İktisadi Ve Sosyal Hayatımızın Uyumsuzluğu

Bugün, ahlaki ve manevi değerlerimizle uyumlu olmayan bir iktisadi sistem var.  Bu iktisadi sistem, liberal  sistemin  “ahlak dışı  ekonomisi” dir.

Ekonomi,  sosyal hayatın  en dinamik unsurlarından biridir.  Ekonomilerin  dengesini kaybetmesi, toplumun  bütün kesimlerinde etkisini hissettiren  bir  tsunami  gibi varlığını ortaya koymaktadır. Osmanlı ekonomisi, altıyüz yıl boyunca, tüm  sistemde  de hissedildiği gibi  toplumda aşırı  sıkıntı ve krizlere  sebep olmadan devam etti.  Çünkü, iktisadi düşüncenin temelinde  ihtiyaç faktörü yer alıyor ve  krize  yol açan aşırı  lüks ve israfın yol açtığı  sarsıntılarla yüzyüze gelmiyordu.  Krize girdiği zamanlar, sosyal değerlerin etkisinin azaldığı veya düşünce yapısında zaafın başladığı dönemlere aitti. Osmanlı’nın son yıllarında güçsüz padişah zamanında bile, ekonomik  sistem  ciddi değişimler içine girmedi. Çünkü iktisadi  sistem, tamamen iktisadi faktörler ile ayakta durmuyor, hayatı kontrol altına alan değer ve ahlaki kaideler  bu alanı kontrol altında tutabiliyordu.

Osmanlı sistemi, son döneminde batılılaşma ile birlikte  “batıcı sistem”in düşünce ve uygulamalarına  yer vererek  tüm dengelerini sarstı    ve  batılı ülkeler ile yaptığı  harp sonunda   İngiliz ve Fransızların sömürgeci  politikalarıyla  yüzyüze geldi. 1838 İngiliz Ticaret Anlaşması, ekonomik manada çöküşün, batıcı elit olan Mustafa Reşit Paşa eliyle  gerçekleştiği en belirgin çözülme örneği olarak bilinir. Batıcı dünya görüşünün taraftarları, bağnaz bir batıya benzeme  içgüdüsüyle, kendi  sistemlerini güçlendirmek yerine, herşeyiyle benzemeye ve batı’ya teslim olmaya çalışarak, tarihin kaydettiği en mantıksız bir  değişim tutumuna girdiler.

O günden bu yana, siyasi ve hukuku sistemimizde olduğu gibi, siyasiler eliyle ekonomik sistemde de liberalizmi takip eden bir ülke olduk.  Faiz ve bankacılık sistemi, ekonomimizin vazgeçilmez kuralları oldu.  Halbuki, bu toplum; geçmişinde birbirine karşılıksız borç veren “Avarız  Sandıkları”, Esnaf dernekleri ve Vakıflar ile  sosyal bir ekonomi  sürdürürken,  iktisadi ve sosyal bir dayanışmayı  sürdürüyor, ve   kendi ruh ve ahlakına uygun bir   iktisadi faaliyeti  uyguluyordu.

Liberalizm, toplumu o günden itibaren  bir tüketim çılgınlığı içerisine soktu. Aslında, bu  yöneliş, batılı ülkelerde de geçerli olan bir uygulama idi. Fakat arada bir fark vardı:  Batı ülkeleri, eşyayı kutsallaştıran ve eşya  ile insanları ölçen ve değerlendiren bir sisteme sahip olmasıyla  liberal anlayışa açık bir  kültüre sahipti. Buna karşılık, “kanaat kültürü”ne sahip olan Müslüman toplumlar, liberalizmin ne  felsefesine ve ne de  alışkanlığı ila hayatını sürdürüyordu. Fakat, yöneticiler; batılılaşmayı halkın anlayamadığını söyleyerek, onları zoraki bir şekilde batılı olmaya  mecbur bıraktılar. Cumhuriyet dönemi, bu tür bir  “güdümlü ve devlet eliyle batılılaşma” ya ait çeşitli örnekleri  hayatımızda gerçekleştirmiştir.

Sonuç olarak,  adalet ve merhamet  kültürüne sahip bir Müslüman toplum,  hiç aklından geçirmediği  bir  sisteme, istemeyerek de olsa girmiş oldu. Aslında, her sistem; önce düşüncesini oluşturur ve daha sonra uygulamasını ortaya koyar. Fakat Türkiye, önce uygulamaya geçip, daha sonra bunu düşünmek durumunda kalan, garip bir değişim örneği  oldu. Bu yüzden, bazı  sosyalistlerin “İlkel kapitalizm” dediği bir dönemi yaşamak durumunda kaldı.

Bugün, ahlaki ve manevi değerlerimizle uyumlu olmayan bir iktisadi sistem var.  Bu iktisadi sistem, liberal  sistemin  “ahlak dışı  ekonomisi” dir. Bu tabir  bazılarına garip gibi gelebilir ama, gerçekten  ilmi bir tabirdir. Çünkü, liberal iktisat; her türlü, ahlaki, manevi, dini ve hissi  prensiplerin dışında kurulduğunu kendisi de ifade etmektedir.

Liberalizmin  sıkıntılarını yaşamak zorunda olmadığımızı, kendi ekonomik sistemimizi  değerlerimiz, ekonomik felsefemiz ve  ahlak anlayışımız çerçevesinde oluşturabilme imkanımız var. Bunun mazereti, hiçbir zaman modern dünyaya ayak uydurulamayacağı olamaz. Dolayısıyla ilim adamlarının ve sivil kuruluşların alternatif bir iktisadi felsefe ve kurumlaşma içine girmeleri ve toplumun kaderini  sağlam temellere oturtması gerekiyor. Aksi halde, “söylemler” ile alternatif bir sistem gelmez.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Recent Posts

  • Makale

COP 29, G20’DERKEN..

Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…

2 saat ago
  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

10 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

11 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

14 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

15 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

16 saat ago