a. O, alemlere rahmet elçisi olarak gönderilmiş bir Peygamber olarak kendisini rahmet Peygamberi olarak niteliyor ve merhameti İslâm’ın ahlak değerlerinin özü ve özeti olarak görüyordu.
Onun için merhamet mü’minleri kardeş ve tercih edilebilir. dost bilmek, kültürel, siyasî, iktisadî… her alanda ve her düzeyde onlarla yardımlaşmaktı. Nefisler için sevdiklerimizi, İnsanlar için de sevmekti.
Sabırlı mütevazi, barışsever ve güleç yüzlü olmaktı: Veremeyenlere verici, gelmeyenlerine gidici ve hatalı davrananlara duacı ve affedici olmaktı. Çünkü Kur’ân merhametli/erdemli insan olunmasını emrediyordu. Onun da böyle olması gerekiyordu.
Bu emirlerden bir kısmı da şöyleydi:
Şuara 215:”Sana uyan müminlere merhametli / mütevazi ol.”
Yûnus 109: “(Ey Peygamberim!) Sen, sana vahyolunana uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret. O hakimlerin en hayırlısıdır. “
Âl-i İmrân 159: “O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; yönetirken onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah’a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.”
Biz onun Kur’ân kaynaklı merhametinin örgülediği ahlâkından örnekliğine ziyadesiyle muhtaç olduğumuz tevazuunu örneklendirmekle yetineceğiz:
Tevazuu
Tevazu O’nda zirveleşmişti. O, İnsanlar arasında zengin-fakir, hür-köle, siyah -beyaz ayırımını yapmaz ve yapılmasını onaylamazdı.
“… Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır.”[20] buyururdu.
O, kendisine farklı davranılmasını istemezdi. Bir gün mutluluk yuvası evlerinden çıktıklarında, ayağa kalkan sahâbilerine,”Müslüman olmayanların birbirlerini yücelterek ayağa kalktığı gibi, siz de ayağa kalkmayın.”[21] buyurmuştu.
O, her an mütevazi idi. Huzurunda titremeye başlayan bir adama şöyle söylemişti:
“Arkadaş titreme! Ben bir melik/kral değilim. Kureyşli, kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum.”[22]
Kendisini fazlaca meth u sena edenleri de şöyle uyarmıştı:
“Ey insanlar! Allah’tan korkunuz. Şeytana uymayınız. Ben yalnız Abdullah’ın oğlu Muhammed’im. Allah’ın kuluyum. Allah beni Peygamberliği ile şereflendirdi. Bana bundan fazlasıyla tazim göstermenizi istemem.”[23]
b. Onu için merhamet, rahmet olarak gönderildiği alemlerin bir bölümü oluşturan hayvanların haklarını da kuşatıcıydı. Kur’ân “Her bir hayvan türünün bizler gibi bir ümmet olduğunu”[24] açıkladığı için. O, hayvanlara acı verilmesi ve işkence edilmesini yasaklıyor, haklarına saygı duyulmasını emrediyordu. O, hayvanlara karşı olan iradeli davranışlarımızdan sorgulanacağımızı da bildirdiği içindir ki sahâbileri hayvanlarının ihtiyaçlarını kendi gereksinimlerine tercih ediyorlardı.
Hz.Enes şöyle anlatıyor:
-Yolculuk sırasında bir mola verdiğimizde hayvanlarımızın bakımı ve rahatlarını sağlamadan ibâdetimizi bile yapmazdık.[25]Özetlersek Sevgili Peygamberimizin Kur’ân ifadesiyle örnek vasıflı “Büyük Bir Ahlâk” üzere olması gerekiyordu ve Kur’ân çizgisinde böyle de oldu.[26]
Yukarıda sekiz madde halinde yapılan açıklamalarımızla amacımız, Onun canlı bir Kur’an olduğunu beyan ederek Kur’ân’ a yöneldiğimizde yaşamımızın Onun hayatına benzeyeceğine vurgu yapmaktır.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…