Bundan önce Hucurât Suresinin ilk beş ayeti üzerinde durmuştuk. Şimdi de 6-9. Ayetlerin tefsiri üzerinde duracağız. Bu surenin ilk ayetlerini izah ederken belirttiğimiz gibi, sure daha çok güzel ahlak kurallarını belirtmektedir. Önce bu ayetlerin metin ve meallerine yer vereceğiz. Ondan sonra ayetlerin tefsiri üzerinde duracağız.
METİN VE MEAL
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن جَاءكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُوا أَن تُصِيبُوا قَوْماً بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ {6} وَاعْلَمُوا أَنَّ فِيكُمْ رَسُولَ اللَّهِ لَوْ يُطِيعُكُمْ فِي كَثِيرٍ مِّنَ الْأَمْرِ لَعَنِتُّمْ وَلَكِنَّ اللَّهَ حَبَّبَ إِلَيْكُمُ الْإِيمَانَ وَزَيَّنَهُ فِي قُلُوبِكُمْ وَكَرَّهَ إِلَيْكُمُ الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ أُوْلَئِكَ هُمُ الرَّاشِدُونَ {7} فَضْلاً مِّنَ اللَّهِ وَنِعْمَةً وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ {8} وَإِن طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا فَإِن بَغَتْ إِحْدَاهُمَا عَلَى الْأُخْرَى فَقَاتِلُوا الَّتِي تَبْغِي حَتَّى تَفِيءَ إِلَى أَمْرِ اللَّهِ فَإِن فَاءتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ {9}
6 – Ey inananlar! Eğer fasık biri size bir haber getirirse, onu doğruluğunu etraflıca araştırın. Yoksa bilmeden bir halka kötülükte bulunursunuz ve ardından yaptığınıza pişman olursunuz.
7, 8 – Allah’ın peygamberinin aranızda olduğunu bilin. Eğer o, birçok işte size uymuş uysaydı, muhakkak ki sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Allah size imanı sevdirmiş, onu kalplerinizde çekici kılmış ve inkâr ile fıskı size çirkin göstermiştir. İşte onlar, Allahtan fazilet ve nimet olarak doğru yolu izleyenlerdir. Allah, bilendir, hikmet sahibidir.
9 – Eğer inananlardan[1] iki topluluk birbirleri ile çarpışacak olursa, aralarını düzeltin. Eğer onlardan biri diğerine saldırırsa, Allah’ın emrine dönünceye kadar saldıran tarafa karşı savaşın. Eğer yaptıklarından dönerlerse, aralarını adaletle düzeltin ve adil olun. Muhakkak ki Allah, adil olanları sever.
ARAŞTIRMADAN KARAR VERMEYİN
Yüce Allah, insan olarak bizleri önemli bir konuda uyarmaktadır. Bizi ilgilendiren herhangi bir konu ile karşı karşıya kaldığımız zaman, işin aslını, hakikatini ortaya çıkarmadan önce hareket etmemeliyiz. Bize ulaşan herhangi bir haberin doğru olup olmadığı önemlidir. İşin doğruluğunu öğrenmeden hareket edersek, yanlış hareket etmiş olabiliriz. Dolayısıyla sonuçta pişman oluruz. Fakat iş işten geçmiş olacak ve dönüşü imkânsız bir hatayı yapmış oluruz. Yüce Allah, “Ey inananlar! Eğer fasık biri size bir haber getirirse, onu doğruluğunu etraflıca araştırın. Yoksa bilmeden bir halka kötülükte bulunursunuz ve ardından yaptığınıza pişman olursunuz” diyerek bizleri bu konuda uyarmaktadır.
PEYGAMBERE UYUN
Yüce Allah bu ayetlerde peygamberi dinlemeyi ve ona uymayı emretmektedir. İnanan insanlar, peygamberi kendilerine uydurmaya değil, kendileri peygambere uymaya çalışmalıdırlar. Peygamber, bu gün için aramızda değildir. Onun bize emanet olarak bırakmış olduğu Kur’an ve sünnet vardır. Biz, Kur’an ve sünneti kendimize uydurmaya değil, kendimiz Kur’an ve sünnete uymaya çalışmalıyız. Peygambere, Kur’an’a ve sünnete uymadan onları kendimize uydurmaya çalışmamız, bizi sıkıntıya ve zarara sokacaktır. Yok, biz iyi niyet ve samimiyetle onlara göre hareket edersek, toplumsal uzlaşı ve barışa kavuşacağımız gibi, ahiretin de huzur ve saadetine kavuşacağız. Her zaman için durum böyledir. Bir ve hikmet sahibi olan Yüce Allah’ın yolu budur.
İNSANLAR ARASINDA ADALETİ SAĞLAYIN
Kur’an-ı Kerim’in pek çok yerinde olduğu gibi, Hucurât Suresinde de adaletle hareket etme emredilmektedir. Şu meali iyice okuyup üzerinde derin derin düşünmenizi diliyorum. “Eğer inananlardan/insanlardan iki topluluk birbirleri ile çarpışacak olursa, aralarını düzeltin. Eğer onlardan biri diğerine saldırırsa, Allah’ın emrine dönünceye kadar saldıran tarafa karşı savaşın. Eğer yaptıklarından dönerlerse, aralarını adaletle düzeltin ve adil olun. Muhakkak ki Allah, adil olanları sever.”[2]
Ona göre kim olursa olsun, kavga eden veya tartışan iki gruptan haksız olanlara karşı çıkmak ve onların zulmüne engel olmak gerekir. İmkânlarımız nispetinde mazlumu korumak, Allah’ın emrinin gereğidir. En yakınlarımız bile olsa, haksızlık yapan zalimlere yardımcı olmamak, onların zulümlerine engel olmak, gerektiğinde bunu için onları incitmek, imanın, inancın, İslam’ın ve insanlığın gereğidir. Allah, net bir şekilde zulüm işleyenlerden yana tavır koymamayı emretmektedir. Aksi takdirde onların ateşi bizleri de yakacaktır:
وَلاَ تَرْكَنُواْ إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ
“Zulmedenlere meyletmeyin/onlardan yana tavır koymayın. Ateş sizi yakacak.”[3]
SONUÇ
Kur’an-ı Kerim’in 49. Suresi olan Hucurat Suresinde güzel ahlakla ilgili konular anlatılmaktadır. Burada açıklamaya çalıştığımız bu surenin 6-9.ayetlerinde de bizlere önemli mesajlar verilmektedir. Ona göre sosyal hayatta bize gelen her habere inanmamamız icap etmektedir. Bizi ilgilendirmeye şeylerle uğraşmamalıyız. Bizi ilgilendiren şeyleri ise, iyice araştırıp işin doğrusunu öğrendikten sonra, ne gerekiyorsa ona göre hareket etmeliyiz. Asla Allah ve peygamberin yolundan şaşmamalıyız. Kim olursa olsun, tartışan, kavga eden kişi veya kişilerin arasında bulunduğumuz zaman, daima zalime karşı ve mazlumdan yana hareket etmeliyiz. En yakınımız bile olsa, zalimden yana tavır koymamalıyız. Yoksa zalimlerin ateşi bizi de yakacaktır.
Herkese selam, saygı ve hürmetler.
Anahtar Kelimeler: Hucurat Suresi, doğruluk, adalet, Allah ve peygamber.
[1] İnsanlardan.
[2] el-Hucurat 49/9.
[3] Hûd 11/113.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments