Hz. Yûsuf köle olarak Mısır’daki Aziz’e satıldıktan sonra onu satın alan kişinin eşi nedeniyle zor bir imtihan geçirmiştir. Bu konu Yûsuf sûresinin 24. ayetinde vurgulanan önemli bir tema olarak öne çıkmaktadır. Bu ayet bağlamında bu yazıda Hz. Yûsuf’un sahip olduğu iyi niteliklerin toplumsal ve bireysel düzeyde nasıl bir etki yarattığı, ahlaki sorumluluklar bağlamında nasıl bir duruş sergilediği ayrıntılı olarak incelenmektedir. Ayrıca bu çalışma, Kur’an’ın kendi içinde nasıl tefsir edildiği ve anlaşıldığı konusunda “Kur’an’ın Kur’an ile tefsiri” yöntemini kullanarak, Hz. Yûsuf’un asil ahlaki duruşunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Elde edilen bulgular, Hz. Yûsuf’un iffet sınavından başarıyla geçtiğini, sınav öncesi, sınav sırası ve sonrasında “ihlaslı kılınmış bir kul” olduğunu ve gençlere güzel bir rol model olarak sunulabileceğini göstermektedir.
Aziz’in eşi Hz. Yûsuf’a yöneldiğinde amacı onu denemek ya da şaka yapmak değildi: “Yemin olsun, o (kadın) ona (Yûsuf’a) niyet kurdu, o da kadına niyet kurmuştu eğer rabbinin burhanını görmeseydi. İşte biz böylece ondan kötülüğü ve fuhşu çevirelim diye; çünkü o, ihlaslı kılınmış kullarımızdandır.” (Yûsuf 12/24).
Ayette “İkisi de birbirine meyletmişti.” anlamında bir ifade yoktur. Yani “rabbinin burhanını görmeseydi” denilen Hz. Yûsuf, o kadına eğilim göstermemiştir. Her ne kadar ayetin bu kısmının öncesine (o da kadına niyet kurmuştu) bağlanmasını belagate uygun bulmayanlar olmuşsa da bu tür bir kullanım Kur’an’da tek değildir. Dolayısıyla belagate aykırı bir durum yoktur. Ayrıca “rabbinin burhanını görmeseydi” şeklindeki şart cümlesinin yanıtının gizli (mahzuf) olması, öncesindeki bilgi nedeniyle gereksizdir.
Kadının tutum ve davranışları nedeniyle Hz. Yûsuf’un kalbine “şeytani bir vesvese” geldiği kabul edilse bile bundan sorumlu olduğu söylenemez. Oruçlu olmasına rağmen “Şimdi bir şişe su ne güzel giderdi.” deyip de orucunu bozmayan kimse de içine gelen bu düşünceden dolayı sorumlu olmaz. Kaldı ki olayın aydınlatılması çabaları sırasında Hz. Yûsuf şöyle diyecektir: “O (kadın), benden murat almak istedi.” (Yûsuf 12/26). Kadın da daha sonra bunu teyit edecek ve ardından da “O, namuslu davrandı.” (Yûsuf 12/32) diyecektir.
Ayetteki “burhan”, Hz. Yûsuf’u günaha sapmaktan alıkoyacak olağanüstü bir şey olabileceği gibi Hz. Yûsuf’un zinanın kötü sonuçlarını görmesi ve ona göre hareket etmesi de olabilir. Yine ayetin, zinaya götüren fiillerin ve bizzat zinanın Hz. Yûsuf’tan uzaklaştırılması anlamındaki “İşte biz böylece ondan kötülüğü ve fuhşu çevirelim diye” kısmından da anlaşılabileceği gibi talep tek taraflıdır. Efendisinin ona iyi davrandığını bilen ve nankörlük etmeyen Hz. Yûsuf (Yûsuf 12/23) değil, kadın suçludur. Hz. Yûsuf’un tövbesinden söz edilmemesi de onun günaha meyletmediği şeklinde yorumlanabilir. Hz. Yûsuf’un kadından kaynaklanan celp edici söz ve davranışlara rağmen o kadından uzak durması, Hz. Yûsuf’taki bir eksiklikten değil, onun iffetinden ve Allah korkusundan kaynaklanıyordu. İnsanı yoldan çıkaracak teklif karışışında Hz. Yûsuf, kendisini ahlak dışılığa değil, rabbinin burhanına açık tutuyordu. Gözü günahı değil, rabbinin delilini görüyordu. Bu sayede günahtan uzak kalabildi.
Günaha davet karşısında “Allah’a sığınırım!” (Yûsuf 12/23) diyen Hz. Yûsuf’un ilahi destekle “ihlaslı kılınmış” olması, “örnek insan” olarak seçilmişliğinin göstergesidir. Ayette Hz. Yûsuf’un günahtan sakınmasından sonra ihlaslı kılındığı ifade edilmediği için o, kadının çirkin talebi öncesinde de olay sırasında da olay sonrasında olduğu gibi ihlaslıdır. Zaten ihlaslı kulları şeytan saptıramaz (Sâd 38/83). Hz. Yûsuf’un “ihlaslı” olduğu şeklindeki kıraat de farklı bir durum oluşturmadığı gibi anlamı destekleyici niteliktedir. O, kendisini ve onu kötülüğe davet eden kadını kötülükten alıkoymasıyla dönemindeki ve sonraki asırların tüm gençlerine bu asil tavrıyla örnek olmuştur. Onun örnekliği şu şiarda somutlaşır: “Sakınan yükselir!” Kur’an’ın İbrâhim, İshak ve Ya’kūb’un da (farklı bir lafızla da olsa) halis kılındığından söz etmesi (Sâd 38/45-46) dikkate alındığında Hz. Yûsuf’un bu benzerlikle İbrâhim soyundan gelmiş olmasına işarette bulunulduğu söylenebilir.
Sonuç olarak, Hz. Yûsuf’un kadınla yaşadığı sınav, ibretlik derslerle dolu bir hikâyeyi ortaya koymaktadır. Bu hikâye, günümüzde de geçerli olan iffet, ihlas, rabbe sığınma gibi ahlaki değerleri vurgulayarak okuyucuya önemli dersler sunmaktadır. Bu bağlamda Hz. Yûsuf’un yaşadığı sınavdan çıkan sonuçlar, bizlere günümüzdeki zorlu sınavlarla yüce Allah’a tevekkül edip nasıl başa çıkabileceğimiz konusunda önemli ipuçları vermektedir.
Murat KAYACAN
YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
MİRATHABER.COM – YOUTUBE