İNOVASYON İLE GELECEKTEN ÜRÜN ALMAK EN BÜYÜK ZENGİNLİKTİR

Gelecek, insanlık için en değerli hazinedir. Fakat bu hazineyi sadece öylece bekleyerek bulamayız. Gelecek, tıpkı toprağın derinliklerinde saklı olan değerli bir cevher gibi, kazılması gereken bir alanı temsil eder. İşte bu noktada inovasyon devreye girer. İnovasyon, sadece yeni fikirler üretmek değil, bu fikirleri gerçek, somut ve faydalı ürünlere dönüştürmektir.

Bugün, inovasyonu ve bu yolculuğu doğru anlamak; sadece Türkiye’nin değil, dünya ekonomisinin geleceğine yön vermek için kritik bir adımdır. İnovasyon, bir ülkenin kalkınmasında anahtar rol oynar. Bu yüzden Türkiye’nin 2023 inovasyon sıralaması, yalnızca bir rapor ya da istatistikten ibaret değil, geleceğimizin nasıl şekilleneceğinin bir göstergesidir.

Türkiye’nin 2023 yılı inovasyon sıralaması, birçok açıdan umut verici olmakla birlikte, hala aşılması gereken büyük engellerin bulunduğunu da gösteriyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan Küresel Rekabetçilik Raporu’na göre Türkiye, inovasyon yetkinlikleri açısından 2023 yılında 45. sırada yer alıyor. Bu sıralama, ülkemizin daha fazla yatırım yapması ve inovasyon kültürünü daha güçlü bir şekilde benimsemesi gerektiğini ortaya koyuyor. Ancak burada önemli bir nokta var: Sadece sıralamanın kendisi değil, bu sıralamanın nasıl şekillendiği ve hangi parametrelerle belirlendiği de büyük bir anlam taşıyor.

Türkiye’nin inovasyon kapasitesini etkileyen faktörlerden biri, Ar-Ge yatırımlarının ve özel sektörün bu alandaki katılımının giderek artmasıdır. Özellikle son yıllarda, savunma sanayii ve teknoloji sektörlerinde yapılan dev yatırımlar, Türkiye’nin inovasyon altyapısının güçlenmesine büyük katkı sağladı. ASELSAN, TUBITAK ve benzeri kurumlar, hem teknoloji hem de inovasyon odaklı projelerle dünya çapında başarılar elde etmeye başladı. Fakat, inovasyon sadece devlet desteğiyle ya da büyük kurumların yaptığı yatırımlarla sınırlı değildir. Bu süreç, her bireyin, her girişimcinin katkı verdiği, bir ekosistem meselesidir. Yani inovasyon, tıpkı doğadaki bir ekosistem gibi, birbirine bağımlı birçok unsuru içerir. Teknoloji geliştirmek, yeni fikirler üretmek ve bu fikirleri hayata geçirmek için sadece kaynaklara değil, aynı zamanda doğru vizyona da ihtiyaç vardır. Her birey, kendi işinde inovasyon yaparak, bu büyük ekosisteme katkıda bulunabilir.

Geleceği kazanmak, yeniliği kazımaktan geçer. Kazımak, tıpkı bir madencinin yerin derinliklerinden değerli bir maden çıkarma sürecine benzer. Bu yolculuk, sabır ister, azim ister ve en önemlisi, her şeyin bir ilk adımda başlaması gerekir.

Türkiye’nin bu inovasyon yolculuğunda, en büyük zorluklardan biri, bu ilk adımı atabilmektir. Birçok şirket, inovasyonun ne kadar kritik olduğunu fark etse de, bu adımı atmaya cesaret edemiyor. Çünkü yenilik yapmak, risk almak demektir. Ancak risk almak, geleceği kazanmanın ilk kuralıdır. Türkiye’nin en büyük potansiyeli, insan gücüdür. Türk insanı, girişimciliği ve azmiyle her zaman öne çıkmıştır. Bu yüzden Ar-Ge ve yenilikçiliğe dayalı stratejiler, ülkemizin küresel rekabette ön sıralara yükselmesini sağlayacak güçtür. Bu noktada, genç girişimcilerin, teknoloji geliştiricilerin, mühendislerin ve tasarımcıların büyük rolü vardır.

Türkiye, geleceğini tasarlayacak olan bu nesli yetiştirmelidir. Eğitim sisteminin ve üniversitelerin inovasyon odaklı olması, bu hedefi gerçekleştirmede en büyük anahtardır. İnovasyonun sadece teknolojiyle sınırlı olmadığını unutmamak gerekir. Her sektörde, her alanda yenilikçi düşünceler ortaya çıkabilir ve bu düşünceler, toplumsal refahı arttırabilir. Sağlık, eğitim, tarım, sanayi ve savunma sanayi gibi birçok farklı alan, inovasyon ile yeniden şekillenebilir. Bu alanda yapılacak atılımlar, sadece ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda toplumsal gelişmeyi de hızlandıracaktır.

Türkiye’nin, inovasyon yolculuğunda başarılı olabilmesi için bir diğer önemli konu ise, küresel trendleri doğru okuyabilmesidir. Dünya, hızla dijitalleşiyor, yapay zeka ve biyoteknoloji gibi alanlarda devrim niteliğinde gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeleri takip edebilmek ve bu alanda söz sahibi olabilmek için, Türkiye’nin bu teknoloji alanlarında güçlü bir strateji belirlemesi şarttır. Bu noktada, yerli ve milli projeler, Türkiye’nin uluslararası rekabette ön plana çıkabilmesi için kritik öneme sahiptir.

Sonuç olarak, Türkiye’nin inovasyon sıralamasını daha üst sıralara taşımak, bu yolculuğa hız kesmeden devam etmek, sadece devletin değil, tüm toplumu ilgilendiren bir mesele haline gelmiştir. İnovasyon, toprağın derinliklerinden çıkarılacak cevher gibi, sabırla kazılmalıdır. Bu süreç, cesaret ister, azim ister ve her şeyden önce bir vizyon gerektirir. Geleceğe odaklanarak, yeniliği kazıyarak Türkiye, dünya ekonomisinde hak ettiği yeri alacaktır. Kazanmak için yeniliği bulmalı, onu işleyip dünya çapında bir değer haline getirmeliyiz.

Saygılarımla TAŞKIN KOÇAK

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

MİRAT HABER’İN NOTU: 

Düşünceler iman haline gelince etkinleşir. Biz de Ali Rıza Demircan hocamızın İnovasyon’u İslam’ın gereği olarak niteleyen makalesinin linklerini  okunması dileğiyle sunuyoruz: