İntihar, günümüzde hem dünya genelinde hem de Türkiye’de artan bir sorun haline gelmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, her yıl yaklaşık 800,000 kişi intihar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Türkiye’de ise Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2022 yılında intihar eden kişi sayısı 4,124’tür. Bu durum, toplumda ciddi bir sağlık sorunu olarak dikkat çekmektedir. Ayrıca, çağın getirdiği stres, seküler hayatın insan üzerindeki olumsuz etkileri, din olgusundan uzaklaşma, ilaç kullanımı, alkol ve uyuşturucu kullanımının intihara sürükleyen etmenler olarak değerlendirilmesi yapılacaktır.
Nevzat Tarhan, intiharın genellikle depresyon, kaygı bozukluğu gibi ruhsal hastalıkların bir sonucu olarak ortaya çıktığını belirtmektedir. Tarhan, insanların yalnızlık hissinin, sosyal destek eksikliğinin ve içsel çatışmaların bu durumu tetiklediğini vurgulamaktadır. Ayrıca, kişisel yaşantılardaki travmaların da intihar düşüncelerine yol açabileceğini ifade etmektedir.
Modern yaşam, bireyler üzerinde büyük bir stres kaynağı oluşturmaktadır. Hızla değişen teknoloji, sosyal medya baskıları ve sürekli rekabet, insanları psikolojik olarak yıpratmaktadır. Bu stres faktörleri, bireylerin ruh sağlığını olumsuz etkileyerek intihar düşüncelerini artırmaktadır. İş ve aile hayatındaki yoğunluk, zaman yönetimi zorlukları ve sosyal izolasyon gibi durumlar da bireylerde kaygı ve depresyonu tetiklemektedir.
Seküler yaşam tarzı, bazı bireylerde manevi boşluk hissine neden olabilmektedir. Dini inançların ve toplumsal normların zayıflaması, bireyleri yalnızlık ve çaresizlik duygusuyla baş başa bırakabilir. Bu durum, intihar düşüncelerini artıran önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanların, hayatın anlamını bulma çabaları sonucunda karşılaştıkları zorluklar, ruhsal sağlığı tehdit eden bir faktör haline gelmektedir.
Din, birçok birey için hayatın anlamını, moral ve destek kaynağını oluşturmaktadır. Din olgusundan uzaklaşma, bireylerin yalnızlık hissini derinleştirirken manevi bir boşluk hissetmelerine yol açabilir. Bu boşluk, intihar düşüncelerini artıran bir etmen olarak önemli bir yer tutmaktadır. Dini inançların bireylerin hayatındaki rolü, ruhsal sağlamlıkları açısından kritik bir öneme sahiptir.
İlaç kullanımı, intihar düşüncelerinin tetikleyicisi olabilecek bir diğer faktördür. Bazı antidepresan ilaçların, özellikle başlangıç dönemlerinde, intihar düşüncelerini artırma potansiyeli bulunmaktadır. Bu durum, bireylerin ruhsal sağlığı üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilir. Bu nedenle, ilaç kullanımı sürecinde dikkatli bir izleme ve denetim şarttır.
Alkol ve uyuşturucu kullanımı, ruhsal sağlığı ciddi şekilde tehdit eden etkenlerdir. Bu maddelerin kullanımı, bireylerin karar verme yeteneklerini zayıflatırken, depresyon ve kaygı bozukluklarını arttırmaktadır. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, bireyleri intihar düşüncelerine sürükleyen önemli bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Bu maddelerin yarattığı geçici rahatlama hissi, uzun vadede bireylerin ruhsal sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.
İntihar, karmaşık bir olgu olup birçok faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkmaktadır. Nevzat Tarhan’ın, intiharın ruhsal ve toplumsal boyutlarını anlamamıza yardımcı olmaktadır. Çağın getirdiği stres, seküler hayatın olumsuz etkileri, din olgusundan uzaklaşma, ilaç kullanımı, alkol ve uyuşturucu kullanımı gibi faktörler, intihar düşüncelerini tetikleyen önemli etkenlerdir. İntiharın önlenmesi için toplumsal farkındalığın artırılması, psikolojik destek mekanizmalarının güçlendirilmesi ve bireylerin yalnızlık hissinin azaltılması gerekmektedir. Ayrıca, manevi destek sağlayacak sosyal ve dini yapılar oluşturulması, bireylerin intihar düşünceleriyle başa çıkmalarında önemli bir rol oynamaktadır.
İntihar vakalarının en aza indirilmesi, çok yönlü bir yaklaşım gerektirmektedir. Ruh sağlığı desteklerinin artırılması, ekonomik ve sosyal hizmetlerin güçlendirilmesi, toplumsal farkındalık ve destek mekanizmalarının oluşturulması, bu hedefe ulaşmada önemli adımlar olacaktır. İntihar, karmaşık bir sorun olmakla birlikte, bu tür önleyici stratejilerle etkileri azaltılabilir ve bireylerin yaşam kalitesi artırılabilir. Toplumun bütün kesimlerinin bu çabalara katılması, intihar oranlarını düşürmek için hayati önem taşımaktadır.
MİRATHABER.COM