Dr. Vehbi KARAKAŞ
Bundan sekiz yıl önce, merhum ve muhterem Necmeddin Erbakan hocanın rahmet-i Rahman’a kavuşmasının hemen ardından bir yazı kaleme almıştım. Rahmetle ve Fatihalarla anılmasına vesile olması ümidiyle şimdi o makalemden bazı kesitler arz edeceğim:
Merhum Necmeddin Erbakan hocanın cenazesi, herkesi birleştirdi, buluşturdu, barıştırdı. Her kesimden insan vardı onun cenazesinde. Bir araya gelen o mahşeri kalabalıkta kin yoktu, nefret yoktu, gürültü yoktu, hased yoktu, riya yoktu. Sanki cennetten bir tablo açılmıştı. Çünkü bu saydığım kötülüklerin olmadığı yer, sadece cennetti.
-İnsanın olduğu yerde kin, hased, kavga olmaz mı? Şeklinde bir soru akla gelebilir. Bu sorunun cevabı şudur:
-Bu düşünce dünya için geçerli, cennet için geçerli değil. Çünkü Allah Teâlâ, cennet ehlinin cennetteki durumunu anlatırken buyuruyor ki: “Biz onların kalplerinde olan kini çıkardık. Artık onlar, koltuklar üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir.”
Resmi tören istemeyişinden, beş vakit namazı kılışından, son anlarında bile oğlu Fatih’e yanındaki kiremiti göstererek teyemmümle de olsa abdest alışından, namazını ihmal etmeyişinden, hayatı boyunca İslam’ı ve Müslüman’ı dert edinişinden, imanla-tekniği, siyasetle-takvayı birleştirmeye, adil düzeni yerleştirmeye çalışmasından belli idi ki Necmeddin Erbakan cennet yolcusu idi. Çünkü o, mümin geldi, mümin yaşadı ve mümin olarak öldü. “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz.” hakikati onda tecelli etti. Onu mahşeri kalabalıkların sevgisine mazhar eden, onun imanı, takvası, dine olan bağlılığı, namaza olan aşkı, kin tutmayışı, engin hoş görüsü idi.
Merhum Erbakan‘ın bir insan seli içinde kabristana doğru akan cenazesini seyrederken Merhum İkbal’in şu sözünü hatırladım:
“Sen dünyaya geldiğin zaman ağlıyordun, etrafındakiler gülüyordu. Öyle bir hayat sür ki, dünyadan giderken gülerek gidesin, bu sefer de etrafındakiler senin için gözyaşı döksün.”
Anma törenlerinde Erbakan Hocanın yakınındakilerden bir özelliğini daha duymuş oldum. Dediler ki: “Muhaliflerini rakip görürdü, ama asla onları düşman görmezdi.” Bu, herkesi kucaklayıcılık bakımından önemli bir özellikti. Belki cenazesinde mahşeri kalabalığı arkasından koşturan güzelliklerden biri de bu idi.
Akıllarda kalan ve her kesimi rahatlatan birçok özellik ve güzelliklerinden iki tanesini de ben hatırlatayım. Onlardan biri, “önce ahlak ve maneviyat” demesi, diğeri de “denk bütçe” yapmasıydı.
Allah rahmet eylesin; makamı, mekânı cennet olsun, Fatiha okuyanları eksilmesin.
Hicr, 15 / 47