5.) Sahabî Ebu Zer Peygamberimize Ya Resulellah bana öğüt ver der. Öğüt aldıkça daha fazlasını ister. Peygamberimiz de ona ard arda şöyle buyurur:
“Acı da olsa gerçekleri konuş.”
“Çokça gülme. Kahkaha kalbin manevi hayatını öldürür.”
“İnsanlara zarar verme. İnsanlara zarar vermemek de senin için kendine yaptığın bir hayırdır.” (M. Zevaid 4/216. Hadisin bir bölüm alınmıştır; Müslim İman 136)
Aleyhimize de olsa doğru konuşmak, vakarlı ama tebessümlü olmak ve zarar vermemek hayrın başıdır, Özellikle de zarar vermemek…Misallendirelim: Derslerine çalışmayan, onaylanmayan arkadaşlarıyla takılan gencin bu tavrı, ana babayı üzer, onların üzülmesi zarar vermektir, verilmemelidir.
Kişi gidiyor arkadaşlarıyla kahvelere/kulüplere takılıyor. Evde ise eşi ve çocukları geç saatlere kadar bekliyor. Bu durum onları üzüyor. Bu üzme de zarar vermektir.
Memurların/işçilerin işlerini gereğince yapmaması da zarar vermektir. Zarar vermek kul hakkına girmektir. Haklar birikir imanı zedeler, Cehenneme yol olur.
Zarar vermenin bir diğer önemli misali de zarar vermeyenleri değerlendiremeyişimizdir. Mesela biz içki içmeyen, kumar oynamayan insanın erdemlerini fark edemiyoruz.
Bunu fark edebilmemiz için içki içen, evine sarhoş gelen, çocuklarını döven, kadınları ile münakaşa eden, onları darbeleyen insanlarla mukayese etmeliyiz. Kumar oynamayan insanı bir de kumar oynayanla, aldığı maaşı gidip at yarışlarına bırakan, kahvede kumara harcayanla kıyaslayalım. Eşi olan kadını ev kirasıyla, bakkal borcuyla, kaynaması gereken tencereyle, oluşturduğu zalim şiddetle başbaşa bırakan kişilerle kıyaslayalım, kumar oynamayanın yani zara vermeyenin büyüklüğünü o zaman anlayabiliriz.
İslâm’da kişi hiçbir adımını atmamakla da büyük hayırlar işleyebilir. Yani içki içmez, kumar oynamaz, zina yapmaz, faize bulaşmaz, suizan yapmaz, gıybet etmez, israfta bulunmaz… bütün bunlarda herhangi bir eylem/aktivite yok, ama yücelik var. Yani olduğunuz yerde hiçbir faaliyet göstermeden bile erdem merdivenlerini tırmanabiliriz.