Bismillahirrahmanirrahim
Doğal çevreyi bizler için yaratan yüce Allah’ımıza hamd ederim. Doğal çevrenin nasıl incelenmesi gerektiğini bizler için örneklendiren Aziz Peygamberimiz biricik hayat önderimiz Hz. Muhammed’e kalbî ihtiramlarımı arz ederim, Rabbim onun ihtişamını arttırsın.
Bu yazımızda İslam Penceresinden Doğal Çevreye Bakışımız konusunu incelemeye başlayacağız.
Bütün ilmî, hukukî, teknolojik ve siyasî çalışmalar insanı mutlu etmek için yapılıyor. Daha doğrusu söylem böyle ama kişiler arası tecavüzler, bölgesel çatışmalar, uluslararası soğuk ve sıcak savaşlar da devam ediyor. Erkek, kadın, çocuk, ülke, zayıflar eziliyor, sömürülüyor. İnsanla birlikte doğal çevre de tahrip ediliyor.
İnsanla Birlikte Doğal Çevre de Tahrip Ediliyor
Toprak, su, hava kirletiliyor. Denizlere, nehirlere ve su havzalarına zehirli atıklar atılıyor. Pek çok hayvan türleri yok ediliyor. İnsanların genetik yapısı ve sosyal çevresi tahrip ediliyor. Nükleer denemeler ve zarar verici üretimler dünyamızı tehdit etmekte. Yani insan eliyle bozulmalar devam ediyor. Elbette bu bozulmaların çekilecek, katlanılacak sonuçları olacaktır. Rabbimiz bizi Rûm suresinde 41. âyette bakınız nasıl uyarıyor.
“İnsanların yapıp, ettikleri sebebiyle karalarda ve denizlerde bozulmalar oldu/olacak, Allah da bu sebebiyet verilen bozulmaların bir kısmının sonuçlarını taktıracak. Belki bu vesileyle hatalardan dönüş yaparlar.”
Doğa Tahribinin Sebepleri
İnsan ve doğa tahribinin ana sebebi Allah’a ve ölüm ötesi hayatın sorgulamasına, ceza ve mükâfatlarına inanmamaktır ya da inanç zaafıdır, ana sebep budur. İkinci sebep insanın ve doğanın; doğal çevrenin tanınmayışıdır. İnsanın tanınamayışı konusunu pek çok sohbetimize mevzu ederek ve Kur’ânî vahyin penceresinden bakarak açıklamaya çalışmıştık.
İnsanlar Allah’ın kendilerine verdiği değerler çizgisinde tahrip ettiği doğayı nasıl tehdit ettiğinin farkında. Bu sebeple çevrecilik bütün dünyada yükselen değerler arasında.
Çevreciler Çırpınıyor Ama Yetmez
Yaradılış özellikleri ve güzelliklerini koruyan çevreciler çırpınıyor ama yetmez. Yaratılıştan getirdiğimiz güçleri İslâmî imanla takviye etmemiz gerekir. Bir diğer anlatımla çevreciliği iman ahlâk ve ibadet konusu yapmamız lazım. Çevreciliği bir ömrün sevdası haline getirebilmek için de doğal çevreyi, çevreyi yaratan Allah’ın koyduğu kurallar açısından incelemek gerekir. İncelemeye aracı kılınacak ölçüler Kur’ân’dadır. Bu sebepledir ki bilgili ve bilinçli Müslüman çevrecidir, çevreci olmak zorundadır. İslâmi imanla doğal çevreye Kur’ân penceresinden bakamayan insanlar hele hele Yaradılış özelliklerini ve güzelliklerini koruyamayan insanlar doğal çevre için ve de insanlar için potansiyel şer kaynağıdır. Maalesef gerçek budur. Bir örnek vermek isterim:
“Aziz Peygamberimiz efendimiz bir gün sahâbileri ile otururlarken bir cenaze geçer. Peygamberimiz kendi kendine rahata erenve kendisinden rahata erilender. Sahâbiler merak eder ve sorarlar: Ey Allah’ın Elçisi! Rahata eren kim? Kendisinden rahata edilen kim? Allah şanını artırsın Peygamberimiz şöyle buyururlar:
Müslüman ölür bu dünyanın elemlerinden, kederlerinden, problemlerinden, kurtulur, Allah’ın rahmetine ve nimetlerine doğru kanat çırpar. Ama Allah’ı tanımayan ona isyanı hayat düzeni edinmiş olan Fâcir tipler ölür, onların ölümüyle insanlar, hayvanlar, ormanlar ve şehirler kurtulur.”(Buharî Rikak 42)
Hakikaten Yaratanın huzurunda sorgulanılacağı gerçeğine iman etmeyen insanların ölümleri insanlar için de, hayvanlar için de, ormanlar için de ve şehirler için de bir kurtuluştur. Rabbimize hamd ederiz ki bizi hayata Müslümanca bakabilme nimetine erdirdi. İnşallah bizde gayret gösteririz.
Devam Edecek
Ali Rıza DEMİRCAN
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi