İLBER ORTAYLI İLE EVİMİZDE SOHBETLİ BAYRAM KAHVALTISI
Yüce Allah insanı ebedilik takdir ederek muhteşem bir varlık olarak yaratmıştır. Yaratılışındaki ihtişamı sebebiyle inancı ne olursa olsun haklarımıza ve hürriyetlerimize ihtiramlı olan insanlar, bu saygılarını sürdürdükleri sürece adalete ve her türlü ilgiye ve ikrama layıktır. Rabbimiz de adaletimiz ve yardımlaşmamızı sevdiğini bildirmektedir. (Mümtehine 8)
Rabbimize hamd olsun, Onun insanoğluna yönelik nihai mesajlarını içeren Kur’ân’ın bilgisiyle donanımlı olan müminler, dili ve eliyle mütecaviz olmayan insanlarla medeni ilişkiler içine girebilir ve bunu ibadet hayatının bir parçası olarak görebilir. Girebilmeli ve görmelidir de. Kaldı ki farklı inanç dünyalarına sahip olan insanlar akrabadan ve komşularımızdan olurlarsa daha bir ayrıcalıklı konuma gelirler.
KOMŞULAR AYRICALIKLIDIR
Bu genel girişten sonra söz komşulara geldiğine göre konuyu açalım.
Malum, İlber Ortaylı Ülkemizin tanıdığı fikir namusu olan şahsiyetlerden ve ünlü tarihçilerimizden biridir. Üstad, İstanbul’da Sarıyer’e bağlı Emirgan’da komşumuz oldu. Evlerimiz üç beş adımlık mesafeli.
Birkaç yıl önce Fatih-Süleymaniye’de devlet kütüphanesinin yanı başında kurucusu olduğum aile vakfımızın genel merkezi, hocamızın çalışma ofisi ile komşu olmak üzereydi. Koliler halinde kitapları geldiyse de hocamız gelemedi. Ama hocamız, ileri bir basım tekniği ile basılmış tarihi bir Kur’ân-ı Kerim hediyesi ile vakfımızı ziyaret inceliğini gösterdi. Yüz yüze o zaman tanışmıştık.
Kaderin sevki ile bu defa komşuluğumuz gerçekleşti.
CAMİAMIZ İLBER HOCAYI DIŞLAMAZ
Tarihimiz olan Osmanlı devletine ve onun kültürü ve medeniyetine bir ilim adamı tarafsızlığı içinde baktığı, konuştuğu ve yazdığı için birilerinin İslami olarak niteleyebileceği camiamız hocayı tam anlamıyla içselleştiremese de bütünüyle de dışlamaz.
Şu anda Tunus Büyük Elçisi olan oğlum Ahmet Misbah da belediye başkanlığı ve bakan yardımcılığı döneminde İlber hocaya sıcaktı ve saygılıydı.
İlber hocanın çok daha önceleri Emirgan’da kiracı olarak oturmuşluğu var ise de bu defa ev sahibi olarak gelişi yeni. Hocanın gelişini haber almıştım. Davet etmek üzereydim.
Kendisinden bir yaş büyük olduğum hocamız bayramın birinci günü sabah saat 10 civarında tarih kokan merdivenli evimizin kapısını çaldı. Bayramlaşmak üzere lütfetti geldi. Sizin anlayacağınız komşu ziyareti erdeminde bizi geçti. Beklemiyordum, çok mutlu oldum.
Beni en ziyade mutlu eden de hocamızın sevgi ile karşılanacağına inanarak ziyaretimize gelmesi. Hocamızı salondan kahvaltı için bahçeye aldık. Bu sırada tevafuk olarak bayramlaşmak için oğlum Ahmet Misbah da Tunus’tan telefon edince görüntülü üçlü kısa bir sohbet de oldu.
HAYATIMIZIN HESABINI RABBİMİZE VERECEĞİZ
Biz hesabımızı, bizi yaratana vereceğiz. Hükmü o verecek. Bize düşen temel görev birbirilerimize adalet ve merhamettir. Nefsimiz için istediklerimizi, inancı ve yaşamı ne olursa için diğer insanlar için de istemektir. Allah görüyor bilinci içinde komşularımıza ikramcı olmaktır. (Misa 36) Böylece İslami tebliği görevimizi de örnek oluşturarak fiilen yapmaktır.
Hulâsa önyargılarımızla hareket etmeyelim. Görmeye çalışalım. Duyduklarımızdan çok gördüklerimize inanalım.
İnansak da inanmasak da dönüşümüz Allah’adır. O şöyle buyurmuyor mu?
“ Ey iman edenler! Allah, inancınızdan dolayı sizinle savaşmayan ve sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere —kâfir bile olsalar— iyilik yapmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz. Tam tersine, adaletten kıl kadar ayrılmamanızı emreder. Hiç kuşkusuz Allah, âdil davrananları sever.” (Mümtehine 8)
Not: Torunum kahvaltıda bir iki resim çektiyse de yayınlanacağı bilgisi verilmediği için neşretmiyoruz.
MİRATHABER.COM