Dönemsel olarak Rusya ve Birleşik Amerika’nın başı çektiği Batı koalisyonunun işgali sonucunda etnik ve bölgesel iç çatışmalarla madden ve manen harap edilen Afganistan İslam Cumhuriyeti kurtarıcı bir ele hasret.
Halkın %75’inin ağır depresyon içinde olması, ülkedeki durumun vahametini ortaya koyuyor. Afgan halkını bunalıma iten en temel sebepler iç ve dış savaş, yoksulluk, yolsuzluk ve işsizlik.
Batı’nın Afganistan’da inşa etmeye çalıştığı siyasi mekanizma ise işlemiyor.
Dünya ve İslam Kalkınma Bankalarından gelen yüzlerce milyar $’ın %95’inin liderler, bakanlar, vekil ve bürokratlar tarafından hiç edildiği tespit edilmiş.
Yardımların sadece %5’i Sağlık, Ulaşım ve Altyapıya harcanmış.
Birleşik Devletler Afganistan’a yapılan yardımların kontrol edilemediği ve yolsuzlukların önüne geçilemediğini 2 yıl önce uzun bir bildirge ile açıkladı.
Ülkede kullanılan oyların neredeyse 1,5 milyonu geçersiz sayılırken, hükümet 3,5 milyon insanın oyu ile zar zor kurulmuştu.
Ülkeyi yöneten liderler ve bürokratların büyük çoğunluğunun aile üyelerinin Pakistan, Dubai, Avrupa ülkeleri ve Türkiye’de yaşıyor olması ve bu ülkelerde ikamet ederek ticaret yapmaları, halkın güven duygusunu baltalıyor.
Afgan halkının tek geçim kaynağı hayvancılık ve ilkel tarım.
Ülkede işsizlik oranı %70, kişi başına düşen millî gelir ise 200$ civarında ve halkın %80’i eğitim, sağlık ve yeterli beslenme imkânından mahrum.
Afrika’da ortalama yaşam süresi 46-50’lere yükselirken Afganistan’da bu süre 43’lerde seyrediyor.
Okuma-yazma oranı ise %28’lerde.
Ülkeden kaçmaya çalışan gençlerin ve okumaya gidenlerin %95’inin bir daha Afganistan’a dönmeyi düşünmüyor olması, ülkenin fotoğrafını da çekiyor aslında.
Afganistan’da hayat Afrika ile kıyaslanmayacak kadar kötü.
Batı dünyasının birçok ülkesi Afrika’da STK projeleriyle eğitim ve sağlığa destek olurken Afganistan âdeta kaderine terk edilmiş durumda.
İslam ülkeleri, Rus-Afgan Savaşı sürecinde yaptıkları yardımları savaşın yerelde devam etmesiyle tamamen durdurmuş.
Topraklarındaki 15 milyon mayının BM tarafından temizlenmeye çalışıldığı, her gün yeni insanların mayınlara basarak sakat kalıp öldüğü, bir ülkeden direkt geliyor bu veriler.
1963’te Muhammet Zahir Şah tarafından idare edilen, 1960’ların Türkiye’sinden en az 50 sene geri bir diyar burası.
Eğitimde istikrar yokmuş önceleri. Okullar yazın açık olur, kışın ise fakirlikten dolayı eğitime ara verilirmiş.
Ticaretin takasla işlediği yerlerin hâlâ olduğunu söylemişti Beylikdüzü’ndeki Lojistisyen Afganlı dostum.
Fakat ne tuhaftır ki tüm bu olumsuz tabloya rağmen Afganistan dünyanın yine de en çok para akıtılan ülkesi!
Batılı Kalkınma planlamacılarına göre Kabil-Herat Otoyolunun yapımı için 250 milyon $’ı hemen hesaplara geçiren batı zihniyeti, insanlığından vazgeçmiş Afgan halkına karşı aynı cömertliği sergileyememiş nedense.
Belgesellere konu olan Afgan trafiği sağdan akar ama, araçların direksiyonu da sağdadır. Ayrıca araçların % 99’u da Toyota olması da ilginç bir ayrıntı.
Trafikte inanılmaz kuralsız bir araç kullanılan bir yer burası.
Kaza riski sürekli olmasına karşın kimsenin kimseye tek laf ettiğini göremezsiniz. Bu bir alışkanlık mı, hoş görümü, yoksa boş vermişlik mi? Anlamak güç.
Taliban rejiminin son bulmasından itibaren kadın intiharlarında görülen artış nasıl açıklanabilir peki? (Aslında bu da ayrı bir makale konusu)
Afganistan Kurtuluş savaşında bize en fazla yardımda bulunan kardeş devletlerden biridir adı fazlaca anılmasa da. Savaş sırasında Anadolu’ya binlerce asker göndermiş bu savaşçı halk. Kadınlar kollarından altınlarını bileklerinden çıkarıp vermişler hiç düşünmeden. Tabi bunun karşılığında da Türk ordusu, Afganistan’ı İngiliz sömürgesi olmaktan kurtarmış.
Daha geçen yıl Afganistan’da bilerek işlenen cinayetlerle ilgili Avustralyalı üst düzey kurmayların özür dilemesine şahit olalı kaç gün oldu ki?
Yeryüzünde terör belasından azami etkilenen ülkeler sıralamasında Afganistan liderliği kimseye kaptırmazken, Irak ve Nijerya 2.’liği paylaştı. Türkiye ise bu listede 18. sırada.
Afgan halkı bugün dünyanın en büyük afyon üreticisi konumunda maalesef. Büyük başlar, özellikle Almanya tarafından altın tepside sunulan kötü bir paye bu Afgan halkına.
Sovyetler Birliğinin işgali ile başlayan ve 27 yıl süren savaşa Rus sömürgeciliği de eklenince uyuşturucu batağının içinde bulmuş kendini ülke.
18.yüzyılın başından beri 26 farklı bayrak kullanarak bu alanda rekor kırılmış.
Sonuçta olan mazlum halka olmuş. Maddeyi ilah edinen gözü doymaz müstekbir para babası zalimler bir şekilde sömürü çarklarının dönmesi pahasına bu insanları uçuruma iterek bugünlerin çıkmazlarına sokmuşlar ülkeyi.
Aşiretler arası iç kavgalarda uyuşturucudan kazanılan paralar paylaşılamayınca iç kargaşa iyice büyümüş. Olayları körükleyen dış güçler ise elbette Amerika ve Rusya. Afgan halkı hırsına mağlup edilerek asıl amacın intikam olarak benimsetilip Avrupa gençliğinin kirletilmesi olarak gösterilmiş hedef ve uyuşturucu üretimi arttırılmış. Dünyada üretilen haşhaşın %87 si buradan. Afganistan bu uyuşturucuyu Avrupa’ya geçirirken ona yardımcı olan üç esas ülke ise İran, Tacikistan ve Özbekistan.
Zamanında iş gezilerim dolayısıyla tanıdığım bu gözü pek insanlar/eski mücahitler yaralarını gösterip gururlanıyorlardı. Savaşı soruyordum “Amerikalılar kafir” diyorlardı. Pe ki ya Ruslar?” dediğimde, durup düşünüp onlar daha başka diyorlardı.
Geçenlerde Afganlı bir arkadaşım aradı. Uzun uzun görüştük. O diyarlardan onu sordum ölmüş, bunu sordum mayına basmış sakat kalmış. Şunu sordum uyuşturucunun esiriymiş artık kimseyi tanıyamaz olmuş. Ama dedi Rashid’in çok selâmı var sana. Hani birlikte gezmiş oturmuştuk ya? Hatırladın mı? Geçen rüyasında görmüş seni. Bana anlattı. Unutmamış bak, seni de İstanbul’u da. Ama ne acı ki onu da son patlamada kaybetmişiz geçen akrabaları dedi.
Bir an dondum kaldım. Duygusallığın ardından bir hüzün çöktü ikimize de. Fazlaca da konuşamadık daha. Dilimiz damağımız kurudu sanki. Yormadan birbirimizi sessizce kapattık telefonları.
Sonradan işittim ki; sanki az da olsa güzel gelişmelere kapılar aralanacakmış o diyarlarda. Öyle geçiyor haber bültenlerinde. İnanmak istemekten başka çaremi var bize?
Ne diyelim?
İnşallah, hayırlısı diyelim.
Savaşın olmadığı, yılgınlıkların bittiği, yeni dostlukların pekiştirildiği bir Afganistan dileyelim gönülden…
ATİLLA AKBAŞ
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
Allah’ın izni keremiyle 20 yıl sonra bambaşka bir Afganistan olacak inşaAllah. Ben Taliban’a güveniyorum.