islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4690
EURO
36,3690
ALTIN
2.962,53
BIST
9.277,71
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

İFRAT MI TEFRİT Mİ  (1)

İFRAT MI TEFRİT Mİ  (1)
16 Ekim 2024 09:00
A+
A-

Her ikisi de olmasın… Her ikisi de mü’minlerden uzak olsun…

-İfrat ;

‘ferata’ fiilinin etken (if’al) kalıbından ‘ifrat’, unutmak, bir şeyi etrafından taşıncaya kadar doldurmak, acele etmek, bir kimseye veya bir hayvana gücünün üzerinde yük yüklemek, haddi aşmak demektir. (İbni Manzur, Lisânu’l-Arab, 11/162)

Terim olarak ‘şfrat’; istikamet çizgisini aşmak, normalin üzerine çıkmaktır. (Cürcânî, Ş. Ta’rifât, s: 36)

Ya da istenilenden fazlasını yapmak. (İbni Manzur, Lisânu’l-Arab, 11/162)

Yani, herhangi bir konuda fazla ileri gitme, ölçüyü aşma, aşırı davranma (haddi aşma) ve taşkınlık yapma.

Bunu hangi durumda olursa olsun ‘aşırılık’ diye anlamak mümkün.

 -Tefrit;

‘tefrit’; ‘fe-ra-ta’ fiilinin ettirgen (tef’il) kalıbından masdardır. Sözlükte ihmal etmek, gevşek davranmak, bir konuda âciz kalmak demektir ki ifratın tersidir. (İbni Manzur, Lisânu’l-Arab, 7/370)

Ortalamanın, yani vasatın çok altında kalmak, geride kalmak, gevşek davranmak, çabuklukta çok geri kalmak, normalden aşağı olmak gibi manalara geliyor.

Kavram olarak tefrit; yapmaya güç yettiği hâlde aşırı şekilde gevşeklik gösterip tembel davranmak, yapması gerekeni ihmal etmek demektir. Bir başka ifadeyle tefrit, noksanlık, ihmalde aşırılıktır.

Görüldüğü gibi tefritte de aşırılık söz konusu. Ancak bu aşırılık ifratta normalin üzerine çıkmak şeklinde ortaya çıkarken, tefritde normalin gerisinde kalmak şeklinde görülür. (Cürcânî, Ş. Ta’rifât, s: 36)

Bu aşırılık azgınlık, taşkınlık, günah ve masiyette, yani olumsuz işlerde değil; tam tersine olumlu, dinen emredilen ve hoş görülen şeylerde olur. Mesela; 

“Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz kendinize) haram kılmayın ve sınırı aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.” (Mâide 5/87)

Rasûlüllah (sav) bir seferde namaz konusunda kendi kendilerine güçlük çıkaran arkadaşlarına “… Ben sizin için güzel bir örnek değil miyim?…” diyerek onların tefritten uyardı. (Müslim, Mesâcid/55 (311) no: 1562)

 -İfrat ve tefrit arasında

Sağlıklı fert ve toplumlar oluşturmak İslâmın hedeflerinden biridir. Aşırılıklardan uzak kalmak, her konuda itifdali elden bırakmamak esastır. Kur’an ve hadislerde zaman zaman aşırılıklar üzerinde duruluyor ve bunların sebep olduğu kötü sonuçlara dikkat çekiliyor.

Dinî emirlerde istenilenden fazlasını yapmak, zorlamaya dayalı her davranış ifrat sayılmış ve tasvip edilmemiştir. Kur’an, eski kavimlerin aşırılıklarından örnekler verip müslümanları itidalli olmaya teşvik ediyor.

Allah’ın insanlar için seçip gönderdiği vahyi inkâr etmek, cephe almak, onunla mücadele etmek, hevâsından din uydurmak ifrat;

bu vahyi işine geldiği gibi anlamak, kafasına göre uygulamaya kalkışmak tefrittir. Halbuki Allah (cc) insanlara inançta dengeli ve i’tidalli olmalarını emrediyor. Tevhid inancı zaten başlı başına bir i’tidaldir.

Kur’an’a göre hırıstiyanların ve yahudilerin hz. İsa hakkındaki tutumları aşırılıktır. Hırıstiyanlar hz. İsa’yı yüceltmede aşırıya giderek onu tanrının oğlu dediler, yahudiler de onun doğumunu dillerine dolayarak onun peygemberliğini kabul etmediler. Birisi ifrat, diğeri tefrit. Her iki tutum da aşırılıktır. (Kavaklıoğlu, M. Hz. Peygamberin Sünnetinde Orta Yol, s: 25)

Eski kavimlerin bu aşırılığı hadislerde de geçiyor. (Buhârî, İ’tisam/5 no: 7299. Ahmed b. Hanbel, 1/215, 347)

İslâm, dinî emirlerin uygulanmasında da ‘vasat’ olma halini övüyor. İslâmda ibadet için bir köşeye çekilip dünyadan yüz çevirmek (ruhbanlık) olmadığı gibi, Allah yokmuş gibi davranmak, nimetlerin sahibi Allah’a sükrü unutmak da yoktur. Yahudilerde dünya-âhiret dengesi dünya lehine, hırıstiyanlıkta ruhbanlığa doğru kaydı.

Hadislerde ibadetlerden yeme içmeye, giyim kuşama vb. ihtiyaçlara kadar hayatın her alanında dengeli, ölçülü olmaya önem verilmiş, genel olarak duyguların, tutum ve davranışların normal ve dengeli olması istenmiştir.

Dinde aşırılık kötü bir şeydir. Zira dinde ifrat (aşırılık) eski toplumların yıkımını hazırlayan yanlış bir tutum olduğu hatırlatılıyor.

Peygamber (sav) dinde aşırı gidenleri şöyle uyarıyor. “Dinde aşırılıktan sakının. Sizden öncekiler ancak dindeki aşırılıkları sebebiyle helâk oldular.” (Nesâî, Menâsik/217 no: 3059. İbni Mâce Menâsik/63 no: 3029)

Abdullah İbni Mes’ûd’tan rivâyet edildiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Söz ve davranışlarında ileri gidip haddi aşanlar helâk oldular.” Bu sözü üç defa tekrarladı. (Müslim, İlim/4 (7) no: 6784. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Sünnet/5 no: 4708)

Onun tavsiyesi de mutedil olmak, dengeli davranmaktır.  Şöyle buyuruyor: “Ey insanlar size orta yol gerekir. Siz bıkmadıkça Allah bıkmaz.”  (İbni Mâce, Zühd/28 no: 4238)

“Gerçekten bu din kolaylıktır. Hiç kimse yoktur ki, din hususunda kendini zorlasın da din ona galebe etmesin… Öyleyse orta yolu takip edin.” (Buhârî İman/29 no: 39. Nesâî, İman/28 no: 5037)

İslâmda aşırı dünyevîleşme reddedildiği gibi din ve ibadet adına dahi olsa bütünüyle dünya işlerinden kopacak kadar aşırılığa sapmak da caiz değildir.  (Bkz: Buhârî, Savm/51 no: 1967, Teheccüd/20 no: 1153, Nikah/1 no: 5063. Dârimî, Nikâh/3 no: 2172. Ahmed b. Hanbel, 6/226)

Âhireti, oradaki hesabı unutup dünya işlerine takılıp kalmak ifrat; dünya  hayatından, nimetlerden yüz çevirmek (ruhbanlık) tefrittir. (Buhârî, Savm/51 no: 1968, Teheccüd/20 no: 1153, Nikâh/1 no: 5063. Dârimî, Nikâh/3)

Rasûlüllah (sav) ayrıca kendi kendilerine ağır ibadetlere girişenlere diğer görev ve sorumluluklarını hatırlatması da dikkate değer. Nitekim o bir seferinde  Abdullah b. Amr’a üzerinde başka sorumluluklar olduğunu da hatırlatmıştı. (Buhârî, Savm/56-57 no: 1976-1977

Kişinin günlük hayatında yapması gerekli olan işlerini ihmal edip kesintisiz ibadet etmesi ifrat; ibadeti terketmesi, ihmal etmesi, azıcık yapması tefrittir. İslâmda ibadet anlayışı, hayatın her alanında Allah’ı unutmadan yaşamak, O’nun ölçülerine uymak, yasaklarından kaçınmak ve emredilen  farzları yerine getirmektir.

O ölçü şu: Peygamber’e (sav) “Allah  katında amellerin en makbul olanı hangisidir?” diye sorulunca; “Allah katında amellerin en makbulü az da olsa devamlı olanıdır” buyurdu. (Müslim, Müsafirîn/215-218 no: 1827-1830, Bir Benzeri: Münafıkîn/78 no: 7122. İbni Mâce, Zühd/28 no: 4237)

Nitekim ona özenerek daha fazla ibadet yapmak isteyen sahabeleri uyararak ümmeti kendi sünnetine (Kur’anî hayatına) uymalarını söyledi. (Buhârî, Nikâh/1 no: 5036)

Daha çok dindar olacağım niyetiyle kendini ve ailesini ihmal eden Ebu’d-Derdâ’yı “Rabbinin senin üzerinde hakkı var, nefsinin senin üzerinde hakkı var, ailenin senin üzerinde hakkı var. Her hak sahibine hakkını ver” diyen Selman’ı (ra) tasdik etmiştir. (Buhârî, Savm/51 no: 1968, Edeb/86 no: 6139)

En güzel örnek olan hz. Peygamberin ümmeti i’tidalli davranmaya teşvik ettiğini, ifrat ve tefritten sakındırdığını, her hususta dengeli olmalarını ve orta yolu izlemelerini tavsiye ettiğini görüyoruz.

Hz. Ali’ye öğrettiği dua: “Allahım beni doğruya (hidâyete) eriştir ve i’tidale uygun hareket etmeye muvaffak kıl.” (Müslim, Zikir/18(78) no: 6911)

Mutluluğun faktörlerin biri de i‘tidalli olmaktır. Ne ifrat, ne tefrit. Bir anlamda istikamet üzere olmaktır.

İstikâmet; Hak yolda, düzgün bir yolda olmak ya da böyle bir yola girmek demektir. (İbni Manzur, Lisanu’l-Arab,12/225)

İstikâmet’, doğruluk, her çeşit işde denge anlayışı üzerinde olma, dürüst olma, işlerde din ve aklın sınırları içerisinde hareket etme demektir. Genellikle inançta, ahlâk ve yaşayışta her türlü sapma ve aşırılıklardan (ifrat ve tefritten) uzak, dengeli ve doğru yol olarak anlaşılır. (Çağrıcı, M. TDV İslam Ansiklopedisi, 23/457)

‘İstikâmet üzere olmak’ vasat olma hâlidir, adalet ve hak çizgide bulunmak demektir.

Hüseyin K. Ece

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.