Sohbeti Kur’an Olanın Yolu Aydınlık Olur:
Her türlü köleliğe meydan okuyarak özgürlüğün insan için ne denli önemli olduğu ve bir başka kişi ve kurumlara devredilemeyeceği;
Yaşamsal ihtiyaçlarımızı doğrudan, nefsimize hoş gelen arzularımızı ise sonuçlarından sorumlu olmak üzere, akıl ve irade aracılığı ile verenin Allah cc olduğu;
İnsanların zihninde soyut olarak düşündükleri ancak gözleriyle gördükleri hiç bir şeye benzemeyen, farklı milletlerin lisanlarına göre: “Tanrı, God, Господь, 主,Dieu, ο Κύριος, el Señor, प्रभु ” gibi benzeri yazı stilleri ile sembolize edilen; Onun hiç kimseye muhtaç olmadığı aksine her şeyin O’na muhtaç olduğu tek yaratıcı varlık olarak “Allah” cc ismiyle söylemek gerektiği;
Dünyanın bütün ekonomik gücüne sahip olup tüm insanlığın ihtiyaçlarını dahi karşılasa O’na (kişi veya kurum) tanrılık sıfatı verilemeyeceği;
İnsanlar arasında çok önemli istisnai özelliklere ve güce sahip olan kişi veya kuruma “Tanrılık” duyguları taşımamak gerektiği;
Kişinin babasının varlığına olan güven duygusunu, zihninde ki Allah’a cc olan güven duygusundan daha fazla olmamasına dikkat etmesi gerektiği;
Babanın, yaşamını evladının varlığına dayandıracak zihinsel düşünceden kendisini arındırarak Allah’ın varlığına dayandırması gerektiği;
Muhtaç olduğumuz maddi manevi ihtiyaçları gideren Baba, evlat, patron, devlet, tarikat, cemaat her ne adla olursa olsun kişiler veya kurumlar olsa da onlara minnettarlığı en uç seviyede yapılmaması gerektiği; aksi halde Allah’a karşı minnet duygularınızın dumura uğrayacağı;
Yaratıcının nasıl bir şekilde olduğu hususunda akla gelen her ne ise onun Allah cc olmadığı;
Müslüman kişi Allah’ın mahiyetini sormak isteyen kişilere veya kendi vesvesesine karşılık olarak ihlas suresinin anlam ve mahiyetini özümseyip anlayarak kendi zihnine veya soran kişiye lafı sözü çoğaltmadan okuması gerektiği;
Yaratılmış varlık olarak yaratıcının nasıl ve kim tarafından yaratıldığının nasıllığını sorgulaması İnsanın idrakını aşacağından ısrarcı olmaması gerektiği, ısrarcı olduğu takdirde ya zihinsel olarak kendisine zarar vereceği veya inkar edeceği;
Sahip olduklarımız bakımından ve zihinlerimizde tek bir vazgeçilmezimiz in Allah cc olması gerektiği;
İnsan gücünü ve idrakini aşan olağanüstü bir takım hal ve hareketleri yaratılmış varlıklara atfetmenin Allah’ın tek oluş düşüncesine zarar vereceğinden kaçınılması gerektiği;
Allah’ın verdiği aklı ve irade ile elde edebileceğimiz dünyalıkları doğrudan dua aracılığı ile Allah’ın vermesini isteyip de sonuçta bu isteğin gerçekleşmemesi halinde zihninizde ki Allah inancını sorgulamanın iman kaybına neden olacağı;
Evlat babasını, çevresinde ki başkalarının babalarıyla kıyaslayıp sorguladığı ve ona karşı asilik yaparak kendisine çevresinde imrendiği “babalar” gibi bir “baba” neden vermediği hususunda Allah’ı suçlar bir düşünceye kapılmasının iman kaybına neden olacağı;
İnsanlığa karşı ne kadar güç ve kudret sahibi olursa olsun İnsana; “Baba” “Evlat” birbirinden doğma “İnsan”dan olma sıfatlara haiz olduğundan Allah’a ait sıfatların yakıştırılmaması gerektiği;· Peygamberini Tanrıları ile güreş tutturan Yahudiliğe ve Peygamberi ile Tanrı arasında aile ilişkisi kurduran Hristiyanlığa ve yine Allah’ı Peygamberinde tecelli ettiren bazı günümüz Müslümanlığa karşı, Vahyedilen Dinde yer olmadığı;
Kendisi muhtaç olan yaratılmışlara bir takım tanrısal özellikler vasf edilemeyeceği;
Yolunun Kur’an ve İslam olduğunu iddia eden Tarikat Şeyhlerinin dervişleri tarafından kendilerine bir takım sır ve olağanüstülük gibi tanrısal vasıflar yüklemesini önlemek adına insani vasıflarını özellikle dervişleri arasında ön plana çıkarması gerektiği;
Yolunun Kur’an ve Peygamber olduğunu iddia eden Tarikat Şeyhlerinin dervişleri tarafından zati eşyalarını ve şahsını kutsamalarının önüne geçmesi gerektiği;
İslam Dininin argümanlarını kullanarak cemaat, tarikat, parti, dernek gibi benzeri toplumsal örgüt kuran önder konumunda ki şahısların etrafına kalabalıklar toplama adına insanları bir takım sırsal, kerametsel, olağanüstü hal, hareket ve hikâyelere inandırarak tevhit inancını zedelememeleri gerektiği;
İnsanlar kendilerini doğrudan Allah cc ile zihinsel ve eylemsel irtibat kurmaya layık görmediklerini düşündükleri için aracılara yöneldikleri;
Müslüman’ın dinci aracılara tevessül etmesinin altında yatan nedenin zihinsel ve eylemsel olarak Allah’ın istediği yaşam tarzından canı istediğinde kaçmak ve vicdanını manen rahatlatmak için olduğu;
Yaratıcı olarak her insanın fıtratında ki Allah inancının aynı olduğu, farklılıkların; zihinlerin arzusu ve eylemlerin talimatının alındığı merkezlerin istikametiyle, vahyedilen dinde ki Allah inancının ne ölçüde kesiştiği ile bağlantılı olduğu;
Kişi bulunduğu yerde inandığı dini değerlerle yaşama imkânı bulabiliyor da yapmıyorsa devletin sistemini değil kendisini suçlaması gerektiği;
Sahibi bulunduğumuz dünyevi imkanlar sebebiyle kendi kendimize yeterli sandığımız konumda olsak da Allah’a muhtaçlığımızı hiçbir zaman unutmamamız gerektiği;
Dinsiz veya hangi dinden, hangi ırktan olursa olsun İnsan; Gücünü aşan bir afetle karşılaştığı zaman zihinsel olarak kurtulması için yardım talebinde bulunduğu kurtarıcının Allah cc olduğu;
Kâinatta yaratılmış her ne var ise muhtaç olduğu güç ve kudretin kaynağının Allah cc olduğu;
Hiçbir insanın kendisini yeryüzünün yaşamsal ilkelerinden vareste tutamayacağı; Bu durumun da Allah’ın cc “Samed” oluşundan kaynaklandığı;
Hayatta muhtaçlığını sadece Allah’a yöneltebilme becerisini gösterebilen insanın, hiçbir çevresel etki ve tepkiye gerek kalmaksızın bulunduğu görevi hakkıyla ifa edeceği ve özgür bir birey olacağı aksi halde asalak bir hayat süreceği;
Müslüman her fırsatta Allah’ın tekliğini, kendisinin ve yaratılan her şeyin O’na muhtaç olduğunu, hiçbir güç ve kudretin O’na denk olmayacağı tek İlahın Allah cc olduğunu kendisine ve çevresine söylemesi gerektiği;
Doğma ve doğrulma özelliği bulunan herhangi bir varlığa zihinsel ortamda İlah seviyesinde paye verilmemesi gerektiği;
Muhtaç olduğumuz en kritik bir zamanda bile muhtaçlığımızı kişi veya kurumlara sığınarak değil, eşi benzeri olmayan, idrakımızın ancak zatını eserleriyle kavrayacağı tek ilah Allah’a yöneltmenin kişiyi özgür kılacağı;
Allah’ı unutup da kişi ve kurumlara sığınmanın farklı bir kölelik şekli olduğu;
Doğal afetlerden değil güç ve kudret sahibi benzersiz tek olan Yüce Yaratıcıdan korkup gücümüzü aşan afetlerden O’na sığınmamız gerektiği;
Eserlerinden yola çıkarak eşi benzeri olmayan tek Allah’a zihinsel olarak tapmamız ve somut (müşahhas)bir ilah aramamamız gerektiği;
Allah’ın nurunun kendilerinde tecelli ettiğini söyleyerek bir takım sırlar ve manevi makamlar yüklenmek suretiyle kendisini, fıtrata aykırı olarak Allah’ın özel farklı istisnai bir temsilcisi gibi gösterip amaçladığı kişisel hedeflerine ilahlığı alet ettikleri;
Hayrete şamil dini içerikli her ne söz söylenmişse ve bütün akıllar bu söz karşısında hayranlıklarını ilan etseler de bu sözün sahibini değil sözün işaret ettiği Allah’ı cc kutsamaları gerektiği;
Cenabı Allah’ın eserlerinden yola çıkarak zatı ile ilgili benzetmeler yapılamayacağı,zihne gelen her türlü benzetmenin Allah’la cc ilgili olmadığı;
Allah cc zatıyla idrakımızı aşan ancak sıfatlarını aklımızla keşfedip, duyularımızla hissederek tespit edebileceğimiz tek büyük, eşsiz ve benzersiz olduğu;
Aklımızla keşfedip duyularımızla hissederek tespit ettiğimiz Allah’ın sıfatlarından yola çıkarak Allah’ın zatını canlı-cansız, soyut-somut nesnelere irtibatı ima edici her türlü hal hareket ve düşüncenin şirk olduğu;
Mevcudatı veya bir nesnesini Allah’tan bir parça olarak değil, Allah tarafından yaratılmış mahluk olarak görmek gerektiği;
Her insanın aklen tapınacağı ilahı sorgulayacağı bu sorgulamanın cevabı olarak da Kuranda belirtildiği şekliyle Allah cc olduğu takdirde isabet kaydedeceği;
Her aklın mutlaka kendince bir ilaha tapacağı ve bu özellik istisnasız her insanda mevcut olduğu, işte Peygamberler insanlarda ki akılların; zatıyla bilinemeyecek olan ancak sıfatlarıyla doğru bir ilah anlayışını yerleştirmek amacıyla gelmiş oldukları;
Henüz ölmemiş insan muhtaç olduğu yaşamsal ihtiyaçlarını temin etmekte olduğu, temin ettiğimiz yaşamsal ihtiyaçlarımızın kaynağının da Yüce Allah cc olduğu;
Bir insanın ihtiyacını gideren kişi, verdiği şeyi her ne kadar kendi servetinden veriyor olsa da esasında o verdiği şeyin kaynağının Allah’ın yeryüzünde yarattığı servete dayandığı, dolayısıyla mahlukatın O’na muhtaç olması demek olan, Allah’ın cc Es-Samed olduğu;
İnsanlar ilahlık derecesinde; yaratılmış nimetlerden açlık ihtiyaçlarını gidermek için temin eden kişi veya kurumlara taptıkları halbuki esas, nimeti yoktan var edene tapınılması gerektiği;
Gaybi bilgilerin Allah-ü Teala’nın biz kullarına bildirdiği Kur’an da bahsedildiği kadarıyla sınırlı olması gerektiği;
Kuranda bildirildiği kadarıyla mevcut gaybi bilgileri kullanarak bir takım idraki aşan sırlara büründürüp insanları etrafına toplayıp kendisine hayran bırakmanın görüntüde “Din” olduğu ancak öz de ise gösteriş ve çıkar elde etmek olduğu;
İnsanoğlunun bir damla meni ile başlayan doğum sürecinin ne denli takdire şayan bir durum olduğu, yeryüzünde her dakika binlerce doğumun tekerrür ettiği, bu süreçte ki tarafların ilahlığa konu olamayacağı, doğanın da doğuma sebep olanın da yaratıcısının tek ilah Allah cc olduğu;
İnsanoğlunun yaşamsal ihtiyaçlarını gideren bin bir çeşit lezzette ve benzer çekirdekten doğan farklı şekillerde ki meyve ve yemişlerin dikkate değer olduğu, bu meyvelerin yaratılışına sebep olan ağaçların yeryüzünde milyonlarca varlığı ilahlığa konu olamayacağı; İlahın tek ve Allah cc olduğu;
Canlıların yaratılışına (üreme) neden olan ve dünyada ki tadılacak lezzet bakımından ilk sıralarda yer alan, elde etme uğruna ölümlerin yaşandığı cinselliğin ilahlık derecesinde zihni meşgul etmemesi gerektiği esas bu lezzetin mutlak sahibi ve yaratıcısı tek ilah Allah cc olduğu;
İnsanın aklına gelen her ne nesne olursa olsun benzeri bulunduğundan ilah olamayacağı ve bu sebeple akıllarda ve zihinlerde Allah’ın cc eserleriyle anılması gerektiği
Yaratılmış olan kainatın büyüklüğü ile gözle görülemeyecek derecede ki canlının küçüklüğünde ki muhteşem tutarlılık eşi ve benzeri olmayan, tek olan ilah Allah’ın cc eserleri olduğunu söylediği;
İhlas Suresi okumalarımdan zihnime yansıdı
Estağfirullah… Estağfirullah… Estağfirullah…
Kuran Okuyunuz. O’nu okudukça kişiye özel zihinsel yansımalarını keşfedeceksiniz.
En doğrusunu Allah cc bilir.
Söz konusu bu ve benzeri çalışmalarım kesinlikle meal veya tefsir çalışması olmayıp, İlgili Kur’an Suresi okumalarım esnasında zihinsel olarak fehmettiğim tespitlerdir. Kişisel olarak ibadet ve zikir amaçlı yaptığımız derslerin paylaşımından kastımızın ümmeti Kur’an okumaya yönlendirmede faydası olacağı düşüncesiyle, ayetlerin ruhuna ve surenin bütünlüğüne uygun akıl ve gönül okumaları yapmak olup Kur’an’ın ibadet muamelat ve fıkhına aykırı tespitlerin varlığı halinde ehlince uyarılmaya her zaman açık ve tashihimin beyanı olduğunu belirtmek isterim.
* Ön bilgilendirme: Bu yazıyı okurken “İhlas Suresi düşünsel okumalarım esnasında zihnime yansıdı.” cümlesini her paragrafın akabinde olduğu varsayılarak okunması tavsiye olunur.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi