Yazar Mehmet Göktaş’ın kaleme aldığı “İktidarı başörtüsü belirleyecektir!” yazısını siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz..
Şunu bir kenara kaydedin; başörtüsü birilerini iktidara getirebilme gücüne sahip olduğu gibi, birilerini de iktidardan edebilme gücüne sahiptir.
Çünkü tesettür İslam’ın görünen yüzüdür. Müslüman, İslam’ın o yüzünü görmeden asla edemez, kendisinden emin olamaz.
Sadece örtünen bayan Müslümanlar değil, o ülkede yaşayan diğer bütün Müslümanlar o ülkenin kendilerine ait olduğunu ancak tesettürlü bayanların varlığıyla anlarlar ve güven duyarlar.
Aksi halde, yani meydanlarında, caddelerinde, okullarında ve bütün kamu kuruluşlarında tesettürü göremedikleri zaman tedirgindirler, o ülkenin kendilerine ait olduğu konusunda şüphe duyarlar, kendilerini ikna edemezler.
Başörtüsü İslam’ın görünen yüzü olduğu gibi ezan da İslam’ın duyulan sesidir, o sesi duymadan asla edemez, isterse ezana icabet edip camiye gitmiyor olsun. Nitekim hiçbir Müslüman ezansız bir diyarı, ezansız bir ülkeyi asla kendisinin diyarı, kendisinin ülkesi olarak kabul etmez, bilirler ki orası başkalarınındır.
O yüzdendir ki ezansızlık bu ülkede birilerini yıkıp hüsrana uğrattığı gibi birilerini de sırf bu yüzden iktidara getirmiştir.
Unutmayalım, yirmi yıl önce iktidarı belirleyen başörtüsünden başka bir şey değildi. Yok, efendim enflasyondu, fiyatların yükselmesiydi, yolsuzluklardı, geçin bunları. Bunların hiçbiri örtü yasağı kadar etkin olmamıştır.
Bugün başörtüsü Türkiye’de yeniden bir daha gündem olmuştur.
Bakmayın algılarla gündem belirleyenlere. Ne kovidli kara günler, ne Ukrayna – Rusya savaşı, ne enflasyon, ne hayat pahalılığı. Bunların hiçbirisi başörtüsünü güvence altına alma meselesinin önüne geçemeyecektir.
Bu defa yasaklansın veya serbest bırakılsın şeklinde değil, yasayla sağlama alınsın, anayasayla sağlama alınsın tartışmasıyla gündeme gelmiştir.
Bunun bu şekilde gündeme gelmesini her ne kadar sol ve Kemalist çevreler Kılıçdaroğlu’nun bir hatası ve AK Parti’nin de bu hatayı fırsata çevirmesi olarak değerlendirseler de bu ülkenin dindarları bugünkü haliyle başörtüsünün bıçak sırtında durduğunu, serbest bırakan yönetmeliklerin çok kolay bir şekilde tersine dönebileceğini biliyorlardı.
İşte şimdi bunu kesin bir güvence altına alma durumundalar. Bu açıdan bakıldığında önümüzdeki iktidarı kesin olarak başörtüsü belirleyecektir.
Ya bütün partiler başörtüsünün anayasal güvence altına alınmasına evet diyecekler ve böylece referanduma gerek görülmeyecek ve hüsrana uğramaktan kurtulacaklar. Ya da başörtüsünün altında ezilecekler. Özellikle altılı masanın küçük ortaklarının küçük olmaktan çıkıp toz olup gitme durumunda kalacaklar. Akıllılık edenler ise bu durumu köprüden önceki son kavşak olarak değerlendirecekler.
Mübarek olsun cumamız.