Bütün mevcudat; Fıtrata uygun günahsız yaşamı kendisine gaye edinmiş insana ve insan topluluklarına yardım ve destek olacak şekilde Allah’ımız tarafından kodlanarak yaratıldığından zerre kadar şüphem yok!
Müsaade ettiği tek varlık olan şeytan bile insanoğluna doğrudan zarar veremiyor sadece vesvese yoluyla sapkınlığı insanın kendisine yaptırıyor.
İnsanoğlunun ferdî olsun toplumsal olsun başına ne tür felaket geliyorsa fıtratı bozduğu ve aykırı yaşadığı için gelmektedir.
“Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah bir çoğunu da bağışlar.” Şura/30
Dünya tarihinin son iki yüzyıllık süresince insanlık üzerinde ki beşeri hakimiyeti uhdesinde tutan materyalist, ahlaksız ve maneviyatsız Allah düşmanları yeryüzünde insanlık lehine düzen kuruyoruz diye insanların onayını da alarak yeryüzünde ki Allah’ın koyduğu fıtrat düzenini bozdular.
Düzen diye insanlığa yutturulan düzensizliğe toplu birlik küresel bir başkaldırı yapıp Yunus Peygamberin kavmi Ninova halkı gibi Allah’a yönelip fıtrata uygun yaşam biçimine dönmediğimiz takdirde insanlık türlü türlü felaketlere dûçar olacaktır.
İnsanoğlu yeryüzünde materyalist, ahlaksız ve Allahsız bir yaşam biçimi tercihinde ısrarcı olur sürdürürse isterse onbeş şiddetinde depreme dayanıklı binalar da inşaa etse, yine kendi elleriyle keşfettiği düzen ve dengeyi bozan zarar verici tercihleri sebebiyle helaktan kurtulamaz! Bu konuda inançlı insanların kalbinde tereddüt varsa Kur’an da ki helak olan kavimlerin bahsine baksın!
Günümüzde insanlık bilim camiası olarak da iktisadi ve idari sistem bakımından da şeytanî vesvesenin hakimiyeti altındadır. İlahi mesajlar doğrultusunda yaşamını düzeltmez, rahmani fısıltıya dönüş yapmaz ise akıbeti helak ile sonuçlanır.
Materyalist, ahlaksız ve Allahsız bir yaşam biçimine sahip insan ve insan topluluğunda hal, hareket ve sözlerde ki tercihlerin genelinde Şeytanî vesveseler ağırlıklıdır. Kişisel zevk ve menfaatler için insanlar her türlü kötülüğü yapmaktan çekinmezler. Bu yaşam biçiminin verdiği zararlar yasa ve otorite gücüyle bertaraf edilmeye çalışılmıştır. Bu tip insan topluluklardan bencilliğe dayalı vahşet medeniyeti doğar.
Hâlbuki Allah ve ahiret inancı olan, vicdanlı, ahlâklı bir yaşam biçimine sahip insanlar ve insan topluluklarının hal,hareket ve sözlerinde ki tercihlerinde Rahmani fısıltılar ağırlıklı olduğundan bu şekildeki yaşam biçiminin kendisine ve etrafına zararı yok denecek kadar az olur. Olanları da otorite gücünün yasaları ile değil kişinin sorumluluk bilinciyle kendi vicdanı bertaraf eder. Böyle bir toplumdan da rahmet ve merhamet medeniyeti doğar.