Sohbeti Kur’an olanın yolu aydınlık olur:
İnsanın duyduğunu ve gördüğünü ya yalanlayacağı ya da doğrulayacağı; üçüncü şık olan sessiz kalmanın insani değil hayvani bir tavır olduğu;
İnsan duydukları veya gördükleri karşısında takınacağı tavırdan sınanacağı;
İnsan üremesinde kadında ki hayız kanının, toprak vazifesi gördüğü;
İnsanoğlunun üremesi ile ilgili süreçlerin bilimsel açıdan kıyamete kadar her çağa göre keşfedilemeyen bir tarafının bulunacağı;
İnsanoğlunda ki görme ve işitme duyularının; Fiziksel olarak benzeşse de diğer canlılardan farklı özelliklere sahip olduğu;
İnsan üremesinde ki döllenmenin diğer canlılarda ki döllenmeden farklılık arz ettiği;
İnsan döllenmesinde ki farklılığın akıl denen meleke ile bağlantılı olabileceği;
Genetik biliminin insan üremesiyle ilgili olarak, tohumlanma esnasında ki karışımın içerisinde bulunan akıl melekesi özelliğini taşıyan hücreyi tespit edip diğer canlılara aşılaması ihtimalinin bulunduğu;
İnsanoğlu söylediği söz, yaptığı her ne iş ve eylem olursa olsun onun: Doğru mu yanlış mı? hak mı batıl mı? Faydalı mı zararlı mı? Güzel mi çirkin mi? İyi mi kötü mü? olduğunu doğuştan bulunan özelliğinden dolayı bileceği;
Verilen sözün verildiği ana kadar Kişiye ait olduğu; Kime verildiğine bakılmaksızın, verildiği an itibariyle Allah’ın hakkına dönüştüğü;
Dünyada insanoğlunun yaşadığı her türlü felaketlerin ilahi bir uyarı niteliği taşıdığı;
İnsan, iyi ve güzel hareketleri içten ve samimiyetle huy edindiği takdirde işlediği çirkin ve kötü huylarından kurtulacağı;
İnsanın Yaratıcıya karşı sorumluluğunun; Gördükleri ve duydukları karşısında alacağı tavırla doğrudan ilgili olduğu;
İnsanoğlunun hamilelik döneminin değerli ve anılmaya başladığı bir süreç olduğundan, ayette bahsedilen “hıynünmineddehri”nin hamilelik süreci olmadığı;
İnsanoğlunun anılmaya değer bulunmadığı sürecin görme ve duyma özelliklerinin diğer canlılardan farklı olmadığı bir zaman dilimi olabileceği;
İnsanın anılmaya değer olmadığı zaman süresi içerisinde adına “Beşer” diyebileceğimiz; Akıl ve vicdan denilen melekelere sahip olmadığı nefsani yaşantıya sahip bir süreç olabileceği;
Allah’ın cc biz kulları için dileğinin; Güzel ve faydalı iş ve eylemlerle ömrümüzü geçirmek olduğu;
Kur’an da geçen öğüt ve uyarıların Yüce Rabbimizin cc biz insanlardan istediği ve razı olduğu yaşam tercihlerimiz olacağı;
İnsanoğlunun küfredici veya şükredici olmasının; sahip olduğu dünyevi nimetlerinin asli kaynağının Yüce Yaratıcı Allah cc olduğunun bilinciyle ömrünü geçirip geçirmemesiyle bağlantılı olduğu;
Verilen sözde durmanın, karşılığını beklemeksizin yediği yemekleri yoksul, yetim ve esirlerle paylaşmanın Kişiyi ahirette karşılaşacağı azab dolu bir günden kurtaracağı;
Yapılması hususunda Allah’ın cc emri bulunmayan iş ve eylemleri kendi kendisine vazife kılan insan için bu durumun imtihan vesilesi olacağı;
Karşılık beklemeksizin, kibir ve gurura kapılmadan çevremizde ki yoksullara, yetimlere ve varsa esirlere kendi yediklerimizden ikram etmenin, mensubu bulunduğumuz toplumu bir takım afetlerden koruyacağı;
Çevremizden başlamak üzere yeryüzünün her neresinde var ise: Yoksul, yetim, kimsesiz ve esir doyurmanın, insanlık alemini hızla yayılabilen bir takım toplumsal felaketlerden koruyacağı;
Yeryüzünde insanlığın karşılaşabileceği doğal afetlerden korunmanın ve söz konusu afetleri, zararı dokunmadan atlatmanın yolunun kimsesizi, yoksulu, yetimi ve esiri, kendimizi ve aile efradımızı nasıl doyuruyorsak aynı şekilde doyurmaktan geçtiği;
Çevremizden başlamak üzere tüm Dünyada ki yoksullara, kimsesizlere, yetimlere ve esirlere ister Devlet eliyle, ister STK’lar eliyle, ister ferdi olarak açta ve açıkta bırakmamanın yaşadığımız hayatı cennete çevireceği;
İnsanın biyolojik yapısının özel olduğu ve bağlı olduğu topraksal gıdaların vücudunu besleyerek büyüttüğü; Ruhunun ise genele hitap eden tek bir kaynaktan geldiği, akıl ve vicdan melekesini besleyip büyüttüğü; (ampullerin enerjisini merkezi bir elektrik enerjisinden aldığı gibi)
Yüce Allah cc biz insanlar dahil ne tür varlıkların istifadesine sunmuşsa herkesin taşıdığı ruhu ayrı ayrı değil tek bir varlık olarak yarattığı;
İnsanoğlunun fıtrat dediğimiz yaratılışta var olan “Rabbi tanıma” özelliğinin ruhtan kaynaklandığı;
İnsan ve benzeri varlık aleminin kullandığı veya beslendiği Ruh’un müstakil ve tek bir varlık olarak yaratıldığı anda, Kıyamete kadar bedensel olarak yaratılacak insanlarında Allahüalem bu süreçte programlandığı;
Programlanmasına Yüce Yaratıcı cc tarafından karar verilen ancak bedensel olarak yaratılış süreci henüz başlamayan, insan yaratılışı ile ilgili olarak “anılmaya değer bulunmayan süreç”in bu ara zaman dilimi olabileceği;
Varlık aleminde yaratılan istisnasız her canlının yaratılış özelliği olarak menfaatine olan hal ve hareketler içerisinde olacağı;
İnsanoğlunda ki “düşünme” özelliğinin de içgüdüsel olduğu ancak neleri düşüneceği konusunda serbest olduğu;
Yeryüzünün en güzel yiyecek ve içeceklerinden daha güzelinin, daha tatlısının Cennette olacağı;
Dünyada benzeri olmayan, Cennette ki güzel nimetlerin sahibinin Dünyada iyi hal ve hareketlerin sahibi olan İnsan olacağı;
Tanrısal özelliği ancak İlah olanın bileceği, İnsanın da İlah olmasının asla mümkün olamayacağından söz konusu hususların gaybilikle izah edilmesi gerektiği;
İnsanoğlu ne tür zihinsel ve tekniksel keşifler yaparsa yapsın yaratılmış bir varlık olması nedeniyle asla Allah’ın İlahlık sırlarına sahip olamayacağı;
İnsanoğlunun mutlu, zahmetsiz, eğlence ve huzur dolu bir hayat arzusunun yaratılıştan verilmiş bir özellik olduğu;
İnsan da yaratılıştan var olan bu dünyada cennette yaşar gibi hayat sürme arzusunun, ergenlik ve ölüm arasında verdiği imtihan sonucuna göre ahirette karşılık bulacağı;
İnsanoğlunun bu dünyada da meşru çerçevelerde mutlu ve huzurlu bir hayat sürebilme becerisine sahip olduğu;
İnsanlar paylaşma ve yardımlaşma özelliklerinden uzaklaştıklarından mutlu ve huzur verici şeylere bir bedel karşılığı sahip olabildikleri;
İnsanoğlunun dünyada karşılaştığı her iş ve eylemlerin sonucu elde edeceği faydanın çokluğu ve sürekliliğinin cazibesi onu gayri meşru yollara sevk edebileceği;
Dünya hayatında her nasıl ve her ne şekilde olursa olsun kişinin kendisine ve yakın akrabalarından başlamak üzere çevresine fayda verici iş, söz ve eylemlerin Allah’a itaat olduğu;
Kişi yaşamında kendisine ve yakın akrabalarından başlamak üzere yakın çevresine zarar verici iş, söz ve eylemlerin icrası, kişinin sabırsızlığından kaynaklanacağı ve Allah katında kafire itaat olarak değerlendirilebileceği;
Karşı cins veya hem cins fark etmeksizin insanlar arasında ki münasebette karşılıklı hoşa gitmeyen söz ve hareketlerin karşı müeyyidesinin eşit ve benzer olmasına dikkat edilmesi gerektiği;
Herhangi bir insan hakkında ki olumsuz görüş sahibi olmak için söz konusu kişinin bizzat kendisinin tanınması ve bir başkasının yönlendirmesine gidilmemesi gerektiği;
Ruhen ve bedenen Yaratıcımızı cc gün içerisinde anmanın yolunun beş vakit namaz olduğu;
İnsanoğlunun Dünyada geçirdiği bir ömürde yaşadığı veya yaşayacağı üstesinden gelemeyeceği sıkıntı, elem ve ıstırabın olamayacağı;
İnsanoğlu ömrü boyunca uyku esnası hariç yaşadığı anın tamamını düşünmekle geçirdiği;
İnsan zihinsel olarak aklından geçirdiği her düşüncesini ya kötü duygu yada güzel duygu ile bütünleştireceği;
İnsana yakışanın gündüz rızkı peşinde koşup geçimini sağlarken gecenin uyku harici akşam kısmında gündüz gözleriyle müşahede edip elde ettikleri türlü nimetlerin güzelliklerini ve Allah’ın cc yüceliğini, kudretini aile arasında aralarında konuşarak geçirmeleri gerektiği;
İnsanoğlunun “duyma” ve “görme” özelliklerinin diğer yaratıklardan farklı ve sorumlu olduğu yaşam sınavına vereceği cevapların kaynağı olduğu;
İnsanoğlunun şükredici veya inkar edici olmasının, başına gelen olumlu veya olumsuz kazanımlarından değil bunlar karşısında takınacağı tavırla ilişkili olduğu;
İnsanoğlunun sorumsuzca yaşadığı bir yaşamdan dolayı Yaratıcıyı suçlamasının inkarcı nankör bir anlayış olacağı;
Kişinin sorumluluk taşıyarak yaşayacağı bir yaşamdan dolayı elde edeceği dünyevi kazanımların boyutu ne kadar büyük ve mutluluk verici olursa olsun Allah’ı unutup sadece kendisine mal etmesinin nankörlük olacağı;
İnsanın sorumsuzca yaşadığı hayatın müsebbibinin Yaratıcıyı suçlamadan bizzat kendisinin olduğu bilinciyle pişman olup sorumlu davranışlara yönelmesinin “Şükredici” vasıfla ilintili olduğu;
İnsanoğlunun “anılmaya değer bulunmadığı uzunca bir süreç”ten kastın ne olduğu ve özellikleri ile ilgili olarak bilim insanlarının bir takım keşifler yapabileceği;
İnsan için tahsis edilen müdahalesiz ömrün güzellik ve iyiliklerle dolu bir süre olduğu ancak bu sürenin Kişinin kendi tercihi sebebiyle kötü ve çirkin amellere dönüştürüldüğü;
İnsanoğlunun bu hayatta cevapları bilinen bir imtihana muhatap olduğu;
Nankörlüğün, doğuştan kodlanan iyilik ve güzelliklerle dolu bir ömrü aksi istikamette kullanmak olduğu;
Mutluluğunuzun anlık olmaması için bulunduğunuz anı yaşarken hayatınızın hem ölene kadar hem de öldükten sonra ki hayatın hesabını yaparak yaşamanın mutluluk vereceği;
Kişi an itibariyle yaptığı işin ve o eylemi doğuran düşüncesinin ileriki süreçte kendisine mutluluk veya mutsuzluk olarak yansıyacağını bileceği;
İnsanoğlunun yaşamında zorlu geçecek günleri de olacağından; sahip oldukları ellerinde ki mevcut imkanları karşılaşacağı zor günleri de düşünerek değerlendirmesi gerektiği;
İnsan sevdiği bir şeyi hemen acilen sahip olmasını istese de bir takım zorlukların neticesinde elde edebileceği;
Yeryüzünde ki su kaynaklarının insanlığın ortak malı olduğu ve paylaşılması gerektiği;
Çok çetin ve dehşetli geçecek hesap gününde Allah’ın yardımı, İnsanların birbirleri ile olan münasebetlerine bağlı olduğu;
Verilen sözün tutulması,sahip olunan su kaynağının paylaşılması, karşılık beklenilmeksizin yetim,yoksul ve esir insanların doyurulması; Sabır gerektirecek kadar, doğuracağı neticelerinin zor olduğu;
Maddi paylaşımların azlığı, çokluğu veya yardım yapılan insanın memnuniyeti değil; Allah’ın rızasının gözetilmesi halinde Kişiyi cehennem ateşinden koruyacağı;
İnsan yeryüzünde ne tür bir konfor ve zevk-ü sefa hayal ediyorsa Dünya’da ki yaşam imtihanına bağlı olarak Ahirette Allah cc tarafından hediye edileceği;
Allah’ın cc koyduğu yaşamsal sınırlara uygun vicdan akıl ve fıtrat üçlüsünün keşf-i sevki çerçevesinde göstereceği çaba ve gayret, Allah’ın cc hoşnutluğunu kazanacağı;
Peygamberin yaşantısı boyunca kişisel ve toplumsal hüküm koyma ihtiyacı karşısında karar vericinin sadece Allah cc olduğu;
Hakkın ve doğrunun yanında olmanın doğuracağı neticelerin sabır gerektirecek kadar ağır ve zahmetli şartlar olduğu;
Bu Dünya hayatının rahatlığı da sıkıntılı oluşu da ebedi hayata göre çok kısa ve sınırlı olduğu;
Vücut güzelliklerine bakıp ta gerçek sahibi olan Yüce Allah’ı cc anmaksızın kendisine ait olduğunu zannedenlerin doğru bir davranış içerisinde olmadığı;
Dinin bir öğütten ibaret olduğu, İnsanlar üzerinde bir baskı ve tahakküm aracı olarak kullanılamayacağı;
Ömrünü Kur’an öğüdüyle geçiren bir kimsenin Rabbine ulaşacak bir yol bulacağı;
İnsanoğlunda ki “işitme” ve “görme” özelliklerinin maddi alemden (şehadet) yola çıkarak bilimsel ve zihinsel olarak manevi alemi (gayb) Allah’ın cc müsade ettiği kadarıyla keşfedilebileceği;
Çevresinde ki insanların yaptıklarında hoşuna gitmeyecek hareketlerin benzerinden kaçınmanın kişinin salih amellerinden olacağı;
Ahirette insanların yeniden yaratılışla birlikte Dünyada işledikleri kabahatlerin açığa çıkarılacağı özel bir sürecin yaşanacağı;
Dünyada işlenen kabahatlerin ortaya çıkarılacağı Ahiret gününde: Dünya da iken sözünde duran ve karşılık beklemeksizin ihtiyaç sahipleri ile yiyeceklerini paylaşan İnsanların bu hal ve hareketlerinden dolayı Allah’ın cc özel koruması altında olacağı;
Ahiret hayatında giyinme (tesettür) ihtiyacımızın yeniden yaratılış özelliklerimizde de bulunacağı;
Cennetin kazanılacak bir miras olduğu; Mirasa konu cennet mülkünün ise Dünyada kazanılacağı;
Yüce Yaratıcının cc kullarına vereceği Cennetin, Dünyada mutluluk ve lezzet veren maddiyat, mekan, makam ve imkanın binlerce katı çok ve büyük olacağı;
Yeryüzünde hiç bir otoritenin, sabah akşam Rabbini zikreden, geceleri secde eden insanı bu ibadetlerinden alıkoyamayacağı;
Kur’anda ki Allah’ın cc tavsiyelerini ve hükümlerini insan bireysel olarak çağının firavunî zihniyetteki düzen ve insanlarına rağmen gerçekleştirebileceği;
Cenab-ı Allah’ın cc “insan” denen varlığı yaratmaya karar verdiği an itibariyle kıyamete kadar yaratılacak insanların belli olduğu;
Allah cc tarafından kıyamete kadar yaratılacak insanların belirlenmesinden fiziken yaratılması anına kadar, dünyevi bir zaman süreci geçeceği;
İnsanın yaratılışı ile ilgili karar anından başlamak üzere fiziken yeryüzüne intikal sürecine kadar ki zaman diliminin gaybi hususlar içerdiği;
Kur’anda bahsedilen gaybi hususların varlığına imanın Dinin sabitelerinden olduğu, mahiyeti itibariyle yorum farklılıklarının ise mümkün olduğu ve Dinin sabitelerinden olmadığı;
İnsanoğlunun Rabbe secdesi; Allah’ın cc ihtiyacından değil kulun kula secde edipte fıtratının bozulmasına engel olmaktan dolayı olabileceği;
Yaratıcının cc yeryüzüne gazabını indirmesinin tek sebebinin insanoğlunun fıtratını bozmasından kaynaklandığı;
İnsanın yaşantısı boyunca karşılaştığı sıkıntı verici, yıkıcı olayların arka planında fıtrata aykırı bir tercihinin sebep olduğu;
İnsanların yaşamakta olduğu mekanlarda zaman zaman yaşanılan doğal afetlerin sebebinin toplum olarak fıtrata aykırı tercih ve yaşantılardan kaynaklandığı;
Din adına bir insana veya topluluğa ulaşan bilgi, belge, rivayet olarak sadece Kur’anın olmasının yeterli oluşu, İslam’ın cihanşümul bir Din olmasının gereği olduğu;
Yeryüzünde ki maddi kazanımların mülkiyeti; Elde edilmekte ki maharet sahiplerine ait olduğu;
Maddi kazanımların elde edilişi, kullanımı ve tasarrufu kişisel mülkiyete ait ise de, usul ve yöntemin belirlenmesinde dünyevi tarafı ceza veya mükafat olarak karşılık bulması şartıyle serbest olduğu;
İnsan yaşamında söz, hal ve hareketlerinde ki tercih yapma özelliği Yüce Yaratıcı cc tarafından verilen bir hediye olduğu;
İstisnasız dünyaya gelen her insanın çevresine faydalı, güzel işler yapmak arzusuyla dolu olarak geldiği;
İnsanoğlunun, hayatında sahip olduğu imkanlarla çevresine ve kendisine faydalı olması mümkünken maalesef bu durumunu hayalinde ki imkanlara kavuşma arzusuna ötelemesi Onun faydalı bir insan olmasını engellediği;
Kur’an da açıklanan Allah’ın cc tavsiyeleri doğrultusunda bu dünyada yaşamlarını sürdürenlerin öldükten sonra ki süreçte Yüce Yaratıcının cc ikramıyla ödüllendirilecekleri;
Cenab-ı Allah’ın cc tavsiyeleri aksine bu dünyada yaşamlarını sürdürenlerin ölümden sonra ki süreçte bildiklerimizin ve bilmediklerimizin tek sahibi ve yaratıcısı Yüce Rabbimizin cc ikramından mahrum kalacağı;
Karşılıksız paylaşmanın Allah’a cc kulluk demek olduğu;
İnsanın hayatta kalabilme şartının “gıda/yemek” olduğu; Gıdanın elde edilmesi için kavganın değil dayanışmanın tavsiye edildiği;
İnsanlar yeryüzü nimetlerini adaletli bir şekilde paylaşmak ve birbirlerine karşı sömürü ve istismar aracı olarak kullanmaması için zamanın otoritesi tarafından tedbir alınmasının İslami bir tavır olduğu;
İnsanoğlu vicdanının sesini dinleyerek yaşamını sürdürdüğü takdirde mutlaka hidayet yolunu bulacağı;
Rabbimizin adını zikretmeyi engelleyen kişi, kurum veya topluluk karşısında boyun eğilmemesi gerektiği;
Müslümanın, inancından dolayı göreceği baskı ve zulüm karşısında boyun eğmemesinin tarifi: Göstereceği tavrın kavga ve terör değil aksine hal ve hareketleriyle iddiasından ve ciddiyetinden taviz vermemek olduğu;
İnsan inancından dolayı göreceği baskılara karşı vereceği mücadelenin mahiyetinin kavga veya terör olmaması gerektiği; Sabrı sebebiyle neticesi ölümle sonuçlandığı takdirde mükafat olarak cennet verileceği;
Kur’anın bütünlüğü çerçevesinde ayetlerin müstakilen dikkate alınması gerektiği;
Kur’anın bütünlüğü çerçevesinde ayetlerden kaynaklanan hayatımızı ilgilendiren yaptırımların neticesi aleyhimize de olsa sabır göstermemiz gerektiği;
Peygamber örnekliğinde Kur’ani bir hayatı yaşamsal amaç edinerek ömrünü tamamlayanların ahirette cennetle mükafatlandırılacakları;
İşitmenin ve görmenin, ders almak isteyen insanoğlu için pratik ve hazır bilgi aracı olduğu;
Her ne şart ve zorluklar karşısında olursa olsun Kişi gördüğü ve duyduğu bilgileri kötülük için değil, iyilik için kullanması gerektiği;
Devlet eliyle ihtiyaç sahiplerine yapılan yardımların, Dinimizin karşılık beklemeksizin yapılmasını tavsiye ettiği toplumsal paylaşım olduğu;
Allah’ın cc isimlerini günün herhangi bir saatinde zihinsel olarak düşünmenin zikir olduğu;
Fakirlere, yetimlere, düşkünlere, tutuklulara devlet eliyle yapılan yardımların vatandaş tarafından hoşgörüyle karşılanması halinde doğrudan bizatihi Kişinin kendisi yapmış gibi karşılık bulabileceği;
Yeryüzünde, İnsanın yaratılışına kadar geçen sürenin Allah cc nezdinde anılmaya değer olmadığı;
İnsanın yaratılışı ile yeryüzünün amacına kavuşmuş olduğu;
Yeryüzünün insanın yaratılışı ile bir anlam ifade ettiği; aksine Allah cc katında hiç bir değerinin bulunmadığı;
İnsanın, Allah cc katında ki kıymetinin yeryüzünde ki diğer tüm yaratıklardan önemi daha yüksek olduğu;
İnkarcılar için ceza olarak ateşte kızdırılmış demirden halkaların vücutlarına yapışacağı;
Dünyevi afet ve çekilen sıkıntıların Ahiret imtihanını kaybetme nedeniyle Allah’ın azabının daha şiddetli olacağı korkusuna birer misal olduğu;
İnsan yaşamını sürdürmek için gerekli olan gıdaların karşılıksız olarak Allah rızası için paylaşmanın Ahirette azaptan koruyacağı gibi Dünya hayatında da insanlığı her türlü afet ve sıkıntılardan koruyacağı;
Bu Dünyada insanlığın yaşamını sürdürmesi için gerekli olan temel gıdaların ücretsiz ve hakça bir paylaşımın gerçekleştirileceği bir sistemin kurulması gerektiği;
İnsanın yaşamsal fonksiyonlarını sağlayan gıdasal ihtiyaçların maddesel değer ve kıymetinin karşılığı olarak bir bedel konulamayacağı;
Gümüş ve altının yiyecek ve içecek satın almak için değil muhafaza için kab (eşya) olacak kadar bir maddi kıymet verilmesi gerektiği;
Altın ve gümüşten kabın değil içerisinde taşınan yiyecek ve içeceğin insan için değerli olması gerektiği;
Sabah aydınlığında, akşam ağardığında gözlerin gördüğü kulakların işittiği tabiat güzellikleri karşısında Allah’ı cc yad etmenin ibadet olduğu;
Uzun gecelerde Allah’a secde etmekle meşgul olmanın ibadet olduğu;
Müslümanın, namaz harici müstakilen geceleri bir anlıkta olsa secdeye kapanarak Allah’a tapınması gerektiği;
Sözünde durmayan bireylerin oluşturduğu toplumu her türlü şer ve kötülüğün saracağı;
Cennet yaşamında ne yakıcı çöl sıcaklıklarının ne de kutuplardaki dondurucu soğuğun yaşanmayacağı;
Devlet idaresi için yapılan seçimlerde Kişiye verilen tercih hakkının topluma sağladığı istihdam sayısıyla eş değer olmasının Devlet idaresine fayda sağlayacağı;
İmtihan eden Allah cc imtihan edilen kulun nasıl bir sonuç alacağını bildiği halde tercihine müdahale etmemesi; İnsanoğlunun genelinin tabi olduğu sınavın amacına uygun olacağı;
İnsanlık aleminde genel kabul görmüş hal ve hareketlerin Yüce Yaratan cc katında kabulü veya reddi Kişinin inkarına veya tasdikine bağı olduğu;
Bu dünya, cennet ve cehennemden örnekleme özelliklere sahip olduğu; Ancak ahiret aleminde bu ortamların ayrışacağı müstakilen var olacağı;
Azabı hak edici sıkıntılı bir yaşantı da, rahat ve mutluluklarla dolu bir yaşantı da Kişinin kendi tercihinden kaynaklanacağı;
Fert ve toplumsal fark etmeksizin insanoğlunun lehine olan hal, tavır ve söz Kur’anın tavsiye ettiği ve Allah’ın cc memnuniyetine vesile olacağı;
Yeryüzünde bir fert dahi olsa Onun her ne inançta ve düşüncede olursa olsun aleyhine yapılan baskı ve zulümlerin nankörlük ve günahkarlıkla tarif edileceği;
Sabah akşam Rabbin adını anmayan insanın, yaratılış özelliğinden kaynaklanan bu arzu ve isteğin yerine başka şeyleri anmakla telafi edeceği;
Adilane paylaşım tesis edilmediği takdirde dünyevi menfaat ve güç devşirmek için insan toplulukları oluşturmanın günahkarlık ve nankörlük olduğu;
Dünyevi menfaat ve güç oluşturma gayretinde olup insanlığın geneline hitap etmeyen hiç bir topluluk, kurum ve kuruluşa itaat edilmemesi gerektiği;
Hayatının herhangi bir çağında aşırı dünya sevgisinden kendisini kurtaramayan insanın ahiret inancının zayıf veya hiç olmayacağı;
İnsan Suresi okumalarımdan zihnime yansıdı.
Estağfirullah… Estağfirullah… Estağfirullah…
Kuran Okuyunuz. O’nu okudukça kişiye özel zihinsel yansımalarını keşfedeceksiniz. Doğrusunu Allah (cc) bilir.
Söz konusu bu ve benzeri çalışmalarım kesinlikle meal veya tefsir çalışması olmayıp, İnsan Suresi okumalarım esnasında zihinsel olarak fehmettiğim tespitlerdir. Kişisel olarak ibadet ve zikir amaçlı yaptığımız derslerin paylaşımından kastımızın ümmeti Kur’an okumaya yönlendirmede faydası olacağı düşüncesiyle, ayetlerin ruhuna ve surenin bütünlüğüne uygun akıl ve gönül okumaları yapmak olup Kur’an’ın ibadet muamelat ve fıkhına aykırı tespitlerin varlığı halinde ehlince uyarılmaya her zaman açık ve tashihimin beyanı olduğunu belirtmek isterim.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi