Bütün varlıkların yaratıcısı olan Rabbimiz, evrensel elçisi kıldığı Hz. Muhammed ile insanlığa gönderdiği son mesajlarını içeren Kur’ân-ı Kerîm’i rahmeti olarak niteler. ( Yunus 10/57) Kur’ân-ı Kerim’de de yağmuru rahmetinin müjdesi olarak vasıflandırır.
Kur’ân kalplere ve toplumlara, yağmur da bütün canlılara hayat verir.
Biz bu makalemizde incelememizi yağmur üzerinde yoğunlaştıracağız.
Kur’ân ve Yağmur
İslâm’ın ana kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm’i inceleyerek okuduğunuzda insan için yaratılmış doğal çevre varlıkları ile yoğun iletişime geçebiliyorsunuz.
Dağlar, denizler, nehirler, bin bir çeşit bitkiler, hayvanlar, madenler ve de güneş ay ve yıldızlar…Bunlar yanı sıra rüzgârlar, bulutlar ve yağmurlar dikkatinizi çekiyor.
Yağmur Derken Suyu, Su Derken de Yağmuru Çağrıştırabilirsiniz
Yineleyelim, Rabbimizin insanlığa son mesajlarını içeren Kur’ân’ımızda yağmur/su teması sık sık işlenmektedir.
Özelliklerine göre de yağmur değişik isimler almaktadır. Örneğin iri ve sert damlalı olursa Vâbil; sürekli yağarsa Vedk; damlaları çoksa Ğadek; kuraklığın akabinde, ihtiyaç duyulduğunda Ğays; çise şeklinde olduğunda Tall; azap/ceza niteliğine dönüştüğünde Metar ismini almaktadır.
Geliniz Kur’ân da ufak bir geziye çıkalım.
a.) Yağmur Allah’ın canlılara rahmetidir:
“O’dur rüzgarları rahmetinin önüne katıp müjdeci olarak gönderen; nihayet bunlar yağmur yüklü bulutları taşıyınca, onu ölü toprağa doğru sevkedip bu yolla su indiririz ve böylece her türlü ürünün yeşerip boy vermesini sağlarız. Ölüleri de işte böyle dirilteceğiz: belki düşünür de ibret alırsınız.”(Araf,7/57)
b.) İstisnasız her canlı varlık Yağmurdan/Sudan yaratılmıştır:
“ Bütün canlıları sudan yaratan Allah”tır. Öyle ki, kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayağı, kimi de dört ayağı üzerinde yürür. Allah dilediğini yaratır; çünkü O, gerçekten de her şeye gücü yetendir.”(Nûr 24/45)
c.) Yağmur/Su Allah’a şükretmemiz gereken pek büyük bir nimettir:
“Görmez misiniz içtiğiniz suyu?
Siz mi yağdırıyorsunuz onu buluttan, yoksa biz mi yağdırmadayız?
Dileseydik onu acı / tuzlu bir su hâline getirirdik, hâlâ mı şükretmezsiniz? (Vakıa 68-70)
d.) Rabbimiz Kur’ân’da yağmurun oluşumuna dikkatlerimizi çekmekte, ilim insanlarını da bu alanda bilimsel çalışmalar yapmaya yöneltmektedir:
“ Görmüyor musun, Allah bulutları dilediği yere sürüklüyor, sonra onları bir araya getirip üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki, bunlar arasından yağmur çıkıyor. Gökten içinde dolu bulunan, dağlar gibi bulutlar indirir, onunla dilediğine afetler verir, dilediğinden de o afeti çevirip uzaklaştırır. Bu bulutlardan çıkan şimşeğin parıltısı, neredeyse gözleri alır. “ (Nûr 24/43)
e.) Varlığımızı sürdürebilmek için muhtaç olduğumuz toprak ürünleri ve hayvansal varlıklar için de yağmura /suya muhtacız:
“ O Allah ki, yeryüzünü size bir dinlenme yeri, gökyüzünü de bir şemsiye ve çardak gibi yapmış, gökten su indirmiş ve onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarmıştır. O halde tek ve bir olduğunu bile bile, Allah’a ortak olabilecek tarzda kanun koyucular ve itaat edilecek kimseler kabul etmeyin.” (Bakara 2/ 22)
f.) Yağmurun canlılar için bir felakete dönüşmemesi için o ölçüye göre indirilmektedir:
“O Allah ki, gökten ihtiyacınıza göre belli ölçülerde su indirir de, onunla kupkuru ölü memleketlere hayat verir. İşte siz de böylece kabirlerinizden diriltilip çıkarılacaksınız.” (Zühruf 43/11)
“Ayrıca, takdir ettiğimiz bir ölçüye göre gökten yağmur yağdırdık ve onun, yeryüzündeki göl, akarsu, yeraltı suları gibi doğal depolarda birikmesini sağladık. Ve hiç kuşkusuz Biz, bütün su kaynaklarını kurutarak onu yok etme gücüne de sahibiz.” (Müminûn 18)
Yağmur Rahmettir Ama Felakete Dönüşebilir
g.) Tarihte Nuh tufanında, Al-i Fir’avunun boğulmasında, zamanımızda tisünami ve sel felaketlerinde görüldüğü üzere su/yağmur insanlar için azaba dönüşmekte; ceza aracı olmaktadır.
Burada bilinmesi gereken çok çok önemli bir mesele de yağmurun/suyun insanların Allah’a îmanı ve itaati, inkârı ve zulmü ile yakın ilişkisidir. Mesela adalet ve Allah’tan af dilemek bereketli yağmurlara sebeptir:
“ Ve eğer yolda dosdoğru yürüselerdi onlara mutlaka bol bol bereketli yağmurlar indirirdik. “ (Cin 72/16. Ayrıca bak. Nûh 71/ 10-12)
“ Hûd Peygamber Kavmine şöylece çağrıda bulundu: Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanmayı dileyin, sonra O’nun buyruklarına dönün ki üzerinize bolca yağmur göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın; sakın günahkârlar olup Allah’tan yüz çevirmeyin!” (Hûd 11/52)
Allah ve âhiret sorgulaması yokmuş gibi azgınca yaşamak, ortak aklın ve bilimin gerektirdiği maddî önlemleri almamak rahmet ve bereket olan yağmurları felaket sebebi kılabilmektedir.
Yağmurlar gibi önemli doğa olayını Allah’tan ve yaşantımızdan bağımsız olarak görmek ancak Üniversitelerimizde maddeci akademisyenlerde görülebilecek muhteşem ! bir ahmaklıktır.
Bitirirken…
Bunlar, Kur’ân’da yaptığımız kısa gezintimizle yapabildiğimiz tespitlerimiz. Kur’ân elimizde, yağmurlar üzerimize yağmakta, tefekkür için aklımız da başımızda olduğuna göre düşünüp ibret almayacak ve kulluk çizgisine gelmeyecek miyiz?
Bereketli yağmurları doğanın hâlıkı olan Rabbimizden istemeyecek miyiz?
Sözü Rahman olan Allah’ın rahmeti olan kitabı Kur’ân’ın sorusuna bırakalım:
“ Ey Peygamber! Doğru inanç ve ahlâkın insan hayatında sudan daha hayati bir öneme sahip olduğunu idrak edemeyen, bu yüzden Rahman’a kul olmayı reddeden o zalimleri uyararak de ki: “Gökten indirdiği kar ve yağmur sularını dağlarda depolayıp biriktiren, sonra onu serin ve tatlı pınarlar, gözeler şeklinde istifadenize sunan ve o suyla insanlara, hayvanlara ve bitkilere hayat bahşeden Allah’tır. Bir düşünsenize, şayet Allah hayatın kaynağı ve tüm canlıların en önemli ihtiyacı olan tatlı su kaynaklarını aniden kurutsa ve bütün suyunuz çekilip yerin dibine gitse, söyler misiniz, Allah’tan başka kim size o akan tatlı suyu geri getirebilir? ” (Mülk 67/39)
Ali Rıza Demircan