islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5209
EURO
36,4834
ALTIN
2.960,56
BIST
9.118,33
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

İSLAM HER ZAMAN VARDIR VE VAR OLACAKTIR

İSLAM HER ZAMAN VARDIR VE VAR OLACAKTIR
14 Ekim 2024 09:24
A+
A-

Yazılı ve sözlü basında, bazı kişilerin İslam’ın ortadan kaldırıldığı, İslam’ın yok edildiği ve bundan sonra da İslam’ın olamayacağı gibi yanlış ifadeler kullandıklarına şahit olmaktayız. Ben, bu gibi düşüncelerin yanlış olduğu kanaatindeyim. Yüce Allah, kıyamet gününe kadar Kur’an’ı koruyacağını haber vermektedir. Kur’an koruma altında olduğuna göre, İslam da korunmaktadır. Toplumsal uzlaşı ve barış anlamını ifade eden İslam’ın, bugün için Müslüman geçinenler arasında pek yaşanmasa da, dünyanın değişik yerlerinde yaşandığını görmekteyiz.

Bir memlekette yaşayan birçok ailelerin bir araya gelmesinden büyük bir aile meydana gelir ki buna hükûmet, devlet ve cemiyet denir. Ufak bir ailelerin bir reisi olduğu gibi, geniş bir toplumda yaşayanların da bir başı, bir reisi olur. Aynı ailede yaşayanların birbirlerine karşı vazifeleri olduğu gibi, aynı toplumda veya devlette yaşayanların da birbirlerine karşı görevleri vardır. Bu vazifelere, medeni vazifeler denmektedir. Aynı ailede yaşayan aile reisi ve diğer bireylerin dürüstlük ilkeleri içerisinde birbirlerine yardımcı olup güven vermeleri gerektiği gibi, toplumda da aynı şekilde taban ile baştaki yöneticilerin birbirlerine dürüstçe davranıp güven vermeleri gerekmektedir. Her zaman ve her yerde başı temsil eden hükûmetin tebaanın/yönetimi altındaki halkın maddi ve manevi tüm haklarına hürmet ve riayet etmesi, asli vazifesidir. Ferdin fikir ve düşüncesini, akli melekesini, insani şerefini ve her türlü hukukunu korumak, ona huzur ve güven ortamını sağlamak, baştaki yönetimin boynunun borcudur. Kur’an-ı Kerim’in hükümlerini esas alan Müslümanlık, bireyin, ailenin ve tüm toplumun maddi ve manevi tüm değerlerinin korunmasını bu şekilde emretmektedir. Aşağıdaki ayette haber verildiği gibi Kur’an-ı Kerîm’e göre devlet iki esas üzerine kurulmaktadır:

 

إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤدُّواْ الأَمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُم بَيْنَ النَّاسِ أَن تَحْكُمُواْ بِالْعَدْلِ إِنَّ اللّهَ نِعِمَّا يَعِظُكُم بِهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ سَمِيعاً بَصِيراً

 

Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emreder. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” [1]

Bu ayette emredilen iki esası, adalet ve emanettir. Emanet, işleri, vazife ve görevleri, ehli olan kişilere vermek demektir. Hiç şüphesiz bu iki esas, temiz bir siyaset ve adil bir devletin temelini oluşturmaktadır. Kur’an-ı Kerim ve dolayısıyla Müslümanlık, halkın saadetini, toplumsal uzlaşı ve barışını, bu iki esasta bulmuştur. Bunda hiçbir şek ve şüphe yoktur. Birinci esas olan adalet, bireylerin hukukunu muhafazaya, ikinci esas olan emanet ise, toplumun faydalarını, barışını temin ve himâyeye hizmet etmektedir. Bir toplumda adalet gözetilmediği zaman, hiçbir bireyin hukuku muhafaza edilemez ve işler, görevler ehline verilmeyince, toplumun menfaati himaye altına alınamaz.

Son derece mühim olan bu iki esası muhafaza eden bir devlet, bir yönetim, şeklen görünürde Müslüman olsun veya olmasın, uygulamada Müslümandır. Çünkü uygulaması, İslam nazarında meşrudur ve makbuldür. Zaten Kur’an’ın maksudu, ana hedef ve gayesi budur. Bu esasları muhafaza etmeyen bir yönetim, bir devlet, zahiren, şeklen, görünürde ne kadar Müslüman geçinse de, uygulamada Müslüman değildir.[2]

Toplumsal uzlaşı ve barışın bu şekilde meydana gelmesi için, hem baştaki yönetimin hem de idare edilen halk tabakasının samimiyet ilkeleri içerisinde birbirlerine yardımcı ve destek olmaları gerekmektedir. Yönetimi temsil eden devletin bu şekilde adalet ve emanet ilkelerine uygun hareket etmesi gerektiği gibi, halkında Kur’an ve sünnet ölçüleri dâhilinde yönetimi dinlemesi, medeni bir hedefe ulaşmak için vatandaşlık görevlerini yerine getirmesi icap etmektedir. Kur’an’a kulak verelim:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً

Ey İnananlar! Allah’a itaat edin, peygambere ve içinizden seçtiğiniz yöneticilerinize itaat edin. Eğer herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, Allah’a ve ahiret gününe inanmışsanız, onu/o problemi Allah’a ve peygambere götürün/Kur’an ve sünnete göre çözün. Bu, sonuç bakımından daha hayırlı ve daha güzeldir.”[3]

Dikkat edilirse bu ayette Allah’a, peygambere ve içinizden seçtiğiniz yöneticilerinize itaat edin dendikten sonra, yaşanacak problemlerin yine Kur’an ve sünnet ölçüleri dâhilinde çözme emredilmekte ve en hayırlı yolun bu olduğu haber verilmektedir.

SONUÇ

Kelime olarak İslam, barış, güven, huzur, saadet ve mutluluk demektir. Bu ölçüler dâhilinde toplumsal uzlaşı ve barışın sağlanması için, Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de emrettiği gibi, yöneticilerin idarelerinde bireyler arasında adaletle hükmetmeleri ve emaneti yani iş ve görevleri hak eden kişilere vermeleri gerekmektedir. Buna göre hareket edenler, görünürde gayrı Müslim olsa da, uygulamaları İslam’dır. Buna uymayanlar şeklen ne kadar Müslüman geçinseler de, uygulamaları İslam değildir. Bugün Müslüman geçinen âlemde İslam dışı bir hayat egemen olsa da, Kur’an’ın hedeflediği İslami hayat bu âlemin dışında örneğin Avusturalya’da, Filipin Adalarında ve Batı dünyasının çeşitli yerlerinde egemen olabilecektir.

Müslüman geçinen her kişinin, bulunduğu makamda bu hususlarda Kur’an’a uygun hareket etmesi dileğiyle, selam, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.

NURETTİN TURGAY 

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

 

[1] en-Nisa 4/58.

[2] Ahmed Hamdi Akseki, Ahlak Dersleri, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2016, s. 295-297.

[3] en-Nisa 4/59.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.