Önce, benzerlerini okumak ve dinlemekten gına gelen haberi okuyalım:
“Nafaka konusunda vatandaştan gelen talepler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a aktarıldı. AK Parti kaynakları, yapılacak düzenlemeye ilişkin, “Kadının nafaka hakkını elinden almıyoruz, daha dengeli bir düzenleme olacak. Mağduriyet oluşturmadan mağduriyetleri giderecek bir düzenleme. Nafaka üzerinden meydana gelen kadına şiddet vakalarının da önüne geçilecek” değerlendirmesinde bulundu.”
Yorumumuz
Tercüme yoluyla ithal edilmiş ve yer yer aynı doğrultuda düzenlemeler yapılmış yasal Aile düzenimiz yani evlilik, boşanma ve nafaka düzenimizin insan doğasıyla çatışması ve problemler yumağı olması kaçınılmazdı. Öyle de oldu. Bilgi ve bilinçle İslam’ı bir hayat düzeni olarak algılayamayan kafaların adil alternatif bir çözüm üretebilmeleri mümkün değildir. Nitekim kanayan bir yara olan boşanma öncesi ve sonrası nafaka konusunda bir çözüm üretilemedi. Hiç değilse Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan alınacak İslami çerçeveyi belirleyici bilgiler, bir ölçüde olsun günümüz şartlarına uyarlanarak bir çözüm üretilemez miydi? İslam bütünlüğü içinde uygulanmadıkça yine de adil ve sürekli bir çözüm üretilemezdi ya. Bu da bir bahsi diğer.*
Evlilik Hayatında Önce Mehir Sonra Nafaka
İslam Aile düzeninde kadın, evlilik sözleşmesiyle birlikte ön tazminat niteliğinde ve razı olacağı şekilde Mehir alır. Mehir altın, gümüş, taşınmaz, herhangi bir mal, bilgi-sanat ve dil öğretimi de olabilir. Mehir, kadının isteği ve kabulüne göre zifaf öncesinde verilmesi gerekeceği gibi, daha sonra ödenmek üzere kocanın üzerinde borç olarak da bırakılabilir.
Kurulan ailenin nafakasını sağlamak da Kur’ân’ın Nisa sûresinin 34. ayetiyle erkeğe yani kocaya yüklenmiştir. Bir diğer anlatımla eşin, fakir ana babanın, ergenlik öncesi çocukların yeme içme barınma ve sağlık giderleri erkek / koca tarafından karşılanır. Kadın nafaka için evi dışında iş yerlerinde çalışmaya mecbur bırakılamaz. Erkek nafaka sağlama görevini yapamıyorsa İslam Toplumu’nda zekât fonundan fakirlik yardımı alır. Kadının evlik öncesi ve boşanma sonrası nafakası ise babası tarafından karşılanır.
Kadının Nafakası Kocasına Aittir
Kadına boşanma sonrası Nafaka konusunu anlayabilmek için Kur’ân ve Sünnet’e göre boşama işleminin nasıl yapılacağını bilmek gerekir.
İslam’ın insan doğasıyla uyumlu boşama sistemi gerçekten muhteşemdir. Koca karısını tek taraflı bir kararla doğrudan boşayabileceği gibi, kadın da istediği zaman mahkeme yani yargı yoluyla boşanabilir. (Bakara 229)
Kadın Nasıl Boşanır
Koca karısını boşamaya karar verdiği zaman – eşi âdet görür döneminde ise- eşinin adet dönemini bekler. Eşin âdetinin bitimiyle başlayan temizlik döneminde cinsel ilişkiye girmeden doğru sözlü iki şahidin önünde karısını boşadığını karısına bildirir. Koca açısından boşama işlemi bitmiş ise de kadın açısından bitmesi için kadının koca evinde üç temizlik dönemi yani yaklaşık üç ay iddet beklemesi gerekir. Bu iddet süresince erkek karısına dönüş hakkını kullanmaz yani boşamadan vaz geçerek karısına sözlü veya fiilî (sevişme ve cinsel ilişki yoluyla) dönüş yapmazsa iddetin bitimi ile birlikte boşama işlemi gerçekleşmiş olur.
Yaklaşık üç ay sürecek iddet döneminde kadının nafakası koca tarafından karşılanır. Kadın iddetinin bitimiyle birlikte boşandığı kocasının evinden ayrılır, imkân bulur ve isterse ayrıldığı gün evlenebilir. Çünkü kadın tazminatını evlenirken mehir yoluyla almıştır.
Boşanan Kadın Bir Defaya Mahsus Geçimlik/Nafaka Alması Rabbimizin Kur’ânî buyruğudur
Gerekli Açıklama:
Geleneksel İslam Fıkhı/hukukunda müctehidlerin bir kısmına göre böylece boşanan kadının alacağı her hangi bir nafaka/geçimlik yoktur. Oysaki bazı müfessirlerce de işaret edildiği üzere Kur’ân hukukunda Bakara sûresinin 241. âyetine göre kadın bir defa olmak üzere Marûf ölçüde ve gereğinde yargı kararıyla nafaka da diyebileceğimiz geçimlik maddi bir yardım alır.
İslami iman ve yaşam ölçülerine bağlı müminlere/yöneticilere emredilen bu görevle ilgili olarak Bakara 241’de şöyle buyrulmaktadır:
“ Boşanmış kadınlara da Marûf ölçüler içinde hakları olarak bir geçimlik (META’) verilmelidir. Bu geçimlik verme, İslamî iman ve yaşam ölçülerine bağlı Müttekî kocalar/yöneticiler için kesin bir görevdir. “
Marûf, adaleti ve erdemleri içeren evrensel nitelikli ölçüdür. Geçimlik olarak bu yardım ortak akla, toplumun ve kocanın ekonomik düzeyine göre boşanan eşler tarafından, onların ihtilafı halinde ise hakim kararıyla belirlenir.
Bakara 241, Ahzab 28 ile Birlikte Anlaşılaşılabilir
Söz ve mana olarak Allah’ın Kitabı olan Kur’ân Mesâni bir kitaptır. (Zümer 23) Rabbimiz Mübin/apaçık ve açıklayıcı olan bu Kitabı’nda hükümlerini ikişerli âyetlerle açıklar. Bakara 241, Ahzab 28 ile birlikte okununca ihtilafa düşülmeksizin daha iyi anlaşılabilir.
Ahzab 28’de Rabbimiz, Peygamberimize, ihtişamlı bir dünya hayatı yaşamak isteyecek eşlerine ‘gelin sizi boşayayım’ değil, ‘gelin sizi (Ümetti’künne META’landırarak yani) geçimliğinizi vererek boşayayım, demesini emrediyor. Onlar, mehirleri verilerek ilişkiye girilmiş annelerimizdir.
Peygamberimize ancak mehirleri verilen annelerimiz helâl kılınmıştır. (Ahzab 50) Bu sebeple verileceği söylenen geçimlik, iddet geçimliği değil, boşama geçimliğidir.**
Peygamberimizin Uygulaması
Sahabi Cabir b. Abdullah’ın aktarımına göre Hafs b. Müğîre eşi Fatıma’yı boşayınca, Fatıma Peygamberimize gelir. Allah şanını artırsın Peygamberimiz de kocası Hafs’a ‘boşadığın eşine bir geçimlik ver’, buyurur. Hafs, verecek bir şeyim yok deyince, Peygamberimiz emrini şöylece yineler:
Bakara 241’de “Marûf ölçüde” denildiği ve bu ölçüye Bakara 236 ‘da işaret edildiği üzere verilecek Meta’ yani geçimlik, boşayan kocanın maddi düzeyine göre belirlenecektir. Geçimlik verme görevi âyette yalnızca kocalara değil, kocalar dahil Müttakilere yüklendiği için kocanın fakirliği durumunda bu geçimliği devlet yöneticileri/yönetimleri üstlenir. Bu geçimliğin mehirle hiçbir ilgisi yoktur. Evliliğin başında ödenmek üzere kocanın zimmetine borç olarak bırakılmış mehir ödenmemişse ayrıca ödenir.
Kur’ân ve Sünnet kurallarına dayalı İslam Toplumu’unda, nafakaları sağlandığı ve adalet gösterildiği halde kendi özgür iradeleri-istekleriyle ve yargı kararıyla boşanan kadınlar, kocaların talep etmesi halinde aldıkları mehiri iade etmekle yükümlüdürler. (Bakar 229) Bu şekilde kendi arzularıyla boşan kadınlar geçimlik alma haklarını yitirirler. Kendileri istemediği ve boşanmayı gerektirecek suç/günah işlemedikleri halde kocaları tarafından boşanan kadınlar geçimlik alma hakkına sahiptirler.
Yapılan açıklamalar ışığında ortak akla ve parlamentoya şu teklifi sunuyoruz:
TEKLİFİMİZ
Boşanmalarını gerektirecek yüz kızartıcı suçları olmadığı halde kocaları tarafından açılacak davalar sonucu boşanacak kadınlara (yalnızca onlara) bir defaya mahsus olmak üzere nafaka olarak bir geçimlik verilir. Bu nafakanın miktarı boşanan eşler tarafından birlikte belirlenerek mahkemeye bildirilir.
Eşlerin ihtilafları halinde geçimlik mahkemece yargı kararıyla belirlenir. Mahkeme kararında eşlerin yaş durumlarını, evlilik sürelerini, ekonomik yaşam şartlarını, kocanın maddî durumunu ve boşanan kadınının yeni bir evlilik yapıp yamayacağını dikkate alır. Belirlenecek meblağın, koca tarafından ödenemeyecek oluşu mahkemece tespit edilmesi durumunda, meblağın bütünü veya bir kısmı devlet tarafından karşılanır.
Not. Bu uygulamanın benzeri kendi iradesiyle işten ayrılan işçiye uygulanmaktadır.
**Bu nafaka (geçimlik veya tazminat ) bazı müfessirlerin anladığı gibi iddet nafakası olamaz. Yüce Allah kocası ölen kadını çocuklu veya çocuksuz olma durumuna göre kocasının malına sekizde bir veya dörtte bir ölçüsünde varis kılar. Yeni bir evlilik yapabilmesi için de dört ay on gün iddet/süre belirler. Bakara 240 de de kocaya ölmeden önce, karısının, evinden çıkarılmaksızın bir yıl bakılması için vasiyette bulunması emredilir.
Kocası ölen kadına miras ve bir yıl nafaka hakkı verilirken kocası tarafından tek taraflı bir beyanla boşanan kadına da Bakara 241 de boşanma nafakası (tazminatı, geçimliği) verilir. Bu verilenin iddet nafakası değil boşanma nafakası olacağının bir delili de iddet nafakasının her hal ve şartta zaten kocaya yüklenmiş olmasıdır.
Allah Talak 1’de temizlik döneminde boşanan kadını evinden çıkarmama görevini kocaya vermiştir. Talak 6’ da bu emrini pekiştirmiştir. Kadın üç temizlik döneminden oluşan iddeti içinde kocasının evindedir, nafakası Nisa 34 ile kocası üzerindedir. Bu sebepledir ki koca iddet süresi içinde yeni bir nikâh akdi yapmaksızın karısına dönebilmektedir. (Bakara 228
*Doktora çalışmasını İslam’da Nafaka konusunda yapmış olan çok yakından tanıdığım bir emekli yarı siyasi profesör dostumuza gündemde olan Nafaka konusunu yazmasını rica ettim. Kılını kıpırdatmadı. Bu gibi duyarsızlar, milletimin vergilerinden nasıl maaş alıp yerler ve gece rahat uyurlar anlayamıyorum. Amaçsız siyasilerimiz de doğal olarak meselesiz ilim adamlarımıza benziyor. Emir bilmarûf terk edilince elbette iktidar da çözüm üretemez )
ALİ RIZA DEMİRCAN
ALLAH RAZI OLSUN HOCAM;
İlminizin zekatını vermişsiniz,ilgi ve dikkatle yorumlarınızı takip ediyorum.Bu konuda sorumluluk duygunuzdan dolayıda müteşekkirim.
Teşekkürler ederim hocam Allah razı olsun, sizi Akit Tv de gönül hoşnutluğunu ile dinliyoruz,nafaka konusu ve medeni omayan bir gavur kanununa medeni kanun diyerek islama iftira edilişi bir muslumana suç olarak yeterde artar bile.Devamini bekleriz Allah’ın rahmeti bereketi üzerinize olsun. Allah’a emanet olunuz.
Bülent Deniz Bey’e de teşekkür ederiz.
Hocam çok güzel bir çalışma olmuş. Allah razı olsun. Ama buna uygun kanun çıkması için Anayasa değişikliği gerekir. Bunun için de önce 5816 sayılı kanunun kaldırılması gerekir. Bu da olur mu? Olmaaaz. Çünkü ilan edilmemiş bir din vardır yürürlükte. Allah’a emanet olun