Cübbeli Ahmet Hoca: Atatürk’ü Yıpratmak İslamiyetin Razı Geldiği Bir Şey Değil
Kamuoyundan Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, Habertürk TV’de canlı olarak yayınlanan Türkiye’nin Nabzı Özel programında Atatürk ile ilgili dikkat çeken ŞU ifadeler kullandı. “Türkçe Kur’ân’la namaz, ezan bizi rahatsız ediyor. Öyle laflar var o tarafa delil, öyle laflar var bize delil oluyor. Atatürk zaten kurucu başkan. Cumhuriyet rejiminin kurucusu. Kurucu başkanın aleyhine konuşmak, onu yıpratmak, uğraşmak ne, İslamiyet’in razı geldiği bir şey olamaz. Bir tanesi kalktı ‘Atatürk hafızdı’ diyor. Şimdi hafız demeye de lüzum yok, içki içmiyordu demeye lüzum yok.” Rahmetli Ali Fethi Esener Paşa bir gün Mahmut Hocamıza geldi. Oturuyoruz. Paşa dedi ki, ‘Atatürk’ün niye adı hutbelerde geçmiyor, biz bunu çok istiyoruz’ dedi. Mahmut Efendi Diyanet İşleri Başkanı değil ki, bir imamdı…Kitap diyor ki, ‘Cumanın iki rekatı farz, iki rekatı dört rekata tamamlayan hutbedir’. İmam işaret bile edemez. Bu nedenle şahıs isimlerin geçmesi uygun değil. Ama aşağı inersin, duada yapılsın. Mevlit’te yapılsın.”
İslâm, Atatürk’ü Eleştirmeyi Yasaklar mı?
Muhterem okuyucularım;
Cübbeli Ahmet Hoca’nın suallere verdiği cevapların önemli bir kısmı izaha muhtaç olacak kadar karmaşık idi. Mesela ateist olduğunu düşündüğü bir akademisyen için “Adamı Ateist Üniversitesine Rektör Yapın Diyorum” diyebiliyor ama en popüler tarihçilerimizden olan Murat Bardakçı’nın tespitine göre ateist olan Atatürk için hutbede ismini anmayalım ama Cuma namazı sonrası onun için dua yapalım, mevlit okutalım tavsiyesinde bulunabiliyor. BU bir tezat değil mi şimdi? Nitekim 15 Temmuz melun FETÖ darbe teşebbüsünden sonra 10 Kasımlarda Diyanete bağlı camilerde buna benzer dinî etkinlikler düzenlenmektedir. Özellikle Dolmabahçe Camiinde. Halbuki Cübbeli Ahmet Hoca, aynı mantıkî silsile içinde Atatürk için ateist bir camide (tapınakta) dua edilsin diyebilirdi. Yoksa bu hocamız, Atatürk’ün ateist olabileceğine dair herhangi bir bilgisi yok da onun için mi laik Cumhuriyetin kurucusu olan başkanın aleyhine konuşmak, İslamiyet’in razı geldiği bir şey olamaz yanılgısına varıyor?
Bu hocamız, bilhassa Cumhuriyet sonrası Atatürk’ün konumu ile ilgili olarak söylediklerini mutlaka İslâmî değerler ekseninde bir gözden geçirmelidir. Mesela Atatürk’ün TBMM’de ölümünden önce en son açılış konuşmasında yapmış olduğu şu ifadelerini bir değerlendirmelidir:
“Fakat, bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmaları ile asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gayipten değil doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.” (M. Kemal Atatürk; TBMM Zabıt Ceridesi; Cilt 20; İçtima 1; 01.11.1937; s. 3. Büyük Millet Meclisi Kütüphanesi).
Bu cümlenin, İslâm’a ne kadar uygun veya aykırı olduğunu ben şahsen merak ediyor ve Diyanet’ten bu ifadelerin aynı titizlikle incelenmesini talep ediyorum.[1]
İlahiyatçı Ali Rıza Demircan hocamız, kurucusu olduğu Mirat-Haber sitesinde Atatürk’e ait bu ifadeler hakkında hiç gevelemeden şu görüşü beyan etmiştir: “Atatürk’ten bağımsız olarak bir yargıda bulunacaksak bu ifadelerin sahibini İslâm’ın münkiri olarak görmek konumundayız.” (https://www.mirathaber.com/ali-riza-demircan-ataturkculer-ataturk-elden-gidiyor-haberiniz-var-mi-1-1396y.html; 07.08.2017).
Bir başka ifadeyle kim olursa olsun bu ifadeyi bilerek sarf eden bir Müslüman, İslâm dinini inkâr etmiş olur. Tarihçi Murat Bardakçı, sunucusu olduğu ve Habertürk’te yayınlanan “Tarihin Arka Odası” programında ise Atatürk’ün bu izaha muhtaç sözlerinin din karşıtı bir ifade olduğunu söylemiştir. Bir seyircisinin Atatürk’ün dine bakışı hakkında “Pozitivizm’dir” demesi üzerine, bunun Materyalizm olduğunu anlatan Bardakçı, devamında da “Aslında Ateizm’dir” şeklinde bir düzeltme yapar. Yani dolaylı da olsa Atatürk’ün ateist olduğunu söyler Bardakçı.
Atatürk’ün ahir ömründe ateizmi benimseyici bu ifadelerini İslâm adına eleştirmek, eğer onu yıpratmak anlamına geliyorsa ve hatta İslamiyet’in razı gelmeyeceği bir şey gibi algılanabilirse o zaman imanî açıdan aynı kategoride olan bir akademisyenin manevî şahsiyetini rencide edecek bir şekilde onu neden ateist bir üniversitenin rektör olmasını uygun görüyor Sayın Cübbeli Ahmet Hoca?
Fikir İnsanları Kemalizm’i Eleştiriyor, Cübbeli Ahmet Hoca Susuyor
Reformcu bir Diyanetten bağımsız bir yapı içinde bulunan Cübbeli Ahmet Hoca özgür iradesi ile İslâm’a ters olan Kemalist görüşlere karşı en azından tereddütlerini dile getirebilirdi. Ama Cübbeli Ahmet Hoca tam tersine Atatürk’ü ve rejimini methetmek, İslamiyet’in razı olacağı bir şeymiş gibi takdim ediyor.
Halbuki objektif ve özgürce düşünebilen mesela Aziz Nesin‘in oğlu, matematik profesörü Ali Nesin bile Habertürk gazetesinden Kübra Par‘a verdiği söyleşide Atatürk’e sadece tarihî bir şahsiyet olarak baktığını ve Cumhuriyet’in kuruluşunda da büyük yanlışlar yapıldığını dile getirirken, “Dersim katliamından, şapka kanununa, Türkçe ezana ve daha nice haksızlıklardan ve yanlışlardan söz etmiyorum bile” diyebilmiştir.
Bakınız Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk bile Gazetevatan’dan Sadık Gültekin‘e Atatürkçülük ile ilgili olarak “Bir şeyin sonuna -ci , -cu koyuyorsanız alıp satıyorsunuzdur. Yani popüler olan şeye göre Atatürk de, din de, ideoloji de satılır. Bunu aşmalıyız. Bizim çocuklarımız onunla insan olarak tanışmalı, ideoloji odaklı değil. Ben daha önce de Kemalizm eğitimin temeli olmamalı dedim.” diyebilmektedir.
Cübbeli Ahmet Hoca, son canlı TV programının bir yerinde rahmetli İskilipli Atıf Efendi’nin rabıtayı reddettiğini vurgulama ihtiyacı duydu da Kemalist rejimin kurduğu İstiklal Mahkemelerinde yargılandığını ve yazdığı bir kitap yüzünden idam edildiğini hatırlayamadı. Sivil demokrasi ve evrensel hukuk, insanlık adına yapılan her yanlış uygulamayı ve dolayısıyla haksızlık yapanları eleştirmeyi gerekli görür. Bu temel ilkeden herkes nasibini alır, bir siyasî kimlik taşıyan Atatürk dâhil. Şimdi Cübbeli Ahmet Hocaya soralım: İslâm, Atatürk’ün hatalarını eleştirmeyi yasaklar mı?
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi