islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5498
EURO
36,4662
ALTIN
2.962,01
BIST
9.146,35
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

İSANBUL’UN FETHİNİN 570’İNCİ SENE-İ DEVRİYESİ

İSANBUL’UN FETHİNİN 570’İNCİ SENE-İ DEVRİYESİ
29 Mayıs 2023 09:30
A+
A-

29 Mayıs 2023 İstanbul’un fethinin 570’inci yıldönümü…

“Kostantiniyye elbette fetholunacaktır.  Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordu!” 1 buyurmuştur Al-i Şan Peygamberimiz (sav)…

Bahse konu bu ulvi payeye nail olabilmek için Sahabe devrinden itibaren birçok İslam ordusu Kostantiniyye’yi fethetmek maksadıyla yollara revan olmuş ve bu bağamda Resûlul-i Ekrem Efendimiz (sav)’ı, Medine-i Münevvere’ye hicretinde evinde misafir eden Ebû Eyyûb el-Ensârî/Halid b. Zeyd (r.a) başta olmak üzere yüzlerce Sahabe-i Kiram Efendilerimiz, o güzel ordudan olabilmek için yaşları ilermiş olmalarına rağmen çölleri ve dağları aşarak Kastantiniyye’ye kadar gelmişlerdir. Fetih onlar için müyesser olmasa da birçokları fethe mazhar olabilme yolunda ya Gazi olmuş ya da Şehid olup bu topraklara defnedilerek İstanbul’umuzun manevi yıldızları ve öncüleri olmuşlardır.

Kostantiniyye’yi fethetmenin hem siyasî hem de manevi önemini ve anlamını çok iyi bilen Sultan II. Mehmed, tahta geçmesinden hemen sonra “Ya ben Kostantiniyye’yi alırım ya da Kostantiniyye beni alır” diyerek kararlılığını göstermiştir. Aldığı sağlam eğitimin yanında, Akşemseddin hazretleri gibi bir âlim ve gönül Sultanının terbiyesi ile kemale eren Sultan II. Mehmed:

İmtisal-i cahidu fillah oluptur niyyetim,

Din-i İslâm’ın mücerred gayretidir gayretim.

Fazl-ı Hakk ü himmet-i cünd-i ricalullah ile

Ehl-i küfrü ser-teser kahreylemektir niyyetim.

Enbiya vü evliyaya istinadım var benim,

Lütf-i Hak’tandır hemen ümid-i feth-i nusretim.

Nefs ü mal ile nola kılsam cihanda ictihad,

Ham-ü lillah var gazaya sad-hezaran rağbetim.

Ey Muhammed mucizat-ı Ahmed-i Muhtar ile

Umarım galip ola a’da-yı dine devletim.

Günümüz Türkçesiyle manası: “Niyetim Allah yolunda savaşmaktır, gayretim yalnız İslam dini içindir, başka her şeyden uzaktır. Niyetim, Allah’ın ve veliler ordusunun yardımıyla küfür ehlini baştanbaşa kahreylemektir. Benim Peygamberlere ve Velilere güvenim var. Fetih ümidim ve kuvvetim Allah’ın lütfundandır. Nefsimi ve malımı dünyada feda etsem ne olur? Hamd olsun, Allah için savaşmaya yüz binlerce rağbetim var. Ey Muhammed! Devletim, umarım Ahmed-i Muhtar’ın mucizeleriyle din düşmanlarına karşı galip gelir”

diyerek işe başlamış, dört buçuk ay gibi kısa bir zamanda Rumeli Hisarını yaptırarak büyük kabiliyetini göstermiştir. O büyük Cihangir bu derin bilgisini, şecaat ve kahramanlığını devamlı diri tutmuştur.  O, askerî erkânın yanı sıra, etrafına âlimleri ve velileri de toplamış, dua ordusunu da yanında bulundurarak azim ve kararlılığını ortaya koymuştur.

Al-i Şan Peygamberimiz (sav)’in ifadesi ile “O ne güzel komutan” övgüsüne mazhar olan Fatih Sultan Mehmed, gemileri karadan yürütüp Haliç’e indirerek akıllara durgunluk veren bir işi başarmıştır. Elli üç günlük muhasaranın sonunda Kostantiniyye’nin surları yıkılmakla kalmamış, Ortaçağ kapanmış, yeni bir çağ açılmış, yeni bir devir başlamıştır. Fatih, ihtişam ve büyük bir tezahüratla Kostantiniyye’ye girerken, asla mağrur olmamış/kibre kapılmamış, fethi müteakip duyduğu haz ve süruru devlet erkânına açıklarken: “Bende gördüğünüz bu ferah yalnız bu şehrin fethine değildir. Akşemseddin gibi bir velinin benim zamanımda olduğuna sevinirim” demiştir. 2

Sultan Fatih, bu büyük zaferin ardından savaşın izlerini silip şehri yeniden imara başlamıştır. O, fethin bir nişanesi olarak Ayasofya’yı Cami’ye çevirip ilk Cuma namazını orada kılmıştır. Aynı zamanda Ortaçağ’da benzeri görülmeyen engin bir anlayışla gayr-ı müslimleri dinî tercihlerinde serbest bırakmıştır. “Ermenilere, Süryanilere, Rumlara birer Patrik, Musevilere Hahambaşı atadı. Yargı işlerine Kadı’ların baktığı mahkemelerin yanında, Kilise mahkemelerini de oluşturdu. Böylece, atalarından kalma geleneklerine ve dinlerine bağlı, inanç temeline dayalı bir Devlet-i Aliyye meydana getirmiş oldu. Uhdesinde bulunan tebaasını, Türkleştirmek ya da Müslümanlaştırmak için herhangi bir zorlama göstermediği ve kendi haline bıraktığı bilinmektedir”. 3

Fatih Sultan Mehmet (rahmetullahi aleyh), İstanbul’u bir irfan ve kültür merkezi yapmak için pek çok Vakıf ve Medrese kurmuştur. Dünyanın değişik yerlerinden âlimleri İstanbul’da toplamıştır. Molla Gürani, Molla Hüsrev gibi âlimlere büyük hürmet göstermiş, Hızır Bey, Molla Zeyrek, Hocazâde, Ali Kuşçu gibi âlimlere destek vererek İstanbul’un bir ilim ve medeniyet şehri olmasının önünü açmıştır. (Ya şimdiki İstanbul, Fatih’in bıraktığı İstanbul’a benziyor mu? Heyhat! Ayasofya Camisinin yeniden ibadete açılmasını sağlayan Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’a müteşekkiriz, Rabbim rızasına muvafık kılsın, hizmetleri daim eylesin.)

Bu vesileyle Sultan Fatih’i ve tüm zamanların Şehid ve Gazi’lerini, ömürlerini dinimize, vatanımıza ve milletimize adamış ecdadımızı rahmetle anıp, hayırla yâd ediyorum. Allah Teâlâ cümlesine rahmet eylesin!

Abdulgafur LEVENT

Kaynakça

  1. Ahmed b. Hanbel Müsned, IV, 325.
  2. Ayverdi, Semiha, Osmanlı Asırları, I, 282, İst.1977.
  3. Levent, Abdulgafur, “Osmanlı Diplomasisinde Dönemsel Değişimin Dinamikleri”, Yüksek Lisans Tezi.
ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar