İklim krizi, küresel bir mesele olarak tüm insanlığın katılımını gerektiren bir sorundur. 2 milyarı aşkın nüfusuyla İslam alemi bu krizi Kur’an ve Sünnet perspektifinden bakarak ele almalı, sorunun çözümü için somut öneriler ortaya koymalıdır.
Bu konuda “The Muslim Vibe” da yayınlanan bir makaleyi, siz değerli okuyucularımızın dikkatlerine sunuyoruz.
İklim krizi, Müslümanları içine alan ve tüm tarafların çabaları ile çözülmesi gereken küresel bir sorundur. Dünyada yaşayan Müslümanların sayısı 2 milyara yaklaşmıştır. Dolayısıyla İslam temelli bir yaklaşım şarttır ve bize göre tek yoldur.
İslam, bin beş yüz yıl önce Kuran aracılığıyla, gıda üretimi, ticaret, çeşitli hastalıkların ortaya çıkması ve hatta iklim krizi gibi çeşitli yönlerde yaşamı tehlikeye sokacak şekilde Dünya’ya zarar vermemeleri konusunda Müslümanları uyardı.
Al-A’raf Suresi, 56. ayette şöyle buyrulur: ” İlâhî yasalarla yeryüzünde düzen ve denge kurulmuşken, orada sakın bozgunculuk çıkarmayın! Allah’ın azabından korkarak ve rahmetini ümit ederek O’na yalvarın. Korku anında ümitsizliğe, ümit anında gaflete kapılmayın. Gerçek şu ki, Allah’ın bereket ve rahmeti, iyilik edenlere pek yakındır.”
Şeyh Dr. Muhammad Sulaiman Al Asyqar’ın Min Fathil Qadir yorumuna göre, bu ayette bahsedilen zarar çeşitli alanları kapsar. Bunlardan biri de çevredir. Çünkü Allah, nehirler, denizler, ormanlar ve diğer içerikleri insanların refahı için en iyi şekilde kullanabilmeleri adına yaratmıştır. Bu nedenle, İbn Kesir’in yorumuna göre Allah, insanların Dünya’ya zarar vermesini yasaklar. Çünkü bu, tüm canlıların hayatını tehlikeye atar.
Al-Misbah yorumuna göre, ahlaki değerlerin eksikliği ve insanların büyük hırsları gerçekten Dünya’ya zarar verir. İbn Kesir’in yorumu da bu ayetle ilgili benzer bir şeyi açıklar. Mahsul ve meyvelerin azalması, insan elleri ve çeşitli itaatsizlik eylemleri nedeniyledir. Her iki yorum da mevcut durumla çok ilgilidir.
Ancak İslam, çevre fıkhı aracılığıyla Müslümanlara ve bütün insanlara mesaj veriri ve sorumluluk yükler. Fıkıh, sadece namaz, oruç, zekat ve hac gibi farz ibadetlerle sınırlı değildir, aynı zamanda çevresel olayları da içerir. Çevre Fıkhı insanlara, tüm faaliyetlerin bireysel, sosyal ve çevresel fayda odaklı olması gerektiğini öğretir. Ayrıca, Allah’ın evreni denge içinde yarattığını ve doğanın korunmasını, Allah’ın emaneti olarak korunması gereken bir güven olduğunu sürdürmek zorunda olduğumuzu belirtir.
İlk prensip, Mizan olarak adlandırılır ve denge anlamına gelir. Hayatta, insanların çevreleriyle etkileşimde denge ve ılımlılığı vurgular. Bu prensip, her şeyin orantılı ve uyum içinde yaratıldığı söyler ve bu inancı Kuran’dan alır. Müslümanları, tüketim alışkanlıklarında aşırılık ve savurganlıktan kaçınarak dengeli bir yaşam sürmeye teşvik eder. Mizan, bireylere ve toplumlara, doğanın hassas dengesini bozmadan sürdürülen uygulamaları benimsemeleri konusunda rehberlik eder. Sorumlu bir kâhyalığı teşvik eder. İnsan faaliyetlerinin Dünya’nın hassas dengesine zarar vermek yerine ona katkıda bulunmasını sağlar.
İkinci prensip, Amanah olarak bilinir ve güven anlamına gelir. Bu prensip, Dünya ve kaynaklarının Allah tarafından insanlığa bir emanet olduğunu vurgular. Müslümanlar, çevreye bakım yapmakla görevlendirilmiş vekiller olarak kabul edilir. Bu konsept, İslam teolojisine derinlemesine kök salmıştır. Bu, insanların bu emaneti yönetmekle sorumlu tutulacakları anlamına gelir. Çevre Fıkhı, Müslümanları çevresel korumayı ahlaki ve etik bir görev olarak görmeye çağırır. Sorumlu kaynak yönetimi, biyo çeşitlilik koruma ve ekolojik bozulmanın önlenmesini teşvik eder. Güven (Amanah), insanların eylemlerinin çevre üzerindeki etkilerinden sorumlu tutulacakları konusunda sürekli bir hatırlatıcıdır. Ve Dünya’nın kâhyaları olarak rolünü yerine getirmeleri gerektiği anlamına gelir.
Bu nedenle, Çevre Fıkhı, sürdürülebilir tarım, sorumlu kaynak çıkarma ve çevre dostu uygulamalar gibi çevreye olumlu katkıda bulunan faaliyetlere katılma konusunda Müslümanlara rehberlik eder. Maslaha yani güven, iklim krizi gibi kolektif sorunları ele alırken, tüm gezegenin refahı riske girdiği durumda önemli bir rol oynar.
Müslümanlar olarak, kendimizi Allah’ın Dünya üzerindeki halifeleri veya temsilcileri olarak görüyoruz (Al-An’am Suresi, 165. ayet). Bu, Dünya’ya ve kaynaklarına Allah’ı memnun edecek bir şekilde bakım yapmamız gerektiği anlamına da gelir. Bu sorumluluğun bir parçası olarak biyoçeşitliliği korumalıyız. Ekosistemleri korumalı ve doğal kaynakları sürdürülebilir bir şekilde kullanmalıyız. Faaliyetlerimizin neden olduğu herhangi bir zararı hafifletmek için çaba sarf etmeliyiz. Ve çevresel etkimizin farkında olmalıyız.
Peygamber Muhammed (SAV) şöyle buyurdu: “Kıyametin koptuğunu görseniz de elinizdeki fidanı dikin”. Bu hadis, Enes Bin Malik tarafından aktarılmıştır. Bizlere, zorluklarla karşılaştığımızda harekete geçmek, umut ve direnci oluşturmak konusunda güçlü bir mesaj iletmektedir. Mükemmel anı beklememeli, bunun yerine iyi işler yapma fırsatlarını kaçırmamalıyız.
Bakara Suresi, 2. ayete göre Allah (cc), her şeyi Dünya üzerinde bizim için yaratan O’dur.” Buyurmakta İbn Atiyye’nin Al-Muharrar Al-Wajiz adlı kitabına göre, ayetteki “her şey” kelimesi, Allah’ın her şeyi insanlığın faydası için yarattığını vurgular. Bu, yalnızca fiziksel ihtiyaçları değil, aynı zamanda doğanın nimetlerini ve güzelliklerini de içerir. Allah’ın (CC) sağladığı rızık ve merhamet, her şeyi Dünya üzerinde bizim için geliştirmesiyle gösterir.
Hz. Muhammed (SAV) şöyle buyurmuştur:. “Dünya tatlı ve yeşil (cezbedici) bir yerdir. Şüphesiz Allah, sizi buraya bir görevli olarak yerleştirecek ve sizin hareketlerinizi görmek üzere sizi burada yerleştirecektir”. (Sahih Müslim 2742, Kitap 49, Hadis 12). Bu nedenle, Allah (cc) bize ihtiyacımız olan her şeyi sağladığından, bu kaynakları bilgece ve sürdürülebilir bir şekilde kullanmakla sorumluyuz.
Dünya’nın bekçileri olarak, görevimiz bugünkü ve gelecek nesiller için gezegenimizi korumaktır. Müslümanlar, “Çevre Fıkhı” değerlerine bağlı kalmalıdır. Ve Allah’ın kendilerine emanet ettiği bu değerli gezegenin bekçileri olarak rolünü yerine getirmelidir. Bu, toplumun tüm sektörlerinde işbirliği, yenilik ve sürdürülebilir uygulamalara olan taahhüt gerektirir.
The Muslim Vibe
MİRATHABER.COM
Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…