Irkçılık, Birlikte Yaşama Kültürünü Yok Eden Terörizmdir

“Yumurta Çocuk” Irkçılığa Karşı Örnek Sembol Oldu

Irkçı görüşleriyle tanınan bağımsız senatör Fraser Anning’e yumurtalı protesto düzenleyen 17 yaşındaki Will Connolly, sosyal medyada “egg boy” (yumurta çocuk) olarak kahramanlaştırıldı. Yeni Zelanda’daki cami saldırısının sebebinin “Müslümanların ülkeye göçü” olduğunu söyleyen Avustralyalı senatör Fraser Anning’in kafasında yumurta kırılmıştı. Anning’in destekçileri Will Connolly adındaki protestocuyu yere yatırmış ve şiddet uygulamıştı. Gözaltına alınan Will Connolly olayın ardından serbest bırakılmasından sonra kendisine “sen bir meleksin”, “efsanesin”, “senin gibi daha fazlasına ihtiyacımız” var gibi destek mesajlarının geldiği ifade edildi.


Irkçılık, Birlikte Yaşama Kültürünü Yok Eden Terörizmdir

Yeni Zelanda’da iki camide Cuma namazı için toplanmış olan Müslümanlara silahlı saldırıda bulunan ve 50 sivil Müslümanı şehit eden cani Brenton Tarrant’ın fanatik bir ırkçı olduğu anlaşıldı. Irkçılığın sadece zihnî boyutta kalmadığını eyleme dönüştüğü ve nerelere yol açabileceğini böylece görmüş olduk. Irkçı bir düşünce, sadece kendi ırkından olmayanlara karşı kin ve nefret duygularını kabartmıyor aynı zamanda farklı farklı dinlere mensup olan insanları da hedef tahtasına koyuyor. Bu bağlamda her ırkçı, haddizatında potansiyel bir teröristtir.

Irkçılık Netice İtibariyle Terörizm İle Eşdeğerdir

Irkçılık, kalıt (miras) yoluyla edinilen belirli fizikî hususiyetleri paylaşan bir topluluğa, daha çok önyargılı bir biçimde üstün olma veya aşağıda olma niteliklerinin yüklenmesidir. Belli bir ırkın, tabiî-fıtrî-zekâ üstünlüğünü öne süren ve bundan dolayı da, çoğu zaman başka toplumlara medeniyet götürme bahanesiyle diğer ırklar üzerinde hâkimiyet kurma ve sömürme hakkının kendi ırkında bulunduğunu iddia eden bir görüştür.

Irkçılık, bir sosyal teori olarak 19. yüzyılda Batı dünyasında sistemli bir şekilde ortaya çıkan, fikrî kaynağını (Sosyal) Darvinizm ve öjenikten alan, toplumlar arasındaki birliği ve sosyal dayanışmayı yok eden, zulüm ve kendi ırkından olmayan insanların emeğini (köle emeğini) sömürmeyi meşrulaştırmak isteyen bir ideolojidir. Bu sakıncalı ideoloji, insanların barış içinde birlikte yaşama imkânı tanımadığı gibi, farklı ırk ve dinlere mensup olanlarla zayıf ve kimsesiz olanları dahî yok etmekten çekinmemektedir. Irkçılığın bozulmuş zihinlerde zemin bulması, siyasetçilerin de destek vermesine bağlı olarak yayılmasıyla toplumsal kutuplaşmalar baş gösterir. Batı toplumlarında gizli veya açık bir şekilde faşizmi savunan siyasî partilerin türemesi ve tarihte görüldüğü gibi siyasî-ideolojik-despotik otoritelerin ortaya çıkması da ırkçılığın toplumun belirli kesiminde revaç görmesinin bir sonucudur.

Faşizm, ırkçı bir yaklaşım sergilemek suretiyle etnik azınlıkları, diğer dinlere ve siyasî görüşlere mensup olan cemaatleri ve grupları baskı altında tutmak ya da onları bertaraf etmek düşüncesini güttüğü için, terörizmin en tehlikeli versiyonudur. Terör eylemlerini, dolaylı veya dolaysız olarak savunan, destekleyen veya bilfiil olarak uygulanmasını tasvip eden veya uygulanması yönünde lojistik-maddî-örgütsel-teknik destek sağlayan bir anlayış olarak faşizm ve onu insanlık dışı sapık fikirleriyle destekleyen ırkçılık, bütün dünya ülkelerinde terörizm olarak kabul görmelidir.

Brenton Tarrant, Irkçı ve Faşist Bir Teröristtir

Vahye dayanan hiçbir din, terörizmi savunmaz. Dolayısıyla hangi dinden olursa olsun herhangi bir terör olayına karışmış bir insan, haddizatında o dinin ilkelerini de çiğnemiş olur. Dolayısıyla o teröristi, uzaklaşmış olduğu kendi diniyle anmak, dinlere de zarar verir. Terör eylemini savunan yani başkalarının canını hiçe sayan bir Müslüman, İslâm’dan ne kadar uzaklaşmış ise, aynı durum bir Hıristiyan için de söz konusudur.
Dolayısıyla “İslâmcı terörist” ifadesi ne kadar sakıncalı ise, katil Brenton Tarrant’a da “Hristiyancı terörist” demek de o kadar yanlıştır. Dünyaya kaos, anarşi, korku ve panik havası yaymak maksadıyla Müslümanları topluca öldürmekte bir sakınca görmeyen Brenton Tarrant, insanlığın ve dinlerin ortak değerlerini hiçe sayan, ırkçı düşüncelerin etkisi altında kalmış azılı bir kâtil, neo-faşist ve küresel çapta çağdaş bir teröristtir.

Tepkilerimiz İhtiyatlı Olmalı ve Olay Fırsata Dönüştürülmelidir

Müslümanlar, haklı oldukları davalarda bazen fevri hareketleriyle kendi lehlerine gelişebilecek olayları maalesef sulandırabilmektedir. İbadet için camilere koşan Müslüman kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz ve kendilerinin şehitlik makamıyla taltif edilmeleri için dua ediyoruz. İnsanlığa yapılan her çeşit şiddet ve terör eylemini de lanetliyoruz. Bununla birlikte son olay, bize küresel çapta bir fırsat sunmaktadır. O da İslâm’ın, ırkçı düşüncelere ve bunun siyasî bir yansıması olarak faşizme ve genel bir açılımla her çeşit terörizme karşı en son din olduğunu bütün dünyaya ilan edebilme imkânı doğmuştur.

Küresel Tebliğ Mesajımız Nasıl Olmalıdır?

İslâm, farkında olunsun veya olunmasın bütün insanlık için gönderilmiş en son dindir. Onun son elçisi Hz. Muhammed (sav), sosyal/dünyevî unsurlar dâhil insanların ihtiyaç duyacağı her şeyi anlatmıştır. C. Hak, Kuran’da bu gerçeği açıkça beyân etmektedir: “Ve Biz, seni insanların hepsi için müjdeleyici ve nezir (uyarıcı) olmandan başka bir şey için göndermedik. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Sebe (34): 28).

Hiçbir ayrımcılık yapmadan bütün insanların temel fıtrî ve sosyal ihtiyaçlarını tam olarak karşılaması açısından İslâm, âlemşümuldür, yani küresel boyutuyla kendi içinde tutarlı ve evrenseldir. Sosyal İslâm, ilhamını Kuran ve Sünnetten yani vahiy kaynaklarından almakla birlikte sunduğu hizmetlerde inanç ayrımı gözetmemekte ve dolayısıyla hangi inanç sistemine bağlı olursa olsun herkesin yaşama hakkını temin etmektedir.

İslâm, Allah katında kabul görecek yegâne dindir. Âyet, bu gerçeği açıkça belirlemektedir. “Ve kim İslâm’dan başka bir din ararsa, o taktirde kendisinden asla kabul edilmez ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktır.”(Al-i İmran (3): 85). Ancak, âyette de görüldüğü üzere İslâm dinini kabul etmeyenlerin zarara veya kayba uğramaları dünyada söz konusu değildir. “Sizin dininiz (bâtıl inancınız, hayat tarzınız vb) size, benim dinim de bana…” (Al-i İmran (109): 6) yaklaşımından yola çıkarak, İslâmi bir devlette veya toplulukta yaşayan hiç kimsenin hayatına, inancına ve dünya görüşüne dokunulamaz.

Gayri Müslimler, Müslümanların içinde bulunduğu böyle bir devletin veya topluluğun vatandaşı olarak kabul edilmekte ve diğer Müslümanlar gibi her türlü sosyal haklardan yararlanabilmektedir. Hiçbir ayırımcılık yapılmaksızın kişilere eşit sosyal hakların verilmesi, İslâm uygulamalarının nesnel olduğunun da bir delilidir. Ezcümle ırkçılık, faşizm ve terörizm ile mücadele, İslâmî bir şuur ve düşünce formatı ile ancak yapılabileceği dünyaya anlatma vakti geldi.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Recent Posts

  • Makale

COP 29, G20’DERKEN..

Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…

2 saat ago
  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

10 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

11 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

14 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

15 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

16 saat ago