islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4780
EURO
36,4367
ALTIN
2.954,01
BIST
9.294,64
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

İslâm Karşıtı Laikler Demokrasiyi Benimseyemez

İslâm Karşıtı Laikler Demokrasiyi Benimseyemez

Osmanlı dönemini bilmiyorum ama 2020 ye kadar Cumhuriyet dönemimin en başarısız olduğu alan sorgulayıcı insan tipini yetiştirememesidir. Yetiştirilip hayata salınan, düşünce ve sorgulama özürlüsü şartlanmış laik  insan tipidir. Bunlarla birlikte Kur’anî ve Nebevî ilimlerde söz sahibi olamadığı  için geleneksel ictihadları, şeyhleri, cemaat önderleri ve siyasi liderleri  sorgulayamayan insan tipi de  ülkemizin temel sorunlarındandır.

 Tartışma Programları

Ana haber ve yorum kanallarımızda tartışma programları yapılmaktadır. Katılımcıların büyük çoğunluğu onaylı, şartlı tipler olduğu için onları dinlemekten gına geldi. Son aylardır baştan sona izleyebildiğim bir tartışma programı hatırlamıyorum.

 22  Eylül Salı akşamı Teke Tek’te yapılan tartışma programına  Gürkan Zengin sebebiyle yarım saat takılabildim.

İyi ki de takılmışımı Gürkan Zenginin dinlemekten zevk aldım ve yararlandım.

Gürkan Zengin’i tanımam. Yanılmış olmayı dilerim ama İslâm’ı  bir hayat düzeni olarak tanıyabildiği kanaatinde değilim. Ama Allah’ın insan doğasıda kodladığı hakikati arama ve dile getirme şeklindeki bazı değerleri koruyabildiği açık.

Fatih Altaylı bilgili ama Kemalizmle şartlı olup laikliğe imanlı bir tiptir. Tabuları sorgulayıcı olmaktan uzaktır. Katılımcılardan biri de Fatih Altaylı gibi laiklik şartlısı biri olan Prof. ünvanlı Hüseyin Bağcı’ydı.

Gürkan Zengin Dinlenmeye Değerdi

Gürkan Zengin demokrasiye inanan ilkeli bir insan olarak hür seçimleri savundu ve bir çok konuda bilgiler verdi. Hafızamda kaldığı kadarıyla anlatımı şöyleydi:

Arap baharı başladığında hür seçimleri talep eden bir milyon aşkın Mısırlı Tahrir meydanını doldurdu. Bilinçliydiler ve  heyecanları doruktaydı. Televizyonda Mısırlıları izleyen Obama ve ekibi  Mısırda demokrasiyi destekleyip desteklemeyeceklerini düşünmeye başladılar. Sonunda desteklediler, Mıhammet Mursi de iş başına geldi. Onun Filistinlilere sınır kapılarını açması ve Şiiî İran’ı ziyaret etmesi gibi ilk olumlu adımlar atmasından sonra,  güvenliği için Hüsnü Mübarek’in yönettiği Mısır ile  yaptığı gizli ve açık antlaşmalarsan yararlanan  İsrail gelişmelerden dehşete düştü. Ürdün ve Suudi Arabistan gibi krallıklar korkuya kapıldı. Mursi’nin devrilmesi için Amerika’ya başvuruda bulundular. Sonunda Sisi’ye darbe yaptırıldı. Darbeyi AB de onayladı.

Gürgan Zengin, “Mısır’da darbe yapılmamalıydı; beklenilmeli ve serbest seçimlere imkân tanınmalıydı” diyerek tavrını koydu.

Hüseyin Bağcı isimli akademisyen ise destekler bir üslupla darbeyi savundu.  Mursi iktidarda kalsaydı İhvanü’lmüslimin İslâm’a yönelim gösterir, şöyle şöyle yapar, demokrasiyi ve kadın hakları gibi evrensel değerleri çiğnerdi, demeye getirdi. Daha açıkçası demokrasi özürlüsü diğer laik tipler gibi iftira attığı  İslâm’a karşıtlığını da ortaya koydu.

Hüseyin Balcı  İslâm’ı bilmiyor, İhvan’ı tanımıyor ve  bilmeden konuşuyordu.  Seçimle iş başına gelen İhvanın demokrasiyi kaldıracağı gibi temeli olmayan iftira nitelikli bir görüşü savunurken darbeye onay vermek gibi demokrasiyi tahrip eden bir görüşü seslendirdiğinin farkına varamıyor veya bilerek  pişkinlik gösteriyordu.

Mısır bir örnektir. Amerika, AB destekli  aynı oyunu Türkiyemizde de oynadı ama  muvaffak olamadı. Muvaffak olunsaydı hiç şüphesiz bizde de demokrasi özürlüleri darbeye çanak tutacaktı.

İhvan Gibi İmam Hatip Nesli de Demokrasiye Omuz Verdi

Batı dünyası ve onlardan ilham alan batıcılarımız halk çocuklarının başarılı olduğu Cezayir seçimleri yanısıra, Ak Patinin başarılı olduğu Türkiye seçimlerini de içselleştiremediler.

Halka dayalı iktidarlar halkın menfaatlerini koruyacakları ve   bir süreç içinde de olsa emperyalizme dur diyebilecekleri için batı ve batıcılar İslâm yanı ısıra İslâm ülkelerinde demokrasinin karşısında yer aldılar ve  almaktadırlar. İslâmileştirilemeyen demokrasi nihai çözüm değil ise de Mısır’da İhvan ve ülkemizde İmam hatip nesli ise demokrasiye sahip çıktı.

Burada bilvesile ifade edelim ülkemizde gerçek bilinçli dindarlar yapılan tüm devrimlere ve devrimcilere karşı çıktılar ama Cumhuriyet sistemine  karşı çıkmadılar. Çünkü insanı ve özelde kadını merkeze alan İslâm’ın değiştirilemez adalet ve merhamet yüklü ilkeleri krallıkları/padişahlıkları değil demokratik Cumhuriyeti onaylar. Aksi görüşler ona bühtandır. Demokratik Cümhuriyetin geliştirilerek İslâmileştirilmesi ise ayrı bir konudur.

Problem Hakka inanmayanların halka güvenemeyecekleri gerçeğidir. Şartlı jakoben laikler alternatif düzen anlayışına tahammüllü olmadıkları için halka açık  Demokratik Cumhuriyete onay veremezler, toplumsal uzlaşmaya da yanaşamazlar. Tarihi dönemlerde Peygamberlere karşı çıkan kesimler de benzeri kesimler olmuştur.  Biz Kur’ânî bir misal ile konuyu bağlayalım:

Medyen Halkının Tehditleri

Medyen’in yönetici kadrolarının büyüklenen kâfirleri, kendilerinin geleneksel batıl inanç ve sömürücü sosyal ve ekonomik düzenlerine dönülmezse Şuayb Peygamberi ve ona inanları Medyen’den sürgün edeceklerini ilan ettiler. Selam üzerine olsun Şuayb’ı taşlayıp öldürebileceklerini duyururken onun izinden gideceklerin siyasi ve ekonomik kayba uğrayacaklarını ve konumlarını yitireceklerini ihtar ettiler.

Hz. Şuayb, yapılan baskılara boyun eğmeyeceğini haykırdı. Kendisine inananlar ve inanmayanlar olduğuna göre Allah aralarında hükmünü icra edinceye kadar herkesin inandığı gibi yaşaması çağrısında bulundu. Kur’ânî açıklama şöyle:

Sizin bir kısmınız, benimle gönderilene inanır, bir kısmınız inanmazsa Allah, aramızda hükmedinceye dek sabredin ve o, hükmedenlerin en hayırlısıdır.

 Kavminin ileri gelenlerinden olup iman etmeyi kibirlerine yediremeyenler, ey Şuayb dediler, mutlaka seni de, sana inananları da hep berâber ya şehrimizden çıkaracağız, yahut da bizim dinimize dönersiniz. O da dedi ki: Biz istemesek de zorla mı yapacaksınız bunu? “ (Araf 7/86,87)

 Zalimleşen Medyen kâfirleri uzlaşma çağrısını red ettiler. Böylece Şuayb’a ve bağlılarına yaşamak hakkı tanımadıkları Medyen’de, alay konusu ettikleri ve Şuayb’a getir dedikleri azab kendilerini yakalayıverdi.

Ali Rıza DEMİRCAN

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.