Kur’ân dilinde Şeytanlar iki kısımdır; Cin ve İnsan şeytanları. (Enam 5/112; Nas 114/6)
İNSAN ŞEYTANLARI
Allah’ın, insanı üzerinde yarattığı fıtrat değerleri olan insanlık çizgisinden ve bu çizgiyi koruyup geliştiren İslamî kurallardan yoksun insanlar insan şeytanlarını oluştururlar.
Değinilen İslamî kuralların Hz. Musa ve Tevrat dahil bütün peygamberlerin ve kutsal kitapların Kur’ân tarafından özetlenmiş ortak tebliği olduğunu hatırlatmış olalım. (Al-i İmran 3/19,85)
ZULÜM DURMAMIŞTIR
İnsanlık tarihi boyunca zulüm durmamıştır. Allah’a ve ölüm ötesi hayatına inanmayan güçlüler zayıfları daima ezmişler, siyasi ve ekonomik yönetimleri altına alıp sömürmüşlerdir.
Genelde zulümler önemsenen fakat zayıf bulunan düşmanlara yapılmıştır. Ama bazen insanlar savaştıkları ama soylu buldukları düşmanlarını aşağılamak şöyle dursun takdir etmişlerdir.
İnsan şeytanları ise tam bir pisliktir. Onların düşmanlıkları da kendileri gibi piçtir.
DÜŞMANA KURŞUN ATILABİLİR AMA DIŞKILI SU FIRLATILMAZ
Düşmana kurşun atılabilir, hatta kılıç sallanabilir. Bunun genel olumsuzluğu yanında anlaşılır bir tarafı da vardır. Bir diğer anlatımla insanlar düşmanlığın ve savaşın da bir ahlakı olması gerektiğini kabul ederler. Mesele çocuklar, kadınlar, yaşlılar işkenceye uğratılmaz ve öldürülmezler.
Yahudilerin de insan şeytanları olanları vardır. Bunlar, aşağılayarak insanlara tükürmek ve Fulya Öztürk’ün haberinde öğrendiğimize göre Mescid-i Aksa’da Cuma namazı kılan insanların üzerine dışkılı su fışkırtmak gibi cin şeytanlarının bile aklına gelmeyecek ve fışkırttıkları tükürükleriyle avlanan hayvanların reflekslerinde bile görülemeyecek alçaklık altı bir alçaklığı yapmışlardır. KURÂN ifadesiyle bunlara alçakların en alttakileri anlamına Esfel-i sâfilin de denebilir.
AZGIN ŞEYTAN YAHUDİLER
İnsan Yahudilere saygımız vardır. İnsan olarak yaratılmış olmamız sebebiyle fıtrat kardeşlerimizdirler, Ümmet-i davettirler. Filistin’inin insan haklarını savunabildikleri ve kendi insanlarının yapabildikleri zulme karşı ayaklanabildikleri için saygı değerlerdir. Onlar için ayağa kalkabiliriz.
Çünkü, bütün insanlığa, dolayısıyla Yahudilere de Peygamber olarak gönderilmiş İslam Peygamberi Hz. Muhammed, “O da bir insan değil miydi?” diyerek Yahudi ölüsü için ayağa kalmıştır. (Buhârî, Cenâiz, 49)
Konumuza dönersek, Allah şanını artırsın O, insanlara zara verebileceği için geçiş yolları ve piknik alanlarına idrar ve dışkı boşaltılmasını lanetleyen yani ilahi rahmetten dışlanmayı gerektirecek eylem olarak bildirmiş ve bundan sakındırmıştır. (Müslim Taharet 68)
Peygamberimiz değil insana, mabetlere hatta pisletilmemesi için yere tükürülmesini de yasaklamıştır. (Buharî Salat 34) Çünkü toprak da anadır ve onun Kudüs gibi kutsal olanı da vardır. (Maide 5/21)
AKILLI YAHUDİLER NEREDE?
Nobel ödülü alanları dahil, İnsan Şeytanı Yahudiler akıllarını kullanamayan zavallılardır. Adalet ve merhamet çizgisinde güvende yaşamak varken tükürükle boğulabilecekleri bir yerde Amerika ve İngiltere’ye güvenerek yaklaşık iki milyar Müslümanın ve insanlığın bir bölümün nefreti altında yaşamaya kalkışmak olgun bir akılla izah edilebilir mi?
Şeytan Yahudiler gibi mütecaviz insanlar yeryüzünün her yerinde ve her inanç dünyası içinde çıkabileceğine göre bu durum günümüzde veya yakın bir gelecekte dünya Yahudiliğini tehdit etmez mi?
İsrail dışındaki örneğin Türkiye Yahudilerinin de insan Yahudiler ve insaflı insanlar gibi yapılan zulümlere tavır koymaları gerekmez mi?
Bizler gibi Hz. Adem’in çocukları olan Yahudileri iki kısma ayırdık Çünkü Rabbimiz de ayırıyor. Okuyalım:
“ Kitap Ehli Yahudilerden öyleleri vardır ki, ona yığın yığın hazineler emanet etsen bile onu sana geri öder.
Onlardan öyleleri de vardır ki, kendisine bir tek altın para dahi emanet etsen, başında dikilip durmadıkça onu sana geri ödemez.
Onların çoğu hak hukuk tanımaz, insanları aldatmayı ve onlara eziyet etmeyi meşru görürler. Bunun sebebi, “Yahudi inancına mensup olmayan o cahil ümmilere karşı işlediğimiz günahlardan dolayı bize bir sorumluluk yoktur. Çünkü Allah, Yahudi olmayan toplumları aldatmayı, onların hakkını yemeyi bize helâl kılmıştır!“ demeleridir.
Tevrat’ta bu iddiayı destekleyecek bir hüküm olmadığını bile bile, bunun ilâhî kaynaklı bir inanç olduğunu öne sürerek Allah adına yalan söylüyorlar.” (All-i İmran 2/75)
Ali Rıza Demircan
YAZARIMIZIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ