Kur’an’ın Kur’an’la tefsir edilmesi, en sağlıklı ve en doğru tefsir şeklidir. Bu çeşit tefsir, tefsir yollarının en güzeli olarak değerlendirilmektedir. Zira Kur’an’ın bir yerinde umumi olarak anlatılan bir şey, başka bir yerinde hususi anlamda kullanıla bilir. Herhangi bir ayette mücmel olan husus, başka bir ayette mufassal olarak zikredilmiş olabilir. Hz. Muhammed’in (sav) zamanında bile herhangi bir ayetin başka bir ayetle tefsir edilmiştir. Örneğin;
الَّذِينَ آمَنُواْ وَلَمْ يَلْبِسُواْ إِيمَانَهُم بِظُلْمٍ أُوْلَـئِكَ لَهُمُ الأَمْنُ وَهُم مُّهْتَدُونَ
“İşte güven, inanıp da inançlarına zulüm/haksızlık karıştırmayanlaradır. Onlar güven içindedirler ve onlar hidayete ermişlerdir”[1] ayeti indiği zaman, sahabe bu ayetin manevi ağırlığını düşünerek Hz. Muhammed’e (sav), “İçimizde nefsine zulmetmeyen kim var?” diyerek bu ayetin maksadının ne olduğunu sormuşlardı. Bunun üzerine Hz. Muhammed (sav) şöyle söylemiştir: “Bu durum zannettiğiniz gibi değildir.” Buradaki zulüm, Lokman’ın oğluna dediğidir.
وَإِذْ قَالَ لُقْمَانُ لِابْنِهِ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللَّهِ إِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌ
“Evladım, sakın Allah’a ortak koşma! Muhakkak ki şirk, büyük bir zulümdür.”[2]
Hz. Muhammed (sav) böylece başka bir ayete dayanarak umumi bir manayı tahsis etmiş ve yanlış anlamanın önüne geçmiştir.[3]
Başka bir ayetin açıklaması olarak getirilen ayet, Allah’ın kelamı olması münasebetiyle hem tereddütsüz bir şekilde güvenilirdir hem de tartışma konusu olamaz. Onun için Kur’an’ın Kur’an’la tefsiri önem arz etmektedir. Bilindiği gibi Kur’an’ı Kur’an’la tefsir etmek, rivayet yolu ile yapılan bir tefsir çeşididir. Bu tür tefsir çalışmalarının da bir feraset gerektirdiğini unutmamak icap eder. Hz. Ali’nin Kur’an’ı Kur’an’la tefsir ettiğine dair rivayetlerden bazı örnekler şöyledir:
وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ
“Göğüslerinde kinden ne varsa, hepsini gidereceğiz.”[4]
Hz. Ali bu ayeti,
وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ إِخْوَاناً عَلَى سُرُرٍ مُّتَقَابِلِينَ
“Onların göğüslerindeki kini çıkarıp attık. Onların hepsi kardeşler olarak köşkler üzerinde karşı karşıya otururlar”[5] ayeti ile tefsir etmiştir.[6]
Hz. Ali’nin tefsir ettiği bu ayette cennet ehlinin durumu ve cennete kavuşacakları nimetler özet olarak haber verilmektedir. Onun tefsir niteliğinde yer verdiği ikinci ayette ise aynı durum bir az daha tafsilatlı anlatılmakta ve birinci ayetin anlamı bir nevi yorumlanıp tekit edilmektedir. Müfessirler de bu ayetleri aynı iskamette tefsir etmişler ve bu konuda Hz. Ali’den farklı herhangi bir görüş ileri sürmemişlerdir. Bu ayetlerde dile getirildiği gibi cennete kavuşan kişiler arasında kin, haset, çekememezlik ve benzeri kötü duygular söz konusu olmayacaktır. Çünkü cennette bu gibi duygular bulunmamaktadır. Cennet ehli, kötü duyguların her çeşidinden uzak bir şekilde, kardeşlik duygularıyla cennet nimetlerinin içerisinde bulunacaktır.
وَسِيقَ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ إِلَى الْجَنَّةِ زُمَراً حَتَّى إِذَا جَاؤُوهَا وَفُتِحَتْ أَبْوَابُهَا وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَا سَلَامٌ عَلَيْكُمْ طِبْتُمْ فَادْخُلُوهَا خَالِدِينَ
“Rabblerine karşı gelmekten sakınanlar ise bölük bölük cennete sevk edilecekler. Nihayet oraya varıp da kapıları açılınca cennet bekçileri kendilerine, ‘Selam olsun sizlere! Ne mutlu sizlere! Haydi, oraya ebediyen kalmak üzere giriniz!’ diyecekler.”[7]
Rivayet edildiğine göre Hz. Ali, bu ayetin tefsiri ile ilgili şöyle söylemiştir: “Bu ayette söz konusu olan Rabblerine karşı gelmekten sakınan kişiler cennetin kapısına gelince, orada bir ağaç görecekler. Bu ağacın kökünde iki çeşme vardır. Cennet ehli olan bu kişiler, bu çeşmelerden birinde yıkanacaklar. Ondan sonra onlar bir daha kirlenmeyecekler ve onların üstleri başları bozulmayacaktır. Sonra diğer çeşmeden içecekler. O zaman onların vücutlarının dâhilinde bulunan her türlü pislik gidecek ve vücutlarının iç tarafı da tertemiz olacaktır. Cennetin bekçileri onları kapıda,
سَلامٌ عَلَيْكُمُ ادْخُلُواْ الْجَنَّةَ بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
‘Size selam olsun! Yapmış olduğunuz iyi işlerin karşılığı olarak cennete girin!’[8] ayetini okuyarak karşılayacaklardır. Ardından cennet ehli olan bu kişiler, cennete girecekler. Kendileri için cennette hazırlanmış köşk ve nimetlere kavuşacaklar ve
وَقَالُواْ الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي هَدَانَا لِهَـذَا
وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِيَ لَوْلا أَنْ هَدَانَا اللّهُ
‘Hidayetiyle bizi bu nimete kavuşturan Allah’a hamdolsun! Allah bizi doğru yola iletmeseydi, kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik’[9] ayetini okuyarak Allah’a hamd edecekler. Melekler de onların bu hamd ve şükürleri neticesinde kendilerine,
أَن تِلْكُمُ الْجَنَّةُ أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
‘İşte size cennet! Yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona varis kılındınız’[10] ayetini okuyarak seslenecekler.” Hz. Ali’den nakledilen bu rivayet, çeşitli tefsir kaynaklarında yer almaktadır.[11]
Hz. Ali burada bir ayeti başka ayetlerle tefsir etmiştir. Bu ayetlerde anlatılan cennet ehli, hem gayb hem de itikatla ilgili olduğu için, kelam ilmi kapsamına girmektedir. Hâliyle cennet söz konusu olunca, insan olarak bizim kavraya bileceğimiz şeyler dile getirilmektedir. Konu ile ilgili tüm ayet ve hadislerde cennet, insanların hayal edebileceği her türlü nimet ve güzelliklerin bulunduğu bir yer olarak tanımlanmaktadır.
Kur’an’ı tefsir etmenin çeşitli yöntemleri vardır. Bu tefsir çeşitlerinden biri de Kur’an’ın Kur’an’la tefsiridir. Tefsir alanında öne çıkan dört sahabeden biri olan Hz. Ali de Çeşitli ayetleri başka ayetlerle tefsir etmiştir. Burada bu örneklerden bir iki tanesine yer verdik. Hem Kur’an Kur’an’la tefsiri, hem de Hz. Ali’nin Kur’an’ı tefsir etmiş olması, önemli meselelerdir. Dolayısıyla bu konular, dini kültür açısından önem arz etmektedir.
NURETTİN TURGAY
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
[1] el-En’âm 6/82.
[2] Lokmân 31/13.
[3] Buharî, tefsir, sure: 5; İbn Kesîr, Tefsiru’l-Kur’âni’l-Azim, II, 152 vd.
[4] el-A’râf 7/43.
[5] el-Hicr 15/47.
[6] et-Taberî, Câmiu’l-Beyân an Te’vili Ayi’l-Kur’ân, VIII, 240.
[7] ez-Zümer 39/73.
[8] en-Nahl 16/32.
[9] el-A’râf 7/43.
[10] el-A’râf 7/43.
[11] et-Taberî, Câmiu’l-Beyân an Te’vili Ayi’l-Kur’ân, XXIV, 45; es-Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mansûr fi’t-Tefsîri bi’l-Me’sûr, Beyrut tsz. III, 85 vd.
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
Önceki yazımızda Yûsuf 12/76 ayetini kısmen ele almıştık. Bu yazımızda ise ayetin ele almadığımız yönleri…
Eksikleri Varsa da Doğruya Yakın Bir Görüş Mirat Haber olarak, İslam'a aykırı olmadığı müddetçe, her…