Tefekkür-ü Taha/121
Günümüze kadar gelen muhtelif kaynaklara göre ilk insan Hz. Adem (as) ve eşi Havva annemizin Cenab-ı Allah’ın, kendi iradelerinin keşfi için olsa gerek sorumluluk yükleme adına yasak konulan ağacın meyvesini yediklerinden dolayı karşılaştıkları ceza olarak ayıp yerlerinin açığa çıkmasıyla izah edilmesinin tutarlı ve mantıklı bir gerekçe olmadığı çok açık bir şekilde ortada durmaktadır.
Yazılı kayıtlarda Cenab-ı Allah’ın (cc) ilk insan olarak atamız Hz.Adem ve annemiz Hz. Havva’yı yaratıp cennete koyduğunda gördükleri her türlü ağaçların meyvelerinden istifade edebilecekleri yalnız sadece işaret buyurduğu ağaca yaklaşmamaları ve meyvesinden yemememeleri konusunda uyardığı ve sınav konusu yaptığı anlaşılmaktadır.
Konu ile ilgili ayeti kerimeleri inceleyip üzerinde düşünerek okuduğumuz da Allah’ın yemelerini yasakladığı ağacın meyvesi ile ilgili Hz. Adem’in öğrendiği bilgilerden yola çıkarak söz konusu ağacın meyvesi ile ilgili olarak ölümsüzlük konusunda bir takım bilimsel verilere ulaşmış olmalı ki Allah’ın yasakladığı bu ağaç ilgisini çekmiş olmalıdır. İşte bu yüzden insan fıtratına uygun olarak keşfettiği bilimsel sonucun cazibesine kapılmıştır.
Şeytani vesvesenin insanoğlunu inandırıcı ve ikna edici bir tarafı mutlaka vardır. İnsan bu yüzden şeytani vesvesenin yapmasını istediği yöne meyl etmektedir. Akıl, zeka yada zevk bakımından ikna yönü olmayan şeytani vesvesenin boş vaatlerine insanoğlunun kanmayacağı ve kabul etmeyeceği fıtratının gereğidir.
Hz. Adem atamız, öğrendiği ilim sonucunda Allah’ın yasakladığı ağacın meyvesi üzerinde tespit ettiği bilimsel verilerin insanoğlunu ölümsüzlüğe götürebileceği bir takım keşifler yapmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu keşfi sebebiyle Allah’ın yasak koymasına rağmen elde ettiği bilimsel veriler şeytani vesveseye sebep olmuş Allah’ın emrine aykırı olarak eylemde bulunmaktan kendini alamamıştır.
Bu olay sebebiyle ilgili ayetlerin meal ve tefsirlerinden genel itibariyle Allah tarafından yasaklanan ağacın meyvesini yediklerinde ayıp yerlerinin açığa çıktığını gördüklerini ve ağacın yapraklarıyla ayıp yerlerini örttükleri yönünde izahlar yapılmıştır. Anlatılan bu olayda ki işlenilen manevi suç ve karşılığında ki karşılaşılan pozisyon varlık aleminin işleyişine yönelik olarak aklı ikna etmemektedir. Yaşanılan olay ve karşılaşılan netice arasında bir mantık kurulamamaktadır. İnsan vücudundaki bir organın kendisine görünmesi, Allah’ın emrini tutmaması karşılığında verilmiş bir ceza imiş gibi olduğunu söylemek tatmin edici olmamaktadır. Halbu ki bu ayet-i kerime üzerinde düşünerek kelime kelime kök anlamlarından yola çıkarak üzerinde iştikak çalışması yapıldığı zaman ilahi mesaja uygun daha tutarlı mana iklimleriyle karşılaşmak mümkün bulunmaktadır.
Allah’ın yasak koymasına rağmen işledikleri hatadan dolayı yüzlerindeki mahcubiyetin son derece pişman olduklarını gösterdiği Allah’a karşı yaptıkları fena hareketin sonucu olarak kendilerince gizlenecek yer aradıkları, ağaçların yapraklarını suçluluk psikolojisi ile üzerlerine örtmeye çalıştıkları şeklinde anlaşılmasının daha doğru bir izah olacağı aşikardır.
Allah’ın tavsiyesine uymayıp şeytanın sözünü tutar tutmaz yanlış yaptıklarını ve allah’a karşı çok büyük bir ayıp işlediklerini hatırlayıp anladıklarında iş işten geçmiş oldu. Suçluluk psikolojisiyle, adeta kaçacak yer arar gibi o anda ağacın yapraklarını kendilerini perdelemek suretiyle yaptıklarının yanlış olduğunun verdiği mahcubiyetle Allah’tan özür dileme vaziyeti almaya çalıştıkları anlaşılmaktadır. Takınılan bu pişmanlık tavrı Allah katında böylelikle kabule mazhar olduğu ilgili ayetlerden anlaşılmaktadır.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments