Hz. Yûsuf Kıssası, Kur’an-ı Kerim’in en etkileyici ve öğretici kıssalarından biridir. Hz. Yûsuf‘un hayatındaki pek çok hikmet ve ibret, bu kıssada gizlidir. Gerçek ve sembolik olayları bir arada sunan bu kıssa, rüyaların tevilinin anlatıldığı kısımlarla da öne çıkar. Yûsuf sûresi 3.-5. ayetler çerçevesinde bu yazıda Hz. Yûsuf kıssasının en güzel kıssa olup olmamasına, Hz. Yûsuf‘un rüyasında gördüğü güneş, ay ve yıldızların muhtemel simgesel anlamlarına ve kardeşlerin her zaman “kardeşçe” davranmayabileceğine değinilecektir. Konu ele alınırken klasik ve modern dönem tefsirlerdeki yaklaşımlar dikkate alınacaktır.
Yüce Allah bir şey anlattığında çok güzel anlatır ya da Yûsuf kıssası en güzel kıssadır: “Biz bu Kur’an’ı sana vahyetmekle kıssaların en güzelini sana anlatacağız. Şüphesiz sen bundan önce gâfillerden idin.” (Yûsuf 12/3). Ayette “güzel” olan şeyden Kur’an’da kullanılan anlatma üslubu kastedilmiştir denilirse Kur’an’ın belagatli bir kitap oluşuna dikkat çekilmiş olur. Diğer ihtimal de Yûsuf kıssasının güzelliğinin kastedilmiş olduğudur. İkinci ihtimal doğru kabul edilirse masdarın (kasas) isimleştiği yani kıssa yerine kullanıldığı söylenebilir. Yûsuf kıssasında nice hikmetler ve ibretler vardır. Kıssaların yaşanmış olaylar içereni de içermeyeni de vardır. Bizzat yaşanmış olanları ise ibret alma açısından daha değerlidir. Ayetteki “Kur’an”, Yûsuf sûresi olarak da yorumlanmıştır.
Hz. İbrâhim kavmini doğru yola iletmek için örnek verirken “yıldız, ay ve güneş” sıralamasına yer vermiştir (el-En`am 7/76-78). Hz. Yûsuf’un rüyasında gördüğü gök cisimlerinin sıralaması ise az da olsa İbrâhim kıssasındakinden farklılık gösterir: “Hani, Yûsuf, babasına ‘Babacığım, şüphesiz ben on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm. Onları bana secde ediyorlarken gördüm (raeytuhum lî sâcidîn).’ demişti.” (Yûsuf 12/4). Her ne kadar ayette Hz. Yûsuf’un bu sahneyi rüyada gördüğü ayette açık değilse de gerçekte böyle bir olay yaşanmadığı için onun gördüğü şeyin bir rüya olması gerekir. Ayette yıldız, güneş ve ayın raeytuhum lî sâcidîn denilerek canlı varlıklar gibi ifade edilmesi, akıllı varlıklar gibi hareket (secde) etmelerinden dolayıdır. Ayette rüya anlatılırken Hz. Yûsuf’un ebeveynini simgeleyen güneş ve ayın, Yûsuf’un kardeşlerini simgeleyen yıldızlardan sonra söylenmesi, o ikisinin daha değerli oluşu nedeniyledir. Bir ihtimal de Hz. Yûsuf’un ailesinden kopması sonrasında onlara tekrar kavuşma sırasına göre aile bireylerinin sıralanmış olduğudur. Ayetteki “güneş” kelimesinin Hz. Yûsuf’un babası Ya’kūb, “ay” kelimesinin annesi olduğu söylendiği gibi tersi de söylenmiştir. Bu bağlamda akla şu soru gelebilir: “İleride te’vili (varacağı nokta) gelecek rüya görmek sadece peygamberlere mi nasip olur? Müslüman olduğu bilinmeyen kimseler de böyle rüyalar görebilir mi?” Evet, böyle bir şey mümkündür. Hz. Yûsuf’un hapishane arkadaşlarının ve o dönemin kralının rüyaları böyledir.
Hz. Ya’kūb, baba şefkatinden ya da Hz. Yûsuf’un yaşının küçüklüğünden dolayı ona “oğulcuğum” diye hitap eder: “Dedi: Ey oğulcuğum, rüyanı kardeşlerine anlatma; sonra sana bir tuzak kurarlar. Şüphesiz şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.” (Yûsuf 12/5). Ayette hasetlik yapacak, tuzak kurması muhtemel kimselere, kişinin yüce Allah’ın ona verdiği nimetleri anlatmaması gerektiğine işaret edilmektedir. Ayrıca ayette babanın çocuğunun iyiliğini istediğinden ama kardeşlerinin bu konuda babaları gibi olmadıklarından söz edilmektedir. Hz. Ya’kūb’un bir baba olarak çocuklarının iyi ve kötü eğilimlerini takip ettiği de ayetten anlaşılmaktadır. Hz. Ya’kūb’un, oğullarının tuzak kurmaları ihtimalini gündeme getirdikten sonra şeytanın kötülüğüne dikkat çekmesi, Hz. Yûsuf’un kardeşlerine aşırı kin beslememesi için bir önlem olsa gerektir.
Görüldüğü gibi söz konusu ayetlerde Yûsuf kıssasının en güzel kıssa olması bir ihtimaldir. Diğer ihtimal de güzel olanın Kur’an’ın anlatım üslubu olduğudur. Kur’an’da “Kur’an” kelimesinin geçtiği yerlerde bazen Kur’an’ın bir bölümünün kastedilmiş olması da muhtemeldir. Rüyaların bir kısmı “karma karışık” değil, aksine yukarıda belirtildiği gibi hikmetle doludur. Kardeşler, şeytana uyup bazen “kardeşçe” davranmayabilir.
YAZARIN DİĞER YAZILARI İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ