıp nasıl konuşacağınızı, kimlerle dost olup kimlerle düşman olacağınızı, neleri haram neleri helal kılacağınızı, neleri yasaklayıp neleri serbest bırakacağınızı düzen belirler, parti kuranlar değil. Parti kurup, milletin umudu olmak isteyenler, cari sistemin hizmetkârıdır. Siyaseten iktidardırlar lakin muktedir değillerdir. Muktedir olan kurulu düzendir. Bu düzen İslam dışıdır. Dolayısıyla taguti, düzenler işleyişlerine en küçük müdahaleye dahi müsaade etmezler. Bunun böyle olduğunu şu an iktidarda olan ve kendilerini muhafazakâr olarak ifade eden eski İslamcılardan bilmekteyiz.
Var kabul edilebilecek azın çok çok azı istisnalar da genel kuralı bozmaz.
Çünkü:
Bu düzen İslami değildir. Siyaseti, iktisadı, hukuku, içtimai kurgusu, eğitimi İslam’dan herhangi bir renk taşımaz. Kurulan hiçbir siyasi parti İslam’la alakalı olarak direk ve dolaylı ünsiyet taşıyamaz. İslami olmayan, İslam’dan referans almayan hiçbir kurum kuruluş, hiçbir iktidar işleyiş, İslam’dan kopuk eğitim, içtimai oluşum, İslam’dan renk taşımayan siyasi partiler milletin umudu olamaz. Asla da olamayacaktır. Bunun böyle olduğunu şu an iktidarda olan ve kendilerini muhafazakâr olarak ifade eden eski İslamcılardan bilmekteyiz.
Çünkü: … Diye devam edecek ve daha söylenecek söz çok, lakin anlayana sivrisinek saz misali bu kadarla yetinelim. Mekke cahiliyesinde Allah Resulünün (sav) neden kavga ettiğini, neden yerinden yurdundan sürüldüğünü hatırlayalım. Ve “zalimlere asla meyletmeyin” hükmü celilini yeniden tefekkür edelim ve bu “ Meri Düzen’i, Partileri Bile Milletin Umudu Olmaktan çıkaran jakoben vasfından soyutlamayı amaç edinelim.
YAKUP DÖĞER
Hocam kaleminize sağlık. Mevcut durumumuzu o kadar güzel özetlemişsiniz ki. Allah sizin gibi düşünenleri ve düşündüklerini ifade edenlerin sayısını çoğaltsın. Bizleri de bu fikirlerden ders alanlardan ve sıratı müstakim üzere olmaya çalışanlardan eylesin.
Amin kardeşim. Teşekkür ederim.