Hukukçu ve din adamı İbrahim Reisi, 14 Aralık 1960’da İran’ın Meşhed kentinde doğdu. Reisi, 1979’daki İran Devrimi’nin ardından, 1981’de Kereç Savcısı olarak kariyerine başladı. Henüz genç yaşta hızla yükselen Reisi, 25 yaşında Tahran Başsavcı Vekili oldu.
1988’de, İran devrim lideri Ayetullah Humeyni’nin talimatıyla, hapisteki rejim muhaliflerinin idam kararını veren 4 kişilik komitede yer aldı. Bu dönemdeki rolü, hem ülke içinde hem de dışında tartışmalara yol açtı. Reisi, 1989-1994 yıllarında Tahran Başsavcılığı görevini üstlendi.
1994 yılında Devlet Denetleme Kurumu Başkanlığı’na atanan Reisi, bu görevde 10 yıl boyunca kaldı. 2004’te Yargı Erki Başkanı Birinci Yardımcılığı görevine getirildi. 2014 yılında İran Genel Başsavcılığına atanan Reisi, yargıdaki etkin rolünü sürdürdü.
2016’da, Hamaney tarafından Meşhed kentindeki İmam Rıza Türbe ve Külliyesi Vakfı Başkanlığı’na getirildi. Bu görev, Reisi’nin dini ve sosyal nüfuzunu artırdı. Reisi, 2017’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday oldu ancak o dönemdeki Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye karşı seçimleri kaybetti.
Reisi, Mart 2019’da Yargı Erki Başkanlığı’na atandı. 18 Haziran 2021’de yapılan seçimde, oyların yüzde 62’sini alarak İran’ın 8. Cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanlığı döneminde, özellikle komşularla ilişkilere öncelik veren bir dış politika izledi.
Bu dönemde, Suudi Arabistan ile 7 yıl aradan sonra ilişkiler yeniden kuruldu. Reisi, İran’ın bölgesel stratejilerinde aktif rol oynadı. Ayrıca, ekonomik reformlar ve iç siyasette istikrar arayışları gündeminde önemli yer tuttu.
Kasım 2019’da, Reisi ABD tarafından yaptırım listesine alındı. Siyasi tutukluların idam edilmesinde ve 2009’daki sosyal çalkantıların bastırılmasında oynadığı iddia edilen rol, bu yaptırımlara gerekçe gösterildi. Reisi, yaptırımların İran’ın bağımsızlığına yönelik bir tehdit olduğunu savundu.
Reisi’nin ismi, Hamaney sonrasında ülke liderliği için muhtemel adaylar arasında yer aldı. Bu durum, İran’daki siyasi dengeler açısından önemli bir faktör olarak değerlendirildi. Reisi, ülkenin dini ve siyasi yapısında güçlü bir figür olarak öne çıktı.
Reisi’nin cumhurbaşkanlığı dönemi, İran’da reformlar ve uluslararası ilişkiler açısından kritik bir süreç oldu. Ülkede ekonomik zorluklarla mücadele ederken, aynı zamanda bölgesel güç dengelerini de gözetti. Reisi, hem iç hem de dış politikada güçlü adımlar attı.
Hamaney sonrasında, İran liderliği için en güçlü adaylardan biri olarak görülüyor. Reisi’nin, ülkenin dini lideri olarak da önemli bir rol oynayabileceği belirtiliyor. Bu durum, İran’ın gelecekteki siyasi ve dini yapısında belirleyici olabilir.
Reisi’nin kariyeri, İran’ın yakın tarihindeki önemli olaylarla şekillendi. Hukukçu ve din adamı kimliğiyle, ülkenin en üst düzey makamlarında görev yaptı. Reisi, İran siyasetinde derin izler bırakan bir lider olarak anılıyor…
MİRATHABER.COM