Önce haberi izleyelim:
[“Kadının soyadı” maddesi 9. Yargı Paketi’nde AYM’nin iptal ettiği şekliyle yer aldı. Yeni TMK 187. Madde‘de şu ifadeler yer alıyor:
“Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır. Şu kadar ki; kadın evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Kadının soyadı, kendi soyadı ile önceki kocasının soyadından oluşuyorsa kadın bu soyadlarından sadece birisini evleneceği kocasının soyadının önünde kullanabilir.”]
En doğrusunu Allah bilir- Peygamberlerin rehberlik ettiği ilk insan topluluklarından bu yana insanların her birine isim verilerek tanınmaları sağlanmıştır. İsimler insanlara bir ömür boyu eşlik edeceği ve olumlu ve olumsuz çağrışımlar yaptırabileceği için Yüce dinimizde isim konusuna önem verilmiştir. Bazı bilgiler sunalım:
a.) İslam dininde hak ölçülere ve güzel duygulara çağrışım yaptıracak isimler verilmesi tercih edilmiş ve hatta Peygamberimiz tarafından emir buyrulmuştur. Örneğin O, öğretileri çizgisinde erkek torunlarından birine güzel anlamına Kur’ânî bir kelime olan Hasan’ı, diğerine de bu kelimeden türetilmiş güzelcik anlamına Hüseyin’i isimler vermiştir.
b.) Peygamberimiz anlamlarını olumlu bulmadığı bazı isimleri de değiştirmiştir. Mesele isyankâr kadın anlamına gele Âsiye adını güzel kadın mânasına gelen Cemile ile sert toprak anlamını taşıyan Haznismini ise yumuşaklık/kolaylık anlamını içeren Sehl sözcüğüyle değiştirmiştir.
İsim vermede dikkat edilmesi gereken bir husus da daha önce verilmemiş veya az verilmiş isimlerin seçilmesidir. Bu konuda Meryem sûresinde bize şöylece ışık tutulmaktadır:
“Ey Zekeriyya! Sana ismi Yahya olacak bir çocuk müjdeliyoruz. Bu ismi daha önce hiç kimseye vermedik.” (Meryem 19/7)
Yukarıda giriş olarak verdiğimiz bilgilerle yetiniyor ve asıl konumuza gelmek istiyoruz.
Kişiyi tanıcı nitelik taşıması gereken ismi vermede asıl amaç güzel duygular eşliğinde kişiyi diğer insanlardan ayırarak çağrıştırmaktır. Ancak bu çağrıştırma kişinin gerçek ailesini de çağrıştırmalıdır.
Kur’ân-ı Kerim’de Rabbimiz evlatlık konusu bağlamındaki emirleriyle bizi şöylece yönlendirmektedir:
“(Evlatlık edindiğiniz çocukları gerçek) babalarının adıyla çağırınız…”
Ülkemizde aynı ismi ve hatta aynı ismi ve soyadı taşıyan binlerce insan var. Bunları kendi aile kütükleri ile ayıramıyoruz. Tanıtıcı olmaları gereken isimler bu amacı gerçekleştiremiyor. Biz de bazı uygulamalarımızla bilinmezliği artırıyoruz.
Mesela günümüzde kadınların evlendiklerinde kocalarının soyadını alması onların aileleriyle birlikte çağrıştırılmasını/tanınmasını engelliyor.
Şimdilerde kadınlarımızın kızlık soyadını giderek artış gösteren bir şekilde kullanmaya başlaması cidden sevindirici bir gelişmedir. Bize göre bu gelişme -daha iyi bir yöntem belirleninceye kadar- İslâm açısından da onay verilecek ve teşvik edilecek bir durumdur. Bu sebeple kendi kızlarım için özendirdiğim bu uygulamayı Müslüman ailelere ve özellikler kadınlarımıza/kızlarımıza tavsiye ediyorum.
Kullansınlar da tabulaştırdığımız laik geleneğin de aşılması gerekir.
5- 6 yıl kadar önce bir işim sebebiyle gittiğim İl Müftülüğünde kadın müftü yardımcısına uğradım. Yardımcı olacağı vadiyle bana kartını verdi. Karta bakınca kızlık soyadını kullandığını gördüm ve tebrik ettim. Meğer çokça eleştirildiği için o da benim nasıl yorum yapacağımı merak ediyormuş. Onaylayıcı yaklaşımımdan ötürü pek mutlu oldu.
Her yeni uygulamaya değilse de İslâm ve de Fıtrî eğilimlerimizle uyumlu faydalı uygulamalara açık ve de yüreklendirici olmalıyız.
ARD
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments