Baskıcı-dışlayıcı ve ötekileştirici olan Jakoben Laiklik, ülkemizin egemeni olmuş, hayatımızı bütünüyle kuşatmıştır.
Eğitim, hukuk, ekonomi ve sanat başta olmak üzere bütün toplumsal hayat onun tekelindedir.
Dünya emperyalizmi gibi ülkemiz jakoben laikliği de İslam’ı hedef almıştır.
Zalimleşen bu sistem, kendisini anayasal koruma altına almış ve İslam’ın bir hayat düzeni olarak talep edilmesini anayasal suç haline getirmiştir. Sistemin kurucusu da 5816 ile korunma altına alınmıştır.
Kurucu İrade doğrultusunda Diyanet ve ilahiyatlarla da korunan laik sistem, seküler her düzene açıktır. Kapitalizm, Liberaliz ve hatta Komünizm bile meşrudur ama İslam yasaklıdır.
Kendisine göre ahval-i şahsiyenin; evlenme – boşanma ve mirasın bile yapılandırılamadığı İslam’ın bağlıları kamusal alanlarda yasaklıydı.
Laik düzene bağlı kalınacağına resmi yeminle onay verilecek olsa bile kişisel hayatlarında namazlı olup içki içmeyen ve tesettürlü olanlara yargı, yönetim ve ordu kapalıydı.
Yirmibir yıllık AK Partisi yönetiminde jakoben laiklik kısmen demokratikleştirilerek şahsi hayatlarında Müslümanca yaşayanlar, laik düzenin adamı ve uygulayıcı olmak koşuluyla üst düzey yönetim ve yargı makamlarına atanabilmiş, orduda da yer bulabilmişlerdir.
Artık laik düzen bu toprakların bin yıllık düzeni imiş gibi ona itirazı olan da yok gibi.
Ülkemizde bir seçim yapılıyor. Ülkemizin gelecek uzun yıllarını etkileyecek olan bu seçimde konuşulmayan tek şey İslam.
Dünya tıkandı. Üçüncü dünya savaşına doğru gidiyor. Dünya gibi Ülkemiz de adalet ve merhamet devrimleri bekliyor. Bir diğer anlatımla insanlık, Yaratıcımızın uzanan rahmet eli olan İslam’a muhtaç.
Ama o, hâlâ yasaklı.
Bu böyle devam edemez. Zalimleşen kafir seküler düzenlerin kan, gözyaşı ve sömürüden başka insanlığa verecek bir şeyleri kalmamıştır.
Artık İslam’ın bir hayat düzeni olarak devreye sokulması, devrimlerinin başlatılması gerekir. Artık reel -ideal dengesi içinde bir yerden başlamak gerekir:
Örneğin “halihazır imkan ve şartlar dahilinde iktisadi faaliyetlerin, piyasa ve finansman işlemlerinin olabildiğince fıkhî meşruiyete uygun seyretmesini sağlayacak ictihadlar ortaya konurken, eş zamanlı olmak üzere İslam ahlak ve değerlerinin karşılık bulduğu, sömürü ve haksız kazanç unsurlarından bütünüyle arındırılmış bir pazar/iktisat düzeni oluşturma sorumluluğu/ideali doğrultusunda cihad…” edilmelidir.
“ Aynı şekilde mevcut siyasi rejim ve konjönktür dahilinde, kazanma potansiyeli olanlar arasından İslam’ın ve Müslümanların maslahatına en uygun adayın işbaşına gelmesi için açık destek verilirken, yine eş zamanlı olmak üzere adil rejim tesisi ve medeniyet inşası için canla başla cihad “ edilmelidir
Ali Rıza Demircan
İslam, Laik düzen, Bir Yerden Başlamak, Seçim Yasaklısı