HİRANUR VAKFI OLAYI VE POPÜLER LİNÇ KÜLTÜRÜ

Geçtiğimiz günlerde Hiranur Vakfı Onursal Başkanı Yusuf Ziya Gümüşel’in, kızını çocuk yaşta evlendirdiği iddia edilmiş ve olay kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştı.

Söz konusu iddianamenin detaylarını kamuoyunun dikkatine sunan   Birgün yazarı Timur Soykan, yazısında da “H.K.G.’nin çocukken imam nikahı kıyıldığının kanıtı olarak savcılığa verdiği fotoğraflara ulaştığını” yazdı.

Timur Soykan fotoğraflarla ilgili olarak, ‘Meslektaşım Murat Ağırel ile birlikte o fotoğraflara ulaştık. Bu fotoğraflar, bu çağda, laikliğin yok edildiği bu ülkenin utanç fotoğrafları olarak hiç unutulmamalı.’ notunu düştü.

Burada dikkat çeken bir konu var:

Kamuoyu bir gazetecinin paylaştığı fotoğraflardan yola çıkarak delilleri topladı, yargılamayı yaptı ve hükmü verdi. Henüz iddianame aşamasındaki bir konunun her kesimden topluca hükme bağlanmasında ve bunun üzerinden tüm tarikatlere, tüm cemaatlere ve İslam’a saldırılmasında gerçekten bir gariplik yok mu?

Çocuk istismarına tepki gösterelim ancak bu olayda çocuk istismarı olduğu iddiasıyla bir dava süreci yaşanıyor. Müslümanların akıntıya kapılmaması, olayın anlaşılmasına zaman tanımaları ve fikir sahibi olmak için acele etmemeleri gerekir.

Antik Yunan döneminde dahi cezaların şahsiliği ilkesi vardı. TCK Madde 20’de de suçun şahsiliği ilkesi bulunmaktadır. Yani ortada bir suç varsa, bu suçu işleyen fail (ya da faillerin) cezalandırılması gerekiyor. Ancak bu konu henüz iddianame aşamasındayken suçu işlediği iddia edilen şahsın fotoğraflarının paylaşılması, iddianameye konu olan her iddianın %100 doğruymuş gibi kabul edilmesinde bir sıkıntı yok mu?

Şu ihtimali göremiyor muyuz?

Ya yargılama sonucunda H.K.G’nin değil de ailesinin iddiaları doğru çıkarsa?

Hani suç işlediği ispatlanana kadar herkes masumdu?

Evrensel hukuk değerlerini savunanlar, hukukun üstünlüğünü savunanlar şu an iddianame üzerinden tüm tarikatlere ve tüm cemaatlere öfke kusuyorlar.

Aynı olaylara aynı tepkileri veremiyoruz çünkü zihinsel kodlarımız benim tarafımdaysa masumiyetine inanma, değilse suçluluğuna inanma şeklinde kodlanmış.

Kendisine Müslüman diyen insanların yapmış olduğu fiilleri umuma mal eden ve kitlesel yok etmelerden bahseden insanlara demek istediğimiz birkaç iddia değil, birkaç somut şey var:

* Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeğeni Hıdır Çakmak, 4 kız çocuğunu taciz ettiği için 20 yıl hapis cezasına çarptırıldığında,

* CHP’li Manavgat ilçe yöneticisi ve aynı zamanda gazeteci olan Recep Memili, kız çocuğuna tacizden hapis cezasına çarptırıldığında,

* CHP Kurultayı’na gitmek için Kuşadası’ndan hareket eden otobüste 13 yaşındaki erkek çocuğunu taciz eden CHP Kuşadası İlçe Yöneticisi M.Y. tutuklanarak cezaevine konduğunda,

* CHP’li müsteşar Saim Kendir, yüzme öğretme bahanesiyle 4 kız çocuğunu taciz ettiği gerekçesiyle 18 yıl 9 ay hapse mahkûm edildiğinde,

* CHP’li Sivas Akıncılar İlçe Başkanı H.Ç, Akıncılar İlköğretim okulu Sınıf Öğretmeni E.S’yi tâciz ettiği gerekçesiyle tutuklanıp 2 yıl bir ay hapis cezâsına çarptırılarak cezaevine konulduğunda,

* Sol Parti çalışanı İlayda Kocabaş, parti içerisinde bulunan başka bir kişi tarafında cinsel saldırıya maruz kaldığını duyurduğunda,

* Adana’nın Kozan ilçesinde pitbull cinsi köpeklerle korkuttukları yabancı uyruklu kadınlara fuhuş yaptırdıkları gerekçesiyle adliyeye sevk edilen ve aralarında CHP Kozan Gençlik Kolları Başkanı Kadir Oruç’un da bulunduğu 18 kişilik çete tutuklandığında bütün seküler düşünce toplulukları, halk evleri kapatılsın, her içki içen tecavüzcüdür, sapıktır demedik.

Çünkü cezalar şahsidir, bir insanın işlediği suç, umuma mal edilemez.

Kim olursa olsun yanlışa yanlış, yine kim olursa olsun doğruya doğru diyen insanlara hasret kaldık.

Aşık Seyrani’nin dediği gibi:

“Gelmez artık şu dünyanın iyisi

Vezir olmuş has ahırın seyisi

İtin emmisidir kurdun dayısı

Sürüyü güdecek çoban kalmadı”