HÜCREDE YENİ BİR SABAH

Her günkünden farklı bir sabaha uyandım. Salı sabahı rutin bir sabah olmadı. Zira kantin siparişlerim geldi ve bu loş hücremde hayati anlamda değişikliklere sebep oldu.

Üç adet battaniye istemiştim ama yasak denilerek bir tane getirmişlerdi? Neden yasaktı bilmiyorum. Sorgulamıyorum da, yasak işte!

Cırtlak renkli zevksiz bir battaniyem oldu. Burada zevkleriniz sorulmuyor ne de olsa! Zaten benim önceliğim de soğuktan korunmak ama bu donmuş ve mat hücrede ruhuma iyi gelecek iç açıcı bir renk kombinasyonu olabilirdi.  Yine de haftada bir de olsa talep ettiklerinizin bir bölümünün gelmesi son derece mutluluk verici.

Nasıl mutlu olmazsınız?  Dün hiçbir şeyim yoktu.  Bugün bunlar benim diyebileceğim yeni eşyalarım var.   Gıda türünden temel ihtiyaç maddeleri, kap kacak vs!

Çay hele çay! Bu bir devrim sabahı!

Kahvaltı Sen Ne Güzel Nimetsin

Çay setini görünce ilk işim çay suyu koymak oldu. Ketılın dışına elimi sararak ve buharına yüzümü tutarak bir taraftan da ısınıyorum. Demleyince buram buram harika dem kokusu ortalığa yayıldı ve içmeden bile yatıştırıcı etkisini hissettirmeye başladı.

Sabah karavanasından gelen iri haşlanmış bir patates ile kantinden aldığım peynir, zeytin ve susam ezmesinden ibaret olan malzemelerle leziz bir kahvaltı yaptım.

Ne güzel nimetmiş kahvaltı!

Böyle bir kahvaltı yapmayalı yıllar geçmiş gibi geldi bana. Canıma değdi. Bol bol sıcak çay içtim. İlk defa iliklerime kadar içim ısındı.

14 gün sonra ilk defa sıcak bir şey içiyorum. Artık her gün sıcak çayla kahvaltı yapacaktım.

Ne kadar iyi geldiğini anlatamam. Kendimde hayat kıpırtılarının arttığını hissediyorum. Sanki ölümden dönmüş kendime gelmiştim. Ağzımın tadı biraz olsun yerine geldi.

Bundan sonra gelen karavanaları, çaycı üzerine koyup buharında bir miktar ısıtarak çok sıcak olmasa da sıcak çorba içer, yemek yerim diye de ayrıca seviniyorum.

Allah Vergisi Bir Potansiyel

Normalde duygusal hasar, kaygı, moralsizlik ve aşırı stres gibi psikolojik haller insanda bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve çeşitli hastalıklara yol açar. Böyle biliriz.

Tıp bilgileri ile izah edilir bir şey değil ama günlerdir sürekli üşümeye ve strese rağmen hiç hastalanmadım elhamdülillah.

Dışarıdayken boynumdaki kireçlemeden ve omzumdaki yumuşak doku zedelenmesinden dolayı özel yastık kullanıyordum. Yine de sık sık boyun ve omuz ağrıları çekiyordum.

Cezaevinde verilen yastık boynuma hiç uygun değil. Yıllarca mahkûmların sıcak yaz günlerinde yağlanan saçları ve teri ile sapsarı kesilmiş,  elyafları birbirine yapışmış ince bir yastık olmasına rağmen, ilginçtir hiç boyun ve omuz ağrısı da çekmiyorum.

İnanılması güç ama burnumun bile akmaması ve hiç ağrımın olmaması insanda çetin şartlarda devreye giren Allah vergisi bir potansiyelin varlığına işaret ediyor. Yüce yaratıcının “Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık” (Tin-4) beyanının tezahürü…

Beden Ve Çevre Temizliği

Bir kaç gündür yıkanamadığımdan dolayı kendimi oldukça kirli hissediyorum. Sabun siparişlerim gelmesinden dolayı da son derece bahtiyarım.

Saat 11-12 arası sıcak su veriliyor ve ben banyodayım.  Su ve sabun ne muhteşem ikili… Ne büyük bir nimet! Sanki yılların kiri üzerimden akıp gitti. Kemiklerimin ısındığını hissettim. Yüküm hafifledi, kendime geldim.

Vakit kaybetmeksizin büyük çöp kovasına biriktirdiğim sıcak su ve deterjan ile baştan aşağı hücremi yıkadım. Temizlikle birlikte içerinin küf kokusunu deterjanın güzel kokusu bir ölçüde bastırdı.  Sıcak suyun da tesiriyle ortam da epey ısındı. Üzerimdeki fazlalık elbiseleri çıkararak uzaylı gibi dolaşmaktan kurtuldum.

Sonraki günlerde üşüdükçe sıcak su ve çay içerek ısınmaya çalıştım. Yatarken de su bidonlarına sıcak su koyup sağıma, soluma ve ayakucuma yerleştirerek yatıyorum artık.

Böylece üşüme sorununu önemli ölçüde çözmekle birlikte fazla su içmekten mütevellit sürekli tuvalete gitme ihtiyacı rahatsız edici boyutlarda. Ne yaparsınız her nimetin bir külfeti olacak elbette.

Ruhumun Aynası Gözlerim

Kantinden gelen ayna ve traş malzemeleriyle sakal tıraşımı oldum.

Ayna ile yüzüme ilk baktığımda bir yabancı ile karşılaşmışım gibi geldi. Bu ben miyim?  Kafamda tasarladığım imge ile aynada yansıyan imge arasında bir farklılık var ama biliyorum bu yüz benim yüzüm.  Elimle dokundum, yanağımı sıktım, yüzümü farklı şekillere sokarak uzun uzun baktım.

“Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
İşte kumpasa geldik, kelepçelendik!
Çıktınız umulmaz bir anda karşıma,
Feleğin tokmağı indi başıma.”

Uzun bir aradan sonra karşılaşılan birine bakınca söylenecek sözler vardır. Ben de yüzümü zayıflamış ve göz kenarlarım çökmüş görsem de inziva hali sana yaramış, maneviyatın güçlenmiş Sait derken gözlerimi gördüm aniden suretimdeki gözlerimde!

Gözlerimi görünce anlamlılığı ve canlılığı karşısında irkildim ve hayrete düştüm. Etrafımdaki her şey bir cüruf gibi mat, kupkuru ve donuk halde iken bu gözler nasıl bu kadar canlı ve manalı olabiliyor?  Sanki içinden ruhumun ateşi fışkırıyor. Ruhumun aynası gözlerim.

Bunca zorluğa rağmen korkusuz ve endişesiz gördüm gözlerimi.  İçi, huzurla cennet kapısına bakar gibi parlıyor. Şefkatli, berrak ve keskin… Bana Allah’ı hatırlatan bir mucize! İçim huzur doldu.

Gözlerimde anlamlılığı ve zalimler karşısındaki gücümü idrak ettim!

Radyo ve Saat

Kantinden siparişle kavuştuğum radyo, başlı başına sevinç kaynağı iken üzerinde dijital saat de çıkmaz mı? Üstelik alarmı bile kurulabiliyor. Körün istediği bir göz Allah verdi iki göz. Büsbütün mesrur oldum.

Zira hücre, gündüzleri bile yarı karanlık halde. Güneş, ay ve yıldızlar görünmediği için saati tahmin etmek mümkün olmuyor. İnsan bocalayıp kalıyor.

Ayrıca radyo vesilesiyle dışarıdan haber alabileceğim. Üst üste mutlu eden birçok şey…

TRT FM, TGRT, Diyanet Kuran Radyo ve Akra FM kanallarını güç bela çekiyor. Bunların dışında 2-3 müzik kanalından başka da çeken yok. Çeken kanallar da cızıltılı parazit yapsalar da antenini cam kenarındaki ranza demirlerine temas ettirince az da olsa dinleme kalitesi artıyor.

Radyo ile birlikte dış dünyadan ilk haberleri almanın ayrı bir heyecanını yaşıyorum. Haber bülteninin en kritik yerinde sesteki cızırtılarla iletişimin sıkıntıya girmesi bana rahmetli Arif Nihat Asya’nın “En lâzım olduğu yerde tükenir; Yine de, adına «Tükenmez» denir!” cümlesi geldi.  Radyo da öyle işte! En lazım olduğu yerde arıza çıkarıyor.

Yine de Suriye içlerindeki terör gruplarını sınırımıza yakın bölgelerden uzaklaştırmak için silahlı kuvvetlerimizin düzenlediği Fırat Kalkanı Harekâtının başarı ile devam ettiğini memnuniyetle öğreniyorum.

Babamın nesli haberler ajans derdi. Rahmetli babamın deyimiyle bu dönemde ajansların en önemli konusu doğal olarak FETÖ operasyonları…  Arada beni de götürürdüler ama en azından FETÖ temizleniyor diye düşünüyor teselli buluyorum. Olur, böyle şeyler havasındayım.

Aslında bıraktığımdan çok da yeni bir şey yok haberlerde.   Demek ki sen olmasan da Sait, hayat olağan akışında yaşanmaya devam ediyormuş…