İslamoğlu: Hz. Hatice Annemizi Gerçekten Çok Severim
Hangi tarihe ait olduğu bilinmeyen Hilal TV’nin “İftar Saati” adlı programında ilahiyatçı-yazar Mustafa İslamoğlu ve Mehmet Okuyan ile birlikte yapılan bir sohbet programı, sosyal medyaya servis edildiğinde Mustafa İslamoğlu’nun Peygamber Efendimizin eşi Hz. Hatice hakkında “…Abdulmuttalib’in de gözbebeği ve varisi (Hz. Muhammed) gider de 3 çocuklu, 2 kocadan arta kalmış 40 yaşındaki bir dulu 25 yaşındayken alır mı? Hadi aldı. 25 sene bununla tek evli olarak yaşar mı? 25 sene dikkat buyurun…” ifadelerinde bulunduğu ortaya çıktı.
Tepkiler üzerine konuyla ilgi resmi twitter hesabından İslamoğlu, şu şekilde açıklamalarda bulundu: ”Bilumum mürit, pelikan, holigan, çomar ve troller! Hz. Hatice annemizi gerçekten çok severim. Lütfen bana iftira üretme görevinizi Hz. Hatice’yi alet etmeden yapın! İftiranın da cılkını çıkardınız. Efendilerinize söyleyin, başka bir iftira bulsunlar. Sizde iftiradan çok ne var?”
Hz. Hatice Bir Peygamber ile Evlendiğinin Şuurunda Olan Asil Bir Kadındı
Mustafa İslamoğlu ile bir çalıştay vesilesiyle hayatımda bir kez tanışma fırsatım oldu. Bu çalıştayda şehitler ile ilgili olarak hiç alakası olmayan alanlara yönelik uydurulmuş birçok hadisin bulunduğunu söylemişti. Ben de kendisine ölümcül hastalık sebebiyle hayatını kaybedenlerin yakınlarına manevî teselli olsun diye peygamberimizin (sav) böyle kişilerin de hükmen şehit sayıldığını ve bu açıklamalarımın onları psikolojik yönden rahatlattığını, bu hadisi şeriflerin kaynağının da sağlam olduğunu söyledim. Bunun üzerine kendisi hiç itirazda bulunmadı ve “ama hükmen şehittirler” demek suretiyle eksik kalan açıklamalarını tashih etme gereği duydu ve bana hak vermiş oldu.
İnsanlar, canlı yayında bir konunun altını çizmek maksadıyla fikirlerini öne sürerken, gayri ihtiyari olarak bazen isabetsiz ifadelerde bulunabilir. Canlı TV programında söz konusu peygamberimize (sav) yönelik olarak haşa kendisinin şehvet düşkünü olduğu iddiasına karşılık olarak peygamberimizin (sav) genç yaşlarında dul bir kadınla evlilik yapmak suretiyle bu iddianın yersiz olduğunu göstermek idi.
“2 kocadan arta kalmış 40 yaşındaki bir dul” ifadesi elbette pek hoş olmamış ama bir bütünlük içinde bakıldığında belki de mazur görülebilir. Bunun aksini de söyleyenler elbette olacaktır. Ama bilindiği üzere sözler (ameller), niyetlere göredir ve bizler de herhalde İslamoğlu’nun hangi niyetle bu şekilde bir ifade kullanmış olduğunu bilemeyiz. Her zaman bir kişi hakkında önyargılı olmak ve onun her sözüne kuşkulu bakmak yerine bazen de hüsnü zan beslesek nasıl olur? Kaldı ki twitter hesabından İslamoğlu, sert bir açıklama da olsa annemiz olarak vasıflandırdığı Hz. Hatice validemizi gerçekten çok sevdiğini beyan etmiştir. Bu beyanı esas almalıyız ve lüzumsuz tartışmalardan kaçınmalıyız. Her şeyde bir hayır vardır. Bu vesile ile bizler de Hz. Hatice validemizin pek bilinmeyen bazı yönlerine bu sayfada sizlerle paylaşayım.
Hz. Hatice Validemiz Asil Bir Kadındı
Miladi 556 yılında Mekke’de doğan Hz. Hatice, Arapların en asil kavmi olan Kureyş kavminden ve Kureyş kavminin de en pak ailelerindendi. Soyu dedelerinden Kusay’da Peygamberimizin (sav) soyu ile birleşmektedir. Babası Huveylid, annesi Fâtıma’dır. Hz. Hatice, Cahiliye döneminde ticaret yapan, varlıklı, şerefli, asil bir hanımdı. Üstün iffeti ve güzel ahlâkı sebebiyle o dönemde bile “Tâhire” (Temiz) lakabıyla anılmaktaydı. “Kübra” sıfatı ise, kendisine Peygamberimizin (sav) ilk eşi olması hasebiyle verilmiştir. Okuma-yazma bilmek, akıllı, bilgili ve kültürlü olmak, cömert, merhametli ve güzel huylu olmak, Hz. Hatice’nin dikkat çeken özelliklerden birkaç tanesidir.
Evet doğrudur. Hz. Hatice, Peygamberimizle (sav) evlenmeden önce iki evlilik yapmış ve bu evliliklerden birkaç çocuğu olmuştur. Hz. Hatice, Peygamberimizle (sav) 25 yıl mutlu bir hayat yaşamıştır. Hz. Hatice, Peygamberimiz Mekke’den Medine’ye hicret etmeden üç yıl önce 65 yaşındayken nübüvvetin onuncu yılında Ramazan ayında vefat etti. O zaman cenaze namazı henüz teşrî edilmemişti. Ancak Peygamberimiz (sav) defin işleriyle bizzat ilgilenmiş ve eşini Mekke’deki Hacun kabristanına defnetmiştir.
Hz. Hatice, Peygamberimiz (sav) İle Evlenmesi Bir Sadık Rüyaya Dayanır
Peygamberimizle (sav) henüz yolları birleşmediği bir dönemde Hz. Hatice rüyasında gökten inen bir güneş görür, bu güneş göğsünden girer ve nur şekline dönüşerek, kollarından dışarı çıkar. Bütün kâinat bu nurla parlamaya başlar. Hz. Hatice, bu rüyanın sıradan bir rüya olmadığını kalbinde hisseder ve manevî işaretlerle dolu olduğunu fark eder. Rüyasını tabir ettirmek için, derhâl bilge amcazadesi Varaka bin Nevfel’e koşar. Yaşlı bilge, şekilde tabir eder:
“Müjdeler olsun sana ey amcamın kızı! Şüphesiz bu rüya, Allah’ın sana olan ikramının bir işaretidir. Çok geçmeden Allah, senin hanene bir nur nasip edecektir. Bu nur da nübüvvet nurudur. Şunu bilin ki; Tevrat’ta ve İncil’de haber verilen ahir zaman peygamberi dünyaya gelmiştir. Ya Hatice; sen bu Peygamberle evleneceksin. Evliliğinizde ona vahiy gelecek ve ilk iman eden de sen olacaksın. Bu dinin nuru bütün âlemi dolduracaktır.” (Abduh Yemani, Hatice Binti Huveylid Seyyidetün fî Kalbi’l-Mustafa, Müessesetü Ulûmi’l-Kur’an, Dımaşk 2002, s. 26).
Hz. Hatice, bu tabir üzerine, rüyasının bir gün hakikat olacağına o kadar inanmıştı ki, kendisiyle evlenmek isteyenlere hep olumsuz cevap vermiştir. Çünkü o, hayatının manevî güneşini bekliyordu. Ve çok geçmedi. Bir keresinde Hz. Hatice’nin kız kardeşi genç Hz. Muhammed’e (sav) ve ortağına develerini kiralamıştı. Seferden döndüklerinde Hz. Hatice’nin kız kardeşinden biraz alacakları kalmıştı. Ortağı, alacaklarını tahsil etmek üzere harekete geçti ama genç Hz. Muhammed (sav) utancından onunla birlikte gitmedi. Bunu duyan Hz. Hatice’nin kız kardeşi “Bu kadar utangaç, iffetli olan bir kimse hiç görmedim” dedi. Hz. Muhammed’in (sav) bu güzel ahlâkı ve güvenirliği, Hz. Hatice’nin de dikkatini çekmişti. Onun için herkes tarafından “el-Emin” olarak bilinen Hz. Muhammed (sav) ile ortak ticaret yapmayı çok münasip görmüştü.
Hz. Hatice, Hz. Muhammed’e (sav) hizmetçisi Meysere ile birlikte Şam tarafına bir ticaret kervanı götürme teklifinde bulundu. Bu teklifi memnuniyetle kabul eden “el-Emin” (sav), kervanı hazırladı ve yola çıktı. Meysere ile birlikte götürdükleri malları sattılar ve aldıkları yeni mallarla Mekke’ye 3 ay sonra döndüler. Hz. Hatice, onların dönüşünü seyretmek üzere evin damına çıktığında uzaktan Hz. Muhammed’in (sav) başında onu sıcaktan koruyan iki meleğin bulut tarzında gölge ettiklerini gördü ve bu ilginç görüntünün hikmetini hizmetçisi Meysere’ye sordu. Meysere de Hz. Hatice’ye şu cevabı verdi: “Bütün seferimizde ben de öyle görüyordum.” Hz. Hatice, bu olaydan önce hiç unutamadığı rüyayı hatırlamış ve Hz. Muhammed’in (sav) beklenen son peygamber olacağını anlamıştı.
40 yaşına gelmiş olduğu halde gönlü, onunla (sav) evlenmek, ona (sav) sadık bir eş olmak, onun nübüvvetini yakından görmek ve ona (sav) her türlü destek vermek gibi ulvî istek ve arzularla doluydu. Bu niyetlerle henüz 25 yaşlarında olan “Ebu Talib’in Yetimi”ne (a.s.m.) bir haberci göndererek, meramını iletti ve evliliğin ilk adımları böylece atılmış oldu.
Hz. Hatice, Allah’ın lütfu keremiyle gördüğü bir sadık rüya sayesinde çok eşliliğin hâkim olduğu bir dönemde en son peygamberle tek eş olarak evlenme bahtiyarlığına ermiş, ömrü boyunca ona (sav) hizmet etmiş ve ilk iman eden bir Müslüman kadın olarak dünya tarihinde yer almış örnek bir şahsiyettir.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi