İslam Birliğini gerçekleştirmekte dünya için zaruret vardır. İslam Birliğinin kurulmasında zaruret de vardır, ihtiyaç da vardır.
Rabbimiz birdir ve tek egemendir. Kur’an tek kitaptır. Ve o Kitabın mübelliği, Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem insanlık tarihinin en yüce şahsiyeti ve en kusursuz lideridir. Sünneti Nebi çerçevesinde İslam Birliğinin kurulması şarttır. Yaşadığımız âlem birdir, Dünyamız da bir tanedir.
Dünyamızda son bir asırlık süreçte dünya toplumlarından ihtiyaç duyan kesimler çeşitli teşkilatlar kurdular. Birleşmiş Milletler Teşkilatı kuruldu. Bu teşkilat, “Dünyada devletlerarası çıkabilecek sorunları barışçıl yollarla çözecekti.” Çözümü gerçekleştirmek için Güvenlik konseyi diye bir birim oluşturdular. Güvenlik konseyine o günün mütegallibe güçleri ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya seçildi. Bunlardan her hangi birinin delegesinin bir oyu dünya çapında oy değerinde idi. Bu haksızlık karşısında bugün ısrarla cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” deyip dünya insanın beynine kazıdığı mesele budur. BM den sonra NATO kuruldu. Anlaşma gereği saldırıya uğrayan ülke, NATO tarafından korunacaktı. Fakat bugüne kadar “Küfür bir millettir” hükmü değiştiği görülmedi. Çünkü onlar İslam karşısında daima korkaktır, hilekârdır ve düzenbazdırlar. Kalpleri en berbattır.
Kâfirler birbirlerinin dostlarıdır. Ey müslümanlar, eğer siz bu dostluğu gerçekleştirmezseniz yeryüzünde fitne yayılır, büyük fesat olur.(Enfal: 8/73)
Buna bakarak bir ara birkaç müslüman ülke “Bağdat Paketi’ni” kurdu. Sonra bu “SENTO” kuruluşu ile yeni bir teşkilata dönüştü. Bu teşkilat, Türkiye, İran, Irak, Pakistan ve Birleşik Krallık arasında kuruldu. Bu bir savunma teşkilatı idi, âkim kaldı. Bütün bunlarla beraber ABD elli devletten oluşmuştur. Bundan esinlenen Avrupa, “Avrupa Birliğini” kurdu.
Turgut Özal Karadeniz İşbirliği Örgütünü kurdu. Daha sonra büyük düşünür büyük hedef adamı Necmeddin Erbakan “D sekizler teşkilatını” kurdu. Özellikle bundan çok etkilenen ve aşırı endişeye kapılan Avrupa ve Amerika, âdeta Erbakan Hocaya çelme taktılar. Yerli işbirlikçileriyle birlikte Onu Başbakanlıktan kaydırdılar. Dış şer güçler İslam ülkelerinin toparlanmasını hazmedemiyorlardı. İslam ülkelerini sürekli olarak bastırıp sindirmeye ve sindirdikçe kullanmaya çalışıyorlardı. Zaten İslam ülkelerinin iliğini emmektedirler.
Eğer şu anda Irak ve Suriye’de yetmiş ülkenin ajanları bu iki ülkeyi cadı kazanı gibi karıştırıyorlarsa bütün dünya müslümanları bunu tam yerinde görmelidirler. Bugün İsrail, müslümanların böğründe kurnazca olayları takip ediyor ve sinsice fırsat kolluyor. Müslüman tandanslı zavallıları kullanıp “arzı mev’ûde” kavuşma ümitleriyle ihanet planını ayarlıyorlar. Artık müslümanların birbirlerini hırpalama gibi bir ihanete alet olma zamanı değildir. Unutmamak gerekir ki “müslümanın Müslümandan başka dostu yoktur.” Müslümanların birbirlerinden ayrı düşmeleri ve başka güçlerden medet ummaları ilâhî sisteme aykırıdır.
Şimdi meselenin özüne dönelim. Müslümanların Allah’dan başka dayanacak güç aramaları batıldır. Şanı yüce Rehber ve Lider Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e bağlanmadıkça kaybeden kendileri oluyor. İşte, Ona itaat etmeyi şart koşan Allah Teâlâ, bütün müminleri kardeş ilan ediyor, onların bir müstahkem binanın bölümlerinin birbirlerini kenetlemiş olmaların örnek gösteriyor, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetinin kâfirler karşısında şedid ve dirençli, kendi aralarında merhametlidir diyor ve şöyle buyuruyor:
“Allah uğrunda cihad ediniz. Allah dinini muzaffer kılmak için sizi seçti. Dinde üzerinize güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dininde olduğu gibi bundan önceki kitaplarda ve bu Kur’an’da size müslüman ismini Allah taktı. Ki Peygamber, size şahit olsun, siz de insanlara şahitler olasınız. Artık namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’ın dinine sımsıkı sarılın ki, Mevlânız O’dur. O ne güzel mevlâdır, ne güzel yardımcıdır! “(Hac: 22.78)
Allah Teâlâ kendi nurunu tamamlayacağını vadediyor ve biz müminlere emrediyor. Evet biz İslam Birliğine yönelelim. Her sene küresel büyük kongremiz olan Hac gündemsiz boşa geçiyor. Kâbe gibi bir merkez ve hac gibi bir mevsim bize yeter, Allah bize yeter. Yeter ki biz müslümanlar sahiplenelim! Esselamu aleykum.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi