islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4764
EURO
36,4423
ALTIN
2.951,48
BIST
9.375,01
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Hindistan’dan Türkiye’yi ve Toplumumuzun Misyonunu Düşünmek

Hindistan’dan Türkiye’yi ve Toplumumuzun Misyonunu Düşünmek
30 Nisan 2018 13:55
A+
A-

Institute of Objective Studies’in rahmetli Prof.Dr.İsmail Raci Faruki’nin hayatı ve ilim dünyasına yönelik yaptığı çalışmalarını gündeme getiren bir toplantıya katıldım. Öncelikle bu toplantı, ilim adamımızın sosyolojik açıdan ele aldığı bilgi felsefesi, dini bilgi ve sosyal hayat ile ilgili meselelerle yüzleşerek şuur oluşumuna önemli bir katkı sağladığını söylemeliyim.

Dünyanın para, silah, ülkeleri yönetme gibi çabalarının yoğunlaştığı bir zaman diliminde, insanın kendini düşünmesi ve sorumluluğunu bir müslüman olarak gözden geçirmesi, dünyanın ekonomik ve politik amaçları açısından bazıları için önemsiz görülebilir. Fakat, günümüzün yoğun maddeci, menfaatçi ve kişinin kendini amaç edindiği bir dünyaya yönelik sıkıntılarına önemli reçeteler sunması bakımından son derece gerekli konular üzerinde duruldu.

İkinci bir husus, günümüz ilim dünyasında bazı ilim adamlarının popülerliğini yükselten, felsefi bir hava estiren ve bir sürü laf kalabalığından öteye, herhangi bir problemi ciddi bir şekilde ele almayan sözüm ona ilmi toplantılardan da oldukça farklıydı. İlmi bir çalışma, sadece sözde kalmayan, “ilim ile amil” olma özelliğini taşıyan bir manaya sahiptir. Dolayısıyla böyle bir havayı teneffüs etmeme sebep olduğu için Enstitü’nün kurucu başkanı Dr.Manzoor Alam’a özellikle teşekkür etmek istiyorum. Kendisi, ilerleyen yaşına rağmen ekibiyle bu tür toplantıları bıkmadan ve usanmadan organize ediyor ve yeni bir bakış açısının ortaya konulmasına imkan sağlıyor.

Bir diğer konu, Objektif Çalışmalar Enstitüsü 32 yıldır ilmi çalışma ve araştırmalar yapan bir kuruluş. Üstelik, Hinduların hüküm sürdüğü bir toplumda Müslüman olmanın sorumluluklarını önemli ölçüde yerine getirmiş. Onlarca büyük konferans programı tertibetmiş ve çok sayıda kitap ortaya çıkarmış. Bu kitaplar, İslami açıdan hayatın problemlerine cevap niteliğini taşımakta. Ayrıca, Üniversiteler ile işbirliği yaparak çeşitli ilmi ve akademik çalışmaları yürütebiliyor.

Ayrıca, Hindistan’da yaşayan Müslüman toplumun yanı sıra, Hindistan toplumunun da meselelerine sahip çıkmaya çalışan bir perspektife sahipler. Üstelik, kendilerine ikinci sınıf yapan bir yönetim ile diyalog kurmak suretiyle, kendi varlıklarının şuuruna ererek böyle bir tavrı sürdürüyorlar. Çünkü, Hindistan’ı İngilizlerin sömürgeci yönetiminden kurtarılmasında Hintli Müslümanlar da önemli bir direniş ve mücadele sürdürmüşler.

Biz ise ülkemizde, farklı siyasi görüş ve düşünüş içinde olanlar ile sağlıklı bir diyalog kuramamanın sıkıntılarını yaşıyor ve bizim gibi düşünmeyenler ile yabancı gibiymiş gibi bir çatışma içine giriyoruz. Aslında bana göre bunun sebebi, ilmi ve insani bir metod ve öze sahip olamayışımız. Üstelik siyaseti, batı’nın parçalanmış ve sınıflı bir yapı kazanmış kültürünün ortaya çıkardığı “partici (parçalayıcı) mantık” ile yaparak, bu çatışma alanını daha da genişletiyoruz.

İlim, bilgiye dayalı bir dünya kurmaktadır. Bu dünya, geçmişin tecrübelerini içine alabilecek ve ondan sonuçlar çıkarabilecek birçok imkana sahiptir. Halbuki ülkemizde ilim, batı’nın bize empoze ettiği teknik ve ekonomik çerçeve içinde kalarak, insani ve medeni bir toplumu hazırlama noktasında işlerlik kazanamamıştır. Çünkü, “kendimizi bilmek” gibi önemli ilmi ve ahlaki bir kültürden uzaklaşmış durumdayız.

Siyaset ve ekonomi, hayatımızı belirleyen iki temel faktör. Ama, her ikisi de yabancı kaynaklı ve bizim ruhumuza cevap verecek ve onu yükseltecek değerlere sahip değil. Kalkınma ve ilerleme kavramı, en cazip hedefler. Ama, neyin kalkınması? Paranın, malın ve lüksün mü? Yoksa bilginin, ahlakın ve insanın kalkınması mı? Bu yüzden, bu iki yabancı ilmin hastalıklı yapısı bizim de ruhumuzu sarıyor ve bizi, aşağıların aşağısına doğru çekiyor.

Devlet büyükleri.. Ne olur, kendi ilim ve kültürümüze doğru bir dönüşü başlatın… Artık, “kendimiz olalım!” Başkaları olmaktan kurtulalım.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.