islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
9°C
İstanbul
9°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C
Salı Çok Bulutlu
11°C
Çarşamba Az Bulutlu
13°C

Hukuka Kafa Tutan Siyasî Güç Firavunlaşır

Hukuka Kafa Tutan Siyasî Güç Firavunlaşır

İçişleri Bakanı Soylu: Her Şeye Anayasa Mahkemesinin Gözüyle Bakıyor Değilim

Kanal 7’de katıldığı programda sorulara cevap veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Soylu, 15 Temmuz sonrası başlayan yargılamalarda beraat edenlerin neden devlet görevine dönemediğine ilişkin soruya şöyle cevap verdi:

“Çok basit. 15 Temmuz akşamını hep beraber hatırlayalım. Bugün Türkiye Cumhurbaşkanı yaşıyor değil mi? Yaşamama ihtimali var mıydı? Yani Cenabı Allah’ın bir takdiri bugün yaşıyor. Allah muhafaza o gün başka bir olayla karşı karşıya kalsaydık, bugün ne olurdu ve bugün kimler olurdu?… Bu yapının içerisinde olanların tamamı bir somut belge üretmiş midir? Buna kimse ‘Evet’ diyemez. Belge üretenlerin tamamıyla ilgili 500 bini aşkın insanla ilgili adaletin ve mahkemenin karşısına çıkardık. Elbette ki güvenmeyeceğim. Herkes devletin içine girmek zorunda mı? Türkiye 15 Temmuz gibi bir darbeyle, bir terör eylemiyle karşı karşıya kalmış, devlet temkinli olmayacak mı? Her şeye Anayasa Mahkemesinin gözüyle bakıyor değilim, kimse kusura bakmasın. Belki onlar 15 Temmuz’u unutmuş, Türkiye’yi başka bir noktaya götürmek istiyor olabilirler. Ama biz 15 Temmuz’u unutmadık.”

Hukuka Kafa Tutan Siyasî Güç Firavunlaşır

26 yıllık gurbet hayatından sonra memleketime büyük hayallerle temelli dönüş yapmıştım. Akademik kariyer yaparken, 28 Şubat sürecinde dindarlığımı hiçbir zaman gizleme ihtiyacı duymayan ve sosyal bilimlere manevî unsurlar kazandırma gayreti içinde olan bir bilim insanı olarak üniversitemde “MÜRTECİ” olarak damgalandım. Başörtülü kız öğrencilerini sınıftan atmadım diye 6 yıl boyunca doçent olmama rağmen kasıtlı, bilinçli ve sistematik olarak bana kadro açılmamıştı. Sonra Ak Parti iktidara geldi, üniversiteler tedricî olarak özgürlüğüne kavuşmaya başlamıştı, başörtüsü sorunu kalkmıştı ve ben de meslekî haklarıma kavuşabildiğim gibi talep üzerine hükümetimize engelliler konusunda danışmanlık bile yaptım. Devrim niteliği taşıdığı söylenen 2005 tarihli Engelliler Kanunu’nun hazırlanmasında bizim de imzamızın olduğunu iftiharla söyleyebilirim.

Azimli çalışmalarımız, başta üniversite idaresi olmak üzere en yakın meslektaşlarımızın gözüne batmış olacak ki rektörlük kanalıyla iki de bir sürgüne maruz kaldık. İdari mahkemesi, her defasında rektör tarafından alınan sürgün kararını iptal ettiği halde, cezalandırma duygusuyla rektör bizi hem sürgüne gönderiyor, hem de derslerimi elimden alıyordu.

Sonra malum hain 15 Temmuz darbe teşebbüsü oldu. Bu bağlamda FETÖ ile ilgili olarak İçişleri Bakanı Soylu’nun dediklerine katılmamak mümkün mü? Doğrudur, karşımızda devletçe yıllarca ortaya çıkartılamayan bir istihbarat örgütü var. Devleti en nihayetinde bir askeri darbe ile teslim almaya çalışan bir örgütmüş meğer bu yapı. Üniversitelere varıncaya kadar hemen bütün kamu kurumlarını etki altına almaya çalışan sinsi bir yapıymış meğer bu örgüt. Ne var ki üniversitelerde yuvalanmış ve en üst makamlara kadar gelebilmiş bazı kriptocu rektör ve dekanlar, idarî nüfuzlarını kullanarak ve belki de kendi mahrem konumlarını gizlemek suretiyle bu yapı ve bilhassa darbe ile zerre kadar maddî ve zihnî yönden ilişkisi olmayan bazı göze batan akademisyenlere iftiralar atarak, onların ihraçlarına birinci derecede sebep olmuştur. İşte onlardan birisi de biziz. Rektör, normal dönemlerde yapamadığını OHAL sayesinde bizden intikam almasını bildi.

Hukuk devletine güvenen bir insan olarak, hakkımızı nerede alacağımızı başta bilemedik, idari mahkemeler yetkisizlikten dolayı davalarımıza bakmadılar, OHAL İnceleme Komisyonu da hukuk yönüyle değil de bürokratik/siyasî bazı kaygılara dayanarak görevimize iade talebimize red verince en sonunda bizzat kendim savcıya gittim ve ifade verdim. Ancak 3 yıl sonra mahkemece bu yapı ile ilgili herhangi bir irtibatımın olmadığını hukuken tescil ettirebildim, beraat almıştım ve buna bağlı olarak göreve iadem için Ankara İdare Mahkemesine müracaat etmiştim. Ne var ki mezkûr haberi okuyunca sevincim pek uzun sürmedi.

Hukuka Kafa Tutan Akıl, Nefsanîdir

Sayın Soylu’nun, beraat edenlerin neden görevlerine iade etmek istemediğini okudunuz. Sayın Bakan, hepimizin bağlı olduğu hukuk devletinin kurallarına ve mahkemelerin mağdur olan vatandaşların lehine aldığı kararlara bizzat bir hükümet üyesi olarak uymam diyor. Hani siz ta baştan beri FETÖ ile mücadele ederken, bunu hukuk çerçevesinde yapacağınızı ilan etmemiş miydiniz? Şimdi hakkını hukuk sistemi içinde aramış ve suçsuz olduğu hukuken kesinleşmiş olan masum vatandaşlara karşı bu hasmane tutumunuzun anlamı nedir? Hukukun üstünlüğüne ilk başta bir hükümet üyesinin inanması ve savunması gerekmez mi?

Hukuka kafa tutan akıl, sağlıklı olmadığı gibi nefsanîdir. Hukuka inatla kafa tutan siyasî güç, en nihayetinde firavunlaşır. Hukuka aykırı her söz ve eylem, ayrıca GAYRETULLAH’ a dokunur. Çünkü hukuk, adalete dayanır. Adalet ise kutsaldır. Çünkü adalet, hak ve hakkaniyet ilkelerine uygunluk ve doğruluk anlamlarına gelen, hem hukukî bir terim, hem ahlâkî bir erdem, hem de ilahî bir emirdir. Adalete dayanan bir hukuku hafife alan kim olursa olsun, devletin bekasını, toplumun umumî menfaatini ve fertlerin müşterek iyiliğini doğru ele alamaz. Yüce Allah, geniş anlamda terazi sembolüyle verdiği adaletin nasıl uygulanacağını aşağıdaki âyetle açıklamaktadır:

“Ve tarttığınız zaman, şaşmaz (doğru) bir teraziyle tartın. İnsanların hak ettikleri şeylerden, mahrum bırakmayın ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak, karışıklık çıkarmayın.” (Şuara: 182-183).

Bir devlet, mağdur olduğu kesin olan vatandaşlarını hak ettiklerinden mahrum ederse, o ülkede hukukun üstünlüğü olmayacağı gibi sosyal barış da yara alır ve kaos ortamı oluşur.

Peygamberimiz (sav) Her Şartta Hakkı Üstün Tutmuştur

Hz. Peygamber (sav), Medine İslâm devletinin ve cumhurun reisi olarak insanların hak ettikleri şeyleri her zaman vermiştir. Konu ile ilgili bir örnek vermek gerekirse: Bir bedevi, Hz. Peygambere (sav) yaklaşır ve hak ettiğini düşündüğü herhangi bir şey ister. Kendisine devlet bütçesinde nakit para bulunmadığı söylense de bedevi ses tonunu yükselterek, “Alacağımı ödeyinceye kadar senin yakanı bırakmayacağım” der. Bedevinin kaba tavrından dolayı Hz. Peygamber (sav) epey üzülür. Sahabiler, bedeviye sert bir şekilde müdahale ederek, “Sen kiminle konuştuğunu biliyor musun?” der. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), sahabilerine: “Hak sahibinin yanında yer almanız gerekmez miydi?” Hz. Peygamber (sav), sahabilerin bedeviyi azarlamak istemelerini hiç hoş karşılamamış ve sorunu bir sahabiden borç alıp hak sahibine teslim ederek çözer. Sonra sahabiler üzerinden gelecek nesillere şu nasihatte bulunur Allah’ın Resulü:

“İnsanların en hayırlısı, hak sahibi olanlara haklarını verendir. Hak sahiplerinin, haklarını zahmetsizce alamadığı bir millette hayır yoktur ve o millet iflah olmaz.” (Kandehlevi; II: 139).

Âdil, merhametli ve vicdanlı olmayan bir devlet/yönetici, mağdurların haklarını koruyamaz. Böyle bir durumda milletimizin içinden hakperest ve cesur âlimler, kanaat önderleri, imamlar, siyasî liderler ve(ya) düşünürler çıkmalı ve en azından uyarı mahiyetinde yapılanların zulüm olduğunu haykırmalıdır. Aksi takdirde hayırlı bir ümmet olma vasfını yitiririz.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.