İçinde yaşadığımız çağ, kişilerin aldatılmasını beraberinde taşıyan bir olgusal zemine sahiptir. Bu zemini işaret eden ise; kurgu ve yapaylığı ontik bir zemin üzerinden inşa etmesidir. Aslında aydınlanma, aklı, düşünmenin merkezi karakteri olarak ilan ederek, akıl dışında kalan alanlarda da aklın yol göstericiliğini birincil amil kıldığı için her şeyi aklen yorumlama imkânına sahip olmuştur. İşte bu aklen yorumlama beraberinde bir yapaylığı ve kurguyu zorunlu kılıyor. Elindeki veriyi aklen yorumlama ve yorumlamaya matematik ve mantık kurallarını eksene alarak yapmak, doğal olanı algılamak yerine onu yeniden tasarımlamayı zorunlu kılıyor. Bu tasarım ise eğer kendi ontik yapısına dair değilse, yeniden tanımlanıyorsa, bu onun yapaylığını ve kurgusallığını açığa çıkartır. Modern episteme görelilik üzerine kurulu olduğunu beyan ederken, ortaya çıkan sonucun doğruluğu yerine bu sonucun yanlışlanmasını eksene alarak hareket etmektedir. Bu durum bize yapaylığı ve kurgusallığı açık kıldığı gibi kesinliğe dair bir bakışın olamamasını da makulleştirmektedir.
İllüzyon: Yanılsama, gözbağı… Yanılsama ile göz bağı iki farklı durumu işaret eder. Yanılsama kişinin kendisinden neşet eden durum iken, göz bağı hem kişinin kendisinden ve hem de dışsal bir etkiden hareketle de oluşabilecek bir düzlemi işaret eder. her illüzyon aslında bir kurguya ve yapaylığa muhtaçtır. Bu temel bakışı doğru anlamak elzemdir. Modernleşme başından itibaren bir yanılsamayı kabullenerek yola devam etmektedir. Eldeki bilginin doğruluğundan çok işlevselliğine yönelmiştir. Teknolojik gelişmeleri bu düzlemde ele almakta yarar var. Tekniğin bu kadar geliştiği, baş döndürücü bir süratle hala gelişmeye devam ettiği bu süreçte ise doğru, hakikat ve ahlak yok oluşa doğru sürüklenmeye devam etmektedir. Yapay zekâ tartışmalarını da bu düzlemde ele almakta yarar var. Teknik illüzyon insanlığı esir almış durumdadır. Sadece reklam sektörü ve sağlık sektörünü dikkate aldığımızda ne söylediğimiz açıklık kazanacaktır. Yaşadığımız pandemi süreci ve onun illüzyonist/gözbağcı boyutunu da ayrıca tartışmaya açmakta yarar var. Spor, sanat, felsefe ve bilim de bu yanılsamayı besleyen unsurlar olarak hayatiyetlerini sürdürmeye devam ediyorlar.
İllüzyon nedir?
İllüzyon ya da yanılsama, gerçek bir nesnenin duyular üzerindeki izlenimlerinin yanlış değerlendirilmesidir. Algılama sırasında oluşan yanılsamalar bazen kendiliğinden ortaya çıkar. Örneğin yolun kenarında atılmış olan bir poşetin, uzaktan bir hayvana benzetilmesi gibi algılamalar kendiliğinden oluşan yanılsamalardır. Fakat modern düşünce, bilerek ve taammüden insanların yanılmalarını sağlayacak teknikler üretmekte pek mahirdir. Özellikle kapitalist sistem ve bu sistemin ayakta kalabilmesini sağlamak adına, üretilen ürünün ne kadar çok iyi olduğuna dair vurgular, reklam ve propaganda aracılığı ile sürekli pompalanarak insanların zihninde bir yanılsama meydana getirmektedir. Çoğu insan, bu tarz maruz kaldığı reklam ve propaganda aracılığı ile aldığı bir üründen memnun olmadığını kendisi bizatihi tecrübe etmektedir.
Peki, İllüzyon nasıl oluşur?
Bu yanılsamalarda, dış uyaranların görme sürecinin farklı aşamalarında beyni birden fazla kez uyararak görüntünün algısında bir değişiklik oluşturduğu düşünülüyor. Değişmez yanılsamalar, birden çok resmin bir araya gelerek farklı bir resim oluşturduğu görsel yanılsamalardır. Bu oluşumun hikâyesini unutmadan dikkatle seçim süreçlerini düşünmeye başlayabiliriz. Hep birlikte birden farklı noktadan ve aynı şeyi vurgulayacak haber, söz, davranış, tepkisellikler vesaire ile insanların görsel hafızalarında bir etki oluşturarak onlara görmek istenen şeyi gördürme arayışlarını idrak edebiliriz. Bu bir ürünü satmada da böyledir. Bir sitede evi satışa çıkardığında yapılan reklamlarda da böyledir. Bir kişiyi pazarlamada da böyledir.
Ezcümle demem o ki; topyekun sistem bir illüzyonist tekniğe sahiptir. Örneğin, batı dışı toplumlarda modernleşmeyi yerleştirmek için öncelikle kavramsal şemalarda bir yanılsama ortaya çıkartılır. Demokrasi, özgürlük ve eşitlik kadar hak mevzuu da insanların zihninde bir illüzyonist baskı oluşturarak batıyı insanlığın zirvesi görmeye yaramaktadır. İşte batı dışı toplumlardan sürekli batıya yönelik bir mülteci akınının varlığını da bu durum bize açıklamaktadır.
Son iki yıldır, yatak odası kıyafeti ile genç kız ve kadınlarımızın sokağa fırlamalarını hangi saik ile açıklayabiliriz ki? Bu meseleyi doğru anlamanın yolu, şeffaflığın illüzyonist baskısını önce idrak etme gereğini duymamız gerekir. Şeffaflığın anlaşılmadığı bir zeminde çıplaklığın sahil kenarından kentin ortasına dönüşünü idrak etmek mümkün görünmemektedir. İşte şeffaflık öyle bir pazarlandı ki bir özgüven meselesine kavuşturularak herkesi çıplaklığa yöneltti… Bir varoluş şeması olarak şeffaflık çıplaklığa evrildi. Ve bu öyle bir kabul gördü ki artık kapalı insanlara yabancı gözüyle ve yaban gibi bakılmaya başlandı.
Mahremiyetin kaybolduğu, hürmetin göğe yükseldiği bir zeminde şeffaflığın gözbağcılığı ise yeryüzünü doldurmaya devam ediyor. Her gün evlerimize konuk ettiğimiz televizyon ekranlarında görülen durumun kentin en işlek yerlerinde görülmesi meşrulaştırılmaktadır. Buna hepimiz ikna edilmiş biçimde katkıda bulunmaktayız. Rıza bu noktada illüzyonist bir yaklaşımla üretilmektedir. Birey ve toplum olarak da buna maruz kalmaktan pek memnun görül/n/mekteyiz…
Abdulaziz Tantik
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments
Kıymetli Üstadım Abdülaziz Hocam,
Kalemine sağlık. Felsefi temellendirme üzerinden başlamış olduğun yazının derinliği ve dikkat çekiciliği oldukça etkin. Yazının sonuna geldiğimde derinlik yüzeyselliğe ulaşmış oluyor. Doğru bir betimleme bu. İllizyon, göz bağlama, uyuşturma, sihr gibi vasıflarla evin içi kayboluyor. Yazının başındaki o derin gözün bağlanması, illüzyonistlik ve büyü-sihir gibi meseleler kendisini yazdıracağına benziyor. Elbette hakkı söylemek kalem sahibinin yüküdür.
Keyifle okudum tebrik ediyorum azizim.
teşekkür ederim üstadım... yazının sonuna doğru meseleyi daha açık kılmak adına güncel bir meseleye değinmeye çalıştım... konu bütünlüğü açısından bunu önemli buldum... ilginize ve takdirinize çok teşekkür ederim... sevgili ağabey, gönlünüze ve aklınıza sağlık...