Hz. Yûsuf‘un olgunluk çağında hikmet ve ilimle donatılması, ahlaki bir duruş sergilemesine katkı sağlamıştır. Yûsuf sûresi 22.-23. ayetler bağlamındaki bu yazıda Hz. Yûsuf’un bu özellikleri daha yakından incelenecektir. Ayrıca, ona verilen hikmet ve ilmin peygamberlikle nasıl ilişkilendirildiği, toplum ve bireysel düzeyde nasıl bir etki yarattığı, Allah hakkı, kul hakkı ve ahlaki sorumluluklar bağlamında nasıl bir duruş sergilediği ele alınacaktır. Bunun yanı sıra Kur’an yorum tarihi ekseninde konu ortaya konulurken “Kur’an’ın Kur’an ile tefsiri” yöntemine başvurulacaktır. Elde edilen bulgulara göre Hz. Yûsuf, genç yaşında hikmetli davranma özelliğine ve yüce Allah’ın bahşettiği ilme kavuşmuştur. Ona verilen bu nimetlerin ardından birtakım zorluklarla karşılaşsa da sağlam karakteriyle örnek bir ahlaki duruş sergilemiş ve o zorlukları aşmıştır.
Peygamberlerden bazılarına (el-Enbiyâ 21/74-79) ve Hz. Mûsâ’ya (el-Kasas 28/14) olduğu gibi Hz. Yûsuf’a da hikmet ve ilim verilmiştir: “(Yûsuf) erginlik çağına erişince ona (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle ödüllendiririz.” (Yûsuf 12/22). Hz. Yûsuf olgunluk çağına geldiğinde hem doğru karar verebilme yetisi elde etmiş hem de bilgili birisi olmuştu. Onun utandıracak işlerden uzak durması da ona verilen hikmetlerdendir.
Ona bahşedilen “hikmet”, peygamberlik olarak da yorumlanmıştır. Bu yorum esas alınırsa onun çocukken kuyuda aldığı vahiy, peygamberliğe hazırlık vahyi olarak anlaşılabilir.[1] Ayetteki “hikmet” ile “ilim” kelimelerinin nekira (belirsiz) oluşu, her ikisinin değerini takdir etmenin insanı aşacağını gösterir. Her ikisini sadece Allah gereğince takdir edebilir. Hz. Yûsuf’un her ikisine (hikmet ve bilgi) de sahip oluşu işlerinde titizlendiği şeklinde yorumlanabilir.
Ona verilen ilmin rüyaları tevil edebilmesi olduğu da söylenmiştir. Ayetin sonundaki “İşte güzel davrananları biz böyle ödüllendiririz.” ifadesi, Hz. Muhammed’e (s) de bir teşviktir. Yüce Allah, Hz. Yûsuf’u nasıl kardeşlerinin kötülüklerinden korumuş ve onu Mısır’da Maliye Bakanı yapmışsa Hz. Muhammed’i (s) de Kureyşlilere karşı korumuş ve onu dünyada çok daha etkili bir konuma getirmiştir. Her iki peygamber de iyi insan olmanın karşılığında ilahi ödüle layık görülmüştür. Zaten iyiliğin karşılığı, iyilikten başka bir şey olabilir mi (er-Rahmân 55/60)?
Hz. Yûsuf, onu satın alan adamın hanımının kötülük girişimini engellemek için kocasından ve onun Hz. Yûsuf’a iyi davranmasından söz etmektedir: “Evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murat almak istedi, kapıları iyice kapattı ve ‘Haydi gel!’ dedi. O da ‘(Hâşâ), Allah’a sığınırım! Zira kocanız benim efendimdir, bana güzel davrandı. Gerçek şu ki zalimler iflah olmaz!’ dedi.” (Yûsuf 12/23). Günaha davet karşısında Hz. Yûsuf, “Allah’a sığınırım!” diyerek önceki ayette (Yûsuf 12/22) kendisine verildiği belirtilen “hikmet” doğrultusunda hareket ettiğini göstermektedir.
Bu ifadeyle önce Allah hakkını ardından da efendisi için “bana güzel davrandı” diyerek kul hakkını gözetmektedir. Hz. Yûsuf, ahlak dışı suç davetine olumsuz yanıt vererek kendi haklarını da korumuş olmaktadır. Bu “üç hak sıralaması” ne kadar da güzeldir! O, kendisine karşı efendisinin faziletlerinden söz ederek efendisinin hanımını da kocasına hainlik etmekten dolaylı olarak alıkoymaya çalışmaktadır. Her ne kadar “zalimler iflah olmaz” ifadesi genel bir gerçeği ifade ediyorsa da bağlam dikkate alındığında kastedilen zalimler zina edenlerdir. Onlar hem kendilerine hem birlikte suç işlediklerine zulmetmektedir. Bu zulüm bu ahlaki suçun öznelerinin akrabalarını da olumsuz etkiler, toplumu da ifsat eder.
Görüldüğü gibi doğru düşünerek hareket etmek ve bilgi iki değerli nimettir. Her ikisi için de şükür gerekir. Şükür, imtihanlar karşısında sabretmeyle somutlaşır. Hz. Yûsuf’un günaha karşı direnmesi, Allah’a sığınması ve efendisinin iyiliklerine karşı nankörlük etmemesi gayet örnek bir tutumdur. Hz. Yûsuf’un yaşadığı olaylar, insanlara ahlaki değerlere bağlı kalarak imtihanlara nasıl karşı koymaları gerektiğini öğretir. Zalimlere karşı durma, Allah’a güvenme ve kul haklarına saygı gösterme, bu öğretilerden sadece birkaçıdır. Bu iki ayetin muhtevası, insanların hayatlarında karşılaştıkları zorluklara karşı duruşlarını güçlendirmelerine yardımcı olacak önemli ibretler içermektedir.
[1] Kimi âlimlere göre Hz. Yûsuf’un peygamberliği çocukken kuyuda aldığı vahiyle başlar.
Murat KAYACAN
YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
MİRATHABER.COM – YOUTUBE
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments