Önceki yazımızda Hûd 11/28.-30. ayetler ele alınmış ve Hz. Nûh’un inkârcıların tutarsızlığına, Allah rızası için dini tebliğine, inkârcılara karşı açık sözlülüğüne ve onları düşünmeye davet ettiğine dikkat çekilmişti. Bu yazıda ise Kur’an yorum tarihi ışığında Hûd 11/31.-34. ayetler bağlamında Hz. Nûh’un, Allah’a kulluk bilincini nasıl ön plana çıkardığından dar gelirli kimselerle ilişkilerinden ve inkârcılara bulunduğu tebliğin içeriğinden söz edilecektir.
Peygamberliğin özellikleri ve alt gelir gruplarıyla ilişkiler
Hz. Nûh kendisini olağanüstü bir şahsiyet olarak tanıtmaz: “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır.’ demiyorum, gaybı da bilmem. ‘Ben bir meleğim.’ de demiyorum. Sizin gözlerinizin hor gördüğü kimseler için ‘Allah onlara asla bir hayır vermeyecektir.’ diyemem. Onların kalplerinde olanı, Allah daha iyi bilir. Onları kovduğum takdirde ben gerçekten zalimlerden olurum.” (Hûd 11/31). Ayette “‘Ben bir meleğim.’ de demiyorum.” demekle Hz. Nûh, beşer oluşuna işaret etmektedir. Bu sözü meleklerin peygamberlerden de üstün olma ihtimalini akla getirmektedir. “Hor gördüğünüz” kimseler yerine, “Sizin gözlerinizin hor gördüğü kimseler” denilmesi, inkârcıların yoksul müminlerin dış görünüşüne odaklandıklarını ve bu nedenle o müminlerdeki erdemliliği göremediklerine işaret etmektedir. Hz. Nûh’un, yoksul müminler için “Allah onlara asla bir hayır vermeyecektir.” diyememesi o müminlerin hem dünyada hem de ahirette nimete kavuşamayacaklarını söyleyemeyeceği anlamındadır. Onların dünyada da ahirette de refah içinde bir hayata kavuşup kavuşamayacakları bilgisi Allah’ın ilmindedir. Hz. Nûh’un yoksul Müslümanlar hakkında kâfirlere, “Onların kalplerinde olanı, Allah daha iyi bilir.” demesi, inkârcıların yoksul Müslümanları “inanıyormuş gibi yapmakla” suçladıklarını gösterir. Hz. Nûh’un, “Onları kovduğum takdirde ben gerçekten zalimlerden olurum.” demesi, düşmana benzeme riskini bertaraf etme örnekliğidir. Mazlumları çevresinden uzak tutmaya çalışmak, zalim kimselerin özelliğidir.
İnkârcıların risalet karşıtı tutumu
Hz. Nûh, tevhide dair sağlam deliller getirdiğinde mesajı yoksul kesimlerin ilgisini çekti; fakat inkârcıların deliller karşısındaki tutumu ise olumsuzdu: “Dediler ki: Ey Nuh! Bizimle mücadele ettin ve bize karşı mücadelede çok ileri gittin. Eğer doğrulardansan kendisiyle bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir!” (Hûd 11/32). İnkârcıların, “bize karşı mücadelede çok ileri gittin” demeleri, Hz. Nûh’un uzun soluklu tebliğ çabasında ne kadar ısrarlı olduğunu gösterir. Hz. Nûh, dellilere dayanırken inkârcılar ise cehalette ve batılda ısrarlı davranmıştır.
Hz. Nûh’un inkârcılara yanıtı
Allah azap etmeyi dilediğinde O’nu engelleyecek de azaptan kaçabilecek de yoktur: “(Nuh) dedi ki: Onu size ancak dilerse Allah getirir. Ve siz (Allah’ı) âciz bırakacak değilsiniz.” (Hûd 11/33). Azap getirmek peygamberlerin yetkisinde değildir. Bu nedenle kâfirlerin azabı acele istemeleri karşısında peygamberlerin elinden bir şey gelmemektedir.
Allah bir toplumu yoldan çıktığı için helak etmek isterse onlara verilen öğüt onları azaptan uzaklaştırma açısından yarar getirmez: “Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa ben size öğüt vermek istesem de öğüdüm size fayda vermez. (Çünkü) O sizin rabbinizdir. Ve (nihayet) O’na döndürüleceksiniz.” (Hûd 11/34). Ayetteki “Allah sizi azdırmak istiyorsa” ifadesiyle kastedilen şey, yüce Allah’ın onların sapıtmalarına izin vermesi anlamındadır. Bu sapmanın kendisinden ziyade sonucu, yani azap (helak) kastedilmişse bu durumda ayette azap gelince inanmanın fayda vermeyeceği kastedilmiş olur; çünkü artık inkârcıların aleyhine hüküm verilmiştir. Öğüdün fayda vermesi, azap gelmeden önce iman edilmesi durumunda söz konusu olur. Ayrıca Hz. Nûh’un, “öğüdüm size fayda vermez” demesi öğüdün yararsız olduğu anlamında değildir. Öğüt veren sevabını alır, muhatabın bu öğüde kayıtsız kalması kendi bileceği iştir. Onun inkârcılara, “O, benim rabbimdir.” yerine “O sizin rabbinizdir.” demesi, inkârcıların inkârlarını sorun etmeksizin tebliğini sürdürdüğünü göstermektedir. Ayetin sonunda “O’na döndürüleceksiniz.” şeklindeki Hz. Nûh’un sözü, inkârı seçenlere tehdit niteliğindedir. Yani Allah’a, kullarına ve kendine karşı kötülük yapanların yaptıkları cezasız kalmayacaktır!
Görüldüğü gibi Hz. Nûh, erdemli oluşu mal, mülk, makam, mevki vb. unsurlarda değil takvada görmektedir. Yoksul kesimleri asla dışlamaz. İnkârcıların tehditleri onu yolundan döndürmez. Tehdit ettiği azabın gelmesi konusunda karar verici olanın yüce Allah olduğunu belirtir. Kâfirlere yüce Allah’ın onların da rabbi olduğunu hatırlatır ve O’na dönüp hesap vereceklerini işaret eder.
Anahtar kelimeler: Kur’an, tefsir, Nûh, yoksullar, inkârcılar.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…