Hz. Yûsuf kıssası, derin hikmetler ve derslerle doludur. Bu yazıda Yûsuf sûresinin 63.-64. ayetlerini tefsir ederek, Hz. Yusuf’un kardeşlerinin Mısır’dan tekrar erzak alma yasağı karşısındaki tutumlarını ve onların Bünyamin’i de Mısır’a götürme taleplerine Hz. Ya’kūb’un verdiği tepkiyi inceleyeceğiz. Amacımız, bu ayetlerin içerdikleri mesajları analiz ederek, okuyuculara kıssanın derinliklerini ve ibret verici yönlerini sunmaktır. Söylem analizi yöntemi kullanılarak bu ayetlerin günümüz insan ilişkileri ve tevekkül anlayışına nasıl ışık tutabileceği ortaya konulacaktır. Ayetler yorumlanırken klasik ve modern dönem Kur’an yorumları dikkate alınacaktır. Şimdi, bu ayetlerin detaylarına inelim.
Hz. Yûsuf’un kardeşleri, daha önce onu muhakkak koruyacaklarını söyleyip (Yûsuf 12/12) yanlarına almış ve kıra götürmüşler ancak onu geri getirmemişlerdi. Onlar, tekrar erzak alabilme şartı nedeniyle Bünyamin’i Mısır’a götürebilmek için yine benzer bir tutum takındılar: “Babalarına döndüklerinde dediler ki: Ey babamız! Erzak bize yasaklandı. Kardeşimizi (Bünyamin) bizimle beraber gönder de onun sayesinde ölçüp alalım. Biz onu mutlaka koruyacağız.” (Yûsuf 12/63). Hz. Yûsuf’un kardeşleri, söze önce “Erzak almak üzere gitsek bize verilmeyecek.” anlamında ve geleceğe dair bir durumu kastederek “Erzak bize yasaklandı.” şeklinde başladılar. Yani daha bineklerindeki yükü indirmeden önce mahrumiyeti gündeme getirdiler sonra da “Kardeşimizi (Bünyamin) bizimle beraber gönder de onun sayesinde ölçüp alalım.” demek suretiyle mahrumiyetin nasıl bertaraf edilebileceğinden söz ettiler. Yani kendilerince sorunu ardından da hemen (feersil) çözümü belirtmiş oldular. Bu sayede babalarının onları reddetmemesini umdular. Bu ihtimali daha da azaltmak için kararlılıklarını gösteren pekiştirilmiş bir ifade kullanmayı (“Biz onu mutlaka koruyacağız (innâ lehu lehâfizûn).” şeklinde isim cümlesi) tercih ettiler. Bu yasağın kaynağı, “Eğer onu bana getirmezseniz yanımda sizin için ölçek/azık yok ve bana yaklaşmayın, dedi.” (Yûsuf 12/60) şeklindeki Hz. Yûsuf’un daha önce söylediği sözdür. İlk önce mahrumiyetten söz etmeleri, gördükleri konukseverlikten söz etmemeleri onların “bardağın boş kısmını” görme eğiliminde olduğu şeklinde de yorumlanabilir. Onlardan farklı olarak Hz. Yûsuf, onlara kendini tanıttığı anda hemen olumlu şeylerden bahsedecektir: “Allah bize lütfetti. Kim sakınır ve sabrederse şüphesiz Allah iyilik edenlerin karşılıklarını boşa çıkarmaz.” (Yûsuf 12/90).
Hz. Ya’kūb, Hz. Yûsuf’u kardeşlerine emanet etme konusundaki üzücü tecrübesine rağmen, Bünyamin’i de onlara vermeyi kabul etmiştir. Bunda çocuklarının nispeten ıslah olmuş olmaları, Bünyamin’i Hz. Yûsuf’tan daha az kıskanmaları etkili olmuş olabilir. Diğer bir ihtimal de vahiy yoluyla Bünyamin’i onlara emanet etmesi Hz. Ya’kūb’tan istenmiş ve tercih hakkı kalmamış olabilir: “Dedi ki: Daha önce kardeşini size emanet ettiğim gibi mi onu size emanet edeyim? Allah en iyi koruyucudur ve O, rahmet edenlerin en merhametlisidir.” (Yûsuf 12/64). Hz. Ya’kūb’un, “kardeşini size emanet ettiğim gibi mi onu size emanet edeyim” demesi, onlara Bünyamin’i emanet etmedeki isteksizliğini gösterir. “Allah en iyi koruyucudur.” ifadesi, onun tevekkül ehli biri olduğuna işarettir. O, Hz. Yûsuf’un baba bir kardeşi Bünyamin’i kardeşlerine değil Allah’a emanet etmiştir. Bünyamin geri gelmese bile her nerede bulunuyorsa artık o Allah’ın koruması altındadır. Ayetteki ifadeleriyle Hz. Ya’kūb, bir yandan Bünyamin’i kardeşlerine emanet edeceği imasında bulunmuş bir yandan da çocuklarına karşı ihtiyatlı bir tutum takınmıştır.
Hz. Yusuf’un kıssası, bize insani ilişkilerin karmaşıklığını, tevekkülün önemini ve sabrın değerini anlatan pek çok ders sunar. Daha özelde Yûsuf sûresinin 63.-64. ayetleri, kardeşlerin Mısır’daki “şarta bağlanmış” erzak yasağı karşısında sergiledikleri tavrı ve Hz. Ya’kūb’un tevekkülünü, oğullarına karşı ihtiyatlı tutumunu ortaya koyar. Bu ayetler, aile içi ilişkilerin ne kadar kompleks olduğunu da gösterir. Aile içinde katı kurallar koyup işletmek neredeyse imkânsızdır. Bu kıssadan öğrendiklerimiz, hayatımızda karşılaştığımız zorluklar karşısında nasıl bir duruş sergilememiz gerektiğine dair bize ipuçları verir. Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin çoğunun, geçmiş hatalarından ders almadıklarını gösteren tutumları, insanoğlunun aynı hataları tekrarlama eğiliminde olduğunu gözler önüne serer. Hz. Ya’kūb’un Allah’a tevekkülü ve çocuklarına dönük ihtiyatlı tutumu, her koşulda ilahi korumaya sığınmanın önemini vurgular. Bu kıssa, hayatımızdaki her zorlukta sabır, azim ve tevekkül ile hareket etmemiz gerektiğini bizlere hatırlatır.
MURAT KAYACAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
Önceki yazımızda Yûsuf 12/76 ayetini kısmen ele almıştık. Bu yazımızda ise ayetin ele almadığımız yönleri…
View Comments
Üstadım teşekkürler.Şu resmi koymasak olmaz mı? Yusuf değil,üstelik gavur artist. Yazılarınızın hepsi arşivleniyor. Sağ olun