islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,7367
EURO
36,5541
ALTIN
2.951,51
BIST
9.827,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
11°C
İstanbul
11°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
12°C
Perşembe Çok Bulutlu
14°C
Cuma Az Bulutlu
14°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C

İNSAN NİSYAN İLE MALUMDUR…

İNSAN NİSYAN İLE MALUMDUR…
21 Ocak 2023 12:43
A+
A-

Rabbinin ismini sabah akşam an… (İnsan 76/25)

Hayatın yağmurları olurmuş ara sıra. Kimi zaman çiselermiş tatlı tatlı, kimi zaman bardaktan boşalırcasına durmadan yağarmış. İnsan anlamış sonunda, yağmura muhtaç olduğunu, hayatın yağmurları olmadan kalbinin kuraklaşacağını ve artık şükretmiş yağmurun varlığına…
Hamd olsun bize varlığı da, darlığı da o zatı keremini anmak ve kulluğa ihlas ile tutunmak için veren alemlerin sultanına…
Yüzyıllardır aynı tema ile insan imtihan olur da yine aynı yerden vurgun yer mi?
Yer elbet! İşte budur İNSAN…
Ve insanın acziyetindendir NİSYAN…
İNSAN UNUTAN…

Hayat kitabımız Kuran’ı kerim, bu gerçeği bize şu ayeti kerimeler ile öyle güzel açıklıyor ki:
”İnsan var ya, rabbi ona imtihan için ikramda bulunduğunda ve onu nimetlere boğduğunda, ”Rabbim bana ikram etti.” der (mutlu olur). Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise ”Rabbim beni önemsemedi.” der ve mutsuz olur. (Fecir (89/15,16
Oysaki insan biraz düşünse ve kendini bir değerlendirse elbet feraset ve basiret ile gerçeği görecektir çünkü o gerçeğe vukuf olacak melekelere sahiptir.
Yerden göğe ne yükseliyordu ki gökten bu denli kesintisiz ve büyük ikramlar bekliyordu insan?
Bu yaşa gelmiş hala içinde bin bir boşluk ve hezeyan… Böyle yaşanılır sanıyordu dünyayı belki de. İsyana rağmen merhamet, günaha rağmen boğulurcasına nimet, gaflete rağmen uçsuz bucaksız mağfiret ve sonunda sonsuz cennet…
Göklerin ve yerlerin tek kudret sahibi yağmurların kurumuş dalları yeşerttiği gibi elbet insanın da kuruyan dallarını yeşertecekti. Güveniyordu, inanıyordu insan Rabbine. Pek de haksız değildi aslında yüce Allah emsalsiz kerem ve lütuf sahibi idi. Doğru, dosdoğru bu fakat ah be insan! Böyle yaşanılır mı?
İman etmek ile dünya ve ahiret cenneti kime verildi?
Rabbim tüm ihtiyaçlarımızı önemsiyor ve bize değer verdiği için halen vermeye devam ediyor…
Oysaki biz sadece her anımızda onu hatırlamak ve minnetle kulluk etmekten başka ne ile vazifelendirildik ki?

Hz. Peygamber as şöyle buyurdu:
”Bir müslümana herhangi bir musibet, bir sıkıntı, bir keder, bir üzüntü, bir eziyet, bir gam dokunursa, hatta kendisine bir diken bile batsa mutlaka Allah bunları onun günahlarına kefaret yapar.” (Buharî)
Nimetin emanet, emanetin büyük bir imtihan ve hesap verilecek çetin bir ticaret olduğunu nasıl da unutur insanın zihni…

İşte gerçek o ki:
İnsan nisyan ile malumdur…
Böyle yaşanır da o emsalsiz beklentiler avucuna bırakılır mı?
Bakınız “Karageyik” isimli Kızılderili reis tercihlerimizi ve tercihlerimizle beş duyumuzun dahi nasil evrilerek bizi bambaşka bir dünyaya ve kişiye çevirdiğini ne güzel anlatıyor:

“İNSAN SADECE DEĞER VERDİĞİNİN SESİNİ DUYAR”
Kızılderili şefleri trenle New York’a getirildi.
Bir heyet kendilerini karşıladı.
Konuklara toplantı öncesi kenti gezdiriyorlardı.
Sokaklardaki insan seli, arabaların, iş makinelerinin gürültüsü kızılderilileri şaşırtmıştı.
Bir ara Oglala Lakhotaları’nın şefi Heȟáka Sápa-Karageyik bir ağustos böceğinin şarkısını duyduğunu söyledi.
Diğer reisler onayladı ama beyaz adamlar inanmadı.
Kentte ağustos böceğinin olmayacağını, olsa bile bu gürültüde duyulamayacağını söylediler.
Karageyik ısrar etti.
Arabayı durdurdu.
İndi, ilerideki parka gitti ve bir ağaçta ağustos böceğini gördü.
Amerikalılar şaşırmıştı..
”Olamaz.” dediler, ”Sende doğaüstü güçler var.”
Hayır, dedi Karageyik.
”Ağustos böceğini duymak için doğaüstü güce ihtiyaç yok.”
”O zaman biz niye duymadık?” dediler.
Karageyik cebinden metal bir 50 sent çıkardı, kaldırımda yürüyen insanların arasına yuvarladı.
Bir anda herkes “acaba benden mi düştü?” diye paraya bakmaya başladı.
Karageyik yanındakilere sordu:
-Anladınız mı?
Anlamadık, dediler.

Anlattı:

”Bir insan için önemli olan, nelere değer verdiğidir. Çünkü HER ŞEYİ ONA GÖRE DUYAR, ONA GÖRE GÖRÜR VE ONA GÖRE HİSSEDER.
Siz, kendinizin ve neslinizin geleceğine, doğaya değer verseydiniz, ağustos böceğinin şarkısını duyardınız.”
İşte insanın öz varlığına değer veren, kendini kainatın ilahi senfonisini işitirken yaratılan her varlık ile tevhidi bir orkestranın çok değerli sanatçısı hisseden ve kendini kozmik alemin muhafızı olarak anlamlı bulabilen hali öyle güzel ki!
Yağmuru bile acı bir tat olarak damağımızda hissettiren ve emsalsiz hırsı ile bize nimeti zehir, zehiri nimet gibi algılatan nefsin ve şeytanın gurmeleri de elbet var bu hayatta.

Sonuçta kişi sonsuza menzillenmiş bir koşu ve son nefese dek sürecek bir harbin içinde olduğunu ne çabuk unuttu.
İyiliğin ve kötülüğün savaşını zahirde ve batında vermek zorundayız…
Karanlık ve nurun ezeli mücadelesinde deyyan olan Allah’a dayanarak galip kalabilmek ne güzel! Hata edince imtihana karşı vazgeçmeden Adem babamızın ve kıymetli annemizin dua ve tevbesine tutunabilmek de ne güzel!
Dediler ki: ”Ey rabbimiz! Biz kendimize zulmettik eğer bizi bağışlamaz, bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (Araf 7/23)
“Dervişlik ölüme hazır olma sanâtıdır.” der bir büyüğümüz.
O vakit rabbimizin ismini sabah akşam ihlas ile analım. Yakin gelmeden önce heybemizi salih ameller ve vefa ile dolduralım.
Rabbim dergahında değer verdiği kullardan eylesin bizi.
Vahyin sözlerini duyacak bir yürek,
Sabır ile bakıp okuyacak bir göz,
Güzel sözleri Hak makamında İşitecek bir kulak,
Doğru anlayacak temiz akıl versin bizlere.
Selam ve dua ile kalın.

Hatice Şebnem Diktürk

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar
  1. Hiç dedi ki:

    Çok sevgili ve kıymetli kardeşim Allah razı olsun senden, eline yüreğine ömrüne sağlık versin. Hz. Mevlana demiş ya, Dünya koca bir yalan iken gerçeği arar durur insan, ölüm en güzel nasihat iken hiç ölmeyecek sanır insan…

    1. Mine Çömen dedi ki:

      Amin ( İnsan Sadece Değer Verdiği Şeyin sesini Duyar) gerçekten okadar doğru bir söz ki kaleminize sağlık hocam yine günümüzde en ihtiyaç duyulan bir konuya değindiniz Allah razı olsun Rabbim okuyup anlayanlar dan eylesin

  2. Sezgin dedi ki:

    Rabbim unutkanlığımızı gidersin. Çokça şükreden kullarından eylesin bizi.