Hepimiz Müslümanız ve her bir Müslümanın inancında hırsızlık ceza gerektiren olumsuz bir davranıştır. Kur’an ve hadislerde hırsızlık kınanmış ve hırsızların cezası belirlenmiştir. TDK’ya göre hırsızlık “çalmak, araklamak” iken hırsız ise “başkasının malını çalandır” Türk Ceza hukukunda da hırsızlık ceza gerektiren yüz kızartıcı bir suçtur.
Eskiden hırsızlar kapılara dadanır, gece geç vakitleri veya ıssız anları seçer, evlerden değerli gördükleri eşyaları çalarlardı, insanın gafletinden faydalanıp cüzdanını araklarlardı… Genelde hırsızlar varlık sahibi değillerdi, toplumun zayıf kişileriydi ve geçinebilmek veya karınlarını doyurmak için zenginlerin evlerine dadanırlardı, ceplerine yanaşırlardı… Yakalanan, hırsızlığı tescillenen kişi toplumdan dışlanır, hırsız damgasını yer ve bir daha kimliğini temizleyemezdi, itibarını bir ömür kaybederdi… Hırsızlık yapanlar genelde bilinirdi, birbirlerini de bilirlerdi ve azınlık idi…
Ama hırsızlık zamanla evrim geçirdi, isim değiştirdi, şekil değiştirdi… Dolayısı ile hırsızların şekli, şemali ve özellikleri de değişti… Artık hırsızlar eski hırsızlardan çok farklı… Eskiden varlığı olmayanlar zenginlerden hırsızlık yaparken şimdi ise tam tersi varlık sahipleri kimsesizlerden, fakirlerden hırsızlık yapmaya başladılar… Eskiden hırsızlar avını gafil avlarken şimdikiler ise avının gözünün içine baka baka soygun yapmaktalar… Ama bu sefer hırsızlık çok farklı…
Artık hırsızlar evlere dadanmıyorlar, cebinizden paranızı, evinizden takınızı, odanızdan değerli eşyalarınızı, ahırınızdan hayvanınızı almıyorlar… Hırsızları kimi zaman hak ve özgürlükçü, kimi zaman iş adamı, kimi zaman politikacı, kimi zaman fabrikatör, kimi zaman patron, kimi zaman amir, kimi zaman ileri gelen şahsiyet, mafya vs. kılığında görebilirsiniz…
Artık hırsızlık emek sömürüsü, hak gaspı, güç-nüfuz kullanarak yetimlerin, fakirlerin haklarını yemek, birilerinin hakkını başkalarına peşkeş çekmek vs. şekillerde gerçekleşiyor… Artık yeni hırsızlar eskileri gibi itibarsız değil aksine muteberler ama hem arsızlar hem kaşarlar hem de şereften yoksunlar…
Hırsızlık artık zayıfın değil güçlünün işi oldu… Eskiden hırsız bir kişinin hakkını, bir evin, bir mahallenin hukukunu çiğnerken artık yeni hırsızlar birçok fakirin, yetimin, şehrin hatta ülkenin hakkını çiğnemektedirler… Artık hırsızlığın ismi değişti, hırsızlık evrim geçirdi dedim ya… Bir adı torpil oldu… Hak edenin hakkı, arkası güçlü, varlıklı kişilere verilir oldu… Minareyi çalan kılıfını hazırladı, adiliği kitabına uydurdu…
Modern hırsızlar artık evlerinize girip hırsızlık yapmıyor, bir iki eşyanızı almıyor… Aksine geleceğinizi, hayallerinizi, umutlarınızı, emeklerinizi, erdemlerinizi insanlığa olan güveninizi çalıyorlar… Hem de ellerinde bulundurdukları güçle, nüfuzla… Bunlara çanak tutan, bunların torpil taleplerini yerine getiren amir ve memurlar da işbirlikçi hırsız kapsamındalar… Tabiri caizse komşunun evine hırsızı sokanlar, hırsıza çilingir yardımı yapanlardır bunlar… Artık hırsızlığın bir ismi emek sömürüsüdür… İşçisine bir dünya iş verip, emeği üzerinden çokça para kazanıp, işçisini açlığa mahkûm eden patron da hırsızıdır… Emek hırsızıdır…
Artık yeni hırsızlar eskilere nazaran çok hırslılar ve oldukça akıllılar… Eskiler doyamadıklarından çalarken yeni hırsızlar doyumsuzluklarından hırsızlık yapmaktalar… Eskiler biraz rahata kavuşmak için çalarken şimdikiler rahatlarından ödün vermediklerinden bu işlere tevessül etmekteler… Eskiden hırsızlık diplomasızların işi iken şimdi diplomalıların işi oldu…
Artık yeni hırsızlığın adı banka hortumlama, karaborsacılık, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, dolandırma, betondan, demirden vs. den eksiltme, intihal vs. oldu… Artık hırsızların elbiseleri yamalı, ayakkabıları yırtık değil, aksine yeni hırsızlar takım elbiseli, kravatlı ve ayakkabıları boyalı cilalıdır… Artık hırsızların boynu bükük değil oldukça havalılar… Eskinin hırsızı aza kanaat ederdi, biraz acıma duygusuna sahipti… Şimdikiler ise tam doyumsuz ve acımasızlar… Buna rağmen artık hırsız yaptığı çalma eyleminden dolayı bırakın dışlanmayı itibar dahi görüyor…
Vay be dünya!!! Bu günleri de mi görecektik? Hırsızlara, arsızlara itibar gösterip, saygı da mı duyacaktık? Demek ki ahlaken de evrilmiş, gerilemişiz ki artık hak ve hukukumuzu çiğneyenlere el kaldırmak yerine el açar olduk, alkışlar olduk…
Bu yazımdan asla eski hırsızları akladığımı, şerefli gösterdiğimi düşünmeyin… Hayır, ASLA… Benim dediğim şu: Şimdi ki hırsızlar eskilerden çok daha şerefsiz, haysiyetsiz, edepsiz ve kişiliksizler…
Unutmayın en adi hırsızlık bir insanın, bir toplumun, bir ülkenin geleceğini, rüyalarını, hayallerini, imkânlarını çalmaktır… En adi hırsız ise hırsızlığına hak, hukuk kılıfı giydiren, hırsızlığı kuralına, kitabına uydurandır…
Rabbim bizleri, evlatlarımızı, evlerimizi, mahallelerimizi, şehirlerimizi, ülkemizi, kurumlarımızı, ümmetimizi bu arsız hırsızlardan korusun…