<>.theiaStickySidebar:after {content: ""; display: table; clear: both;}
İslam düşmanlığı yapan açıklamaları ve uygulamalarıyla tanınan Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Suudi Arabistan’da kırmızı Halı ile karşılandı. Sevgi şarkılarıyla karşılanan Modi için bir haber hazırladık..
Gelin ilkönce videomuzu izleyelim ve ardından haberimize geçelim:
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, iktidara geldiği 2014 yılından bu yana Hindu milliyetçiliğini körükleyen söylemleriyle öne çıkıyor. Bharatiya Janata Partisi (BJP) lideri olan Modi, özellikle seçim kampanyalarında sıkça Müslüman azınlığı hedef alan cümleler kuruyor…
Örneğin, 2019 seçimlerinde “illegal göçmenler” vurgusu yaparak Bangladeşli Müslümanları işaret etti. Bu söylem, Müslümanları toplum nezdinde potansiyel tehdit olarak kodlayan bir stratejiydi. Ayrıca Modi’nin partisi, “Love Jihad” gibi komplolarla Müslüman erkekleri Hindu kadınları kandırmakla suçlayan bir propaganda yürüttü.
2019 yılında kabul edilen Vatandaşlık Değişikliği Yasası (CAA), Modi hükümetinin en tartışmalı kararlarından biri oldu. Bu yasa, Hindistan’a göç eden Hindu, Sih, Budist, Jain, Parsi ve Hristiyanlara vatandaşlık hakkı tanırken, Müslümanları dışarda bıraktı.
Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu yasayı açıkça “Müslümanlara karşı ayrımcı” olarak tanımladı. Yasaya karşı milyonlarca kişinin katıldığı protestolar ise polis şiddetiyle bastırıldı. Müslüman protestocular hedef alındı, yüzlerce kişi gözaltına alındı veya yaralandı.
Modi hükümeti döneminde birçok cami ya yıkıldı ya da mahkeme kararlarıyla ibadete kapatıldı. En sembolik olaylardan biri, Babri Mescidi’nin yıkılıp yerine Hindu tapınağı yapılmasıydı. Yargı kararının tarafsızlıktan uzak olduğu eleştirileri uluslararası basında yer buldu.
Bunun yanı sıra, BJP’li yetkililer, Müslümanlara ait mülklerin “ceza” bahanesiyle yıkılmasını savunuyor. 2022’de, bir cami çevresindeki Müslüman esnafın dükkânları, mahkeme kararı olmaksızın yerel yönetimlerce yerle bir edildi.
Hindistan’daki Müslümanlar sadece hukuki değil, toplumsal baskılarla da mücadele ediyor. Eğitim, istihdam ve sağlık alanlarında açık ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Birçok Müslüman, ad veya kıyafetlerinden ötürü iş görüşmelerine dahi çağrılmadığını bildiriyor.
Ayrıca, “Görevini yapan Müslüman doktorlar bile hastalar tarafından kabul edilmiyor” gibi haberler, ülkede İslamofobinin ne denli yaygınlaştığını gösteriyor. Okullarda Müslüman kız öğrencilerin başörtüleri gerekçesiyle sınıftan atılması da sık sık yaşanıyor.
Tüm bu gelişmelere rağmen, Batılı ülkelerin Modi ile olan ekonomik ve stratejik ilişkileri nedeniyle bu insan hakları ihlallerine sessiz kaldığı gözleniyor. ABD, AB ve diğer büyük güçler, Hindistan’daki İslamofobiye karşı güçlü bir duruş sergilemiyor.
Bu sessizlik, Modi hükümetine cesaret verirken, Hindistan’daki 200 milyona yakın Müslüman için yaşam her geçen gün daha da zorlaşıyor. Uluslararası kamuoyunun bu sistematik ayrımcılığa karşı ses yükseltmesi gerektiği artık inkâr edilemez bir gerçek haline geldi.