İnternette yaşanan gelişmelerin gündelik yaşantımızda yanlış konumlandırılması ve kullanımı ile birlikte tahrip edilen İslam aile yapısı ve İslami değerlerin zarar görmesi kaçınılmaz olmuştur.
İNTERNETİN TARİHÇESİ:
1962 yılında Licleder’in Amerika’da MIT’te tartışmaya açtığı “ Galaktik Ağ “ kavramı ile dünya internet’in kavramsal doğuşuna şahitlik ettiğinde henüz her şeyin çok ama çok başıydı. Liclider, bu kavramla küresel olarak bağlanmış bir sistemde isteyen herkesin herhangi bir yerden veri ve programlara erişebilmesini ifade etmişti.
Liclider, aynı yıl ABD askeri projesi DARPA’nın başına geçti. MIT’de araştırmacı olarak çalışan Lawrance Roberts ile Thomas Merril, 1965 yılında ilk kez bilgisayarların birbiri ile iletişimini gerçekleştirdi.
Roberts’in Darpa’da çalışması ve “ Arpanet” isimli projesi ile 1969 yılında 4 merkezde yapılan bağlantı ile ana bilgisayarlar arası bağlantı ile internetin ilk şekli ortaya çıktı. Zamanla birçok merkezdeki bilgisayar “ Arpanet “ ağına bağlandı. 1972 yılında Arpanet içinde ilk e- posta kullanılmaya başlandı.
1980 yılında ABD Savunma Bakanlığı Arpanet’ten ayrıldı ve kendi ağını kurdu. 1990’lara kadar devlet ve üniversite desteğinde gelişen internet, 1990’dan sonra özel sektör nezdinde özelleştirilmesinin başlangıcı olarak gelişen yıllar oldu ve 1995 yılı ile internet tamamen özel işleticilerin eline geçti.
1991 yılında Tim Berners Lee tarafından geliştirilen www(w3) ile ( hyber text yapıda bir dil ) kullanılmaya başlandı. Lee bu dile Hybertext Transfer Protokol ( html ) adını verdi ve www.w3.org adlı web sitesini kurdu. Bu site web’in ne olduğunu anlatan bir sayfadan ibaretti.
Web’in en büyük özelliği diğer sistemler gibi kapalı bir ağ yapısına sahip değildi. Bundan dolayı web sayfalarına ulaşmak kolaylaşmış oldu. www ile internet kişisel kullanım için büyük bir patlama yaşadı. Pek çok şirket web için içerik ve yazılım üretmeye başladı.
Web ile, web sitesi, alan adı, hosting, servis sağlayıcı, web tarayıcı, Html, virüs programı, sosyal medya, web 2.0, web 3.0 gibi pek çok yeni kavram ortaya çıkmıştır.
Web, en parlak dönemini ise web 2.0 ile birlikte yaşadı. Web 2.0 ile e-ticaret siteleri kurulmuş, bankacılık işlemleri internet üzerinden yapılmaya başlamış ve facebook,twitter,youtube gibi sosyal ağların doğmasına sebep olmuştur.
Sosyal Medya, web 2.0’ın kullanıcı hizmetine sunulmasıyla birlikte, tek yönlü bilgi paylaşımından, çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşımına ulaşılmasını sağlayan medya sistemi olarak hayatımızda ki yerini almıştır. Diğer bir ifade ile de kişilerin internet üzerinden yaptığı eş zamanlı diyaloglar, paylaşımlar, etkileşimler bütünüdür.
Bilişim kavramı ise insanların teknik, ekonomik ve toplumsal iletişimde kullandığı ve bilimin dayanağı olan bilginin, düzenli ve akla uygun bir biçimde, özellikle bilgisayarlar ve benzeri elektronik aygıtlar aracılığıyla işlenmesi bilimi olarak tanımlanmaktadır.
SOSYAL MEDYA’DA MÜSLÜMAN’IN SINAVI
Yukarıda genel çerçevesi ifade edilen internetin ve beraberinde yer alan teknolojilerin gelişimi ile birlikte yaşanan dijital değişim ve dönüşümün kültür ile büyük çapta bir etkileşim içerisine gireceği elbette ilk zamanlar tahmin edilen ve beklenen bir gerçeklik değildi ya da bu kadar büyük bir dönüşüm ile karşılaşmak pek mümkün gözükmüyordu.
Zira web’in ortaya çıkışıyla beraber geçen kısa zaman içerisinde olan değişim, dönüşüm ve ilerlemeler önceki yüzyıllar ile mukayese edilmeyecek bir ilerleme ortaya koymuştur.
Biz bu yazımızda web’le birlikte bilişimde yaşanan gelişmelerin İslam-Türk aile hayatı etkisi üzerine duracağız. Elbette burada İslam ve Türk sosyal yaşantısına zarar veren bilişim teknolojileri ve internet değildi. İnternet tabanlı inşa edilen web siteleri yalnız yazılımdan oluşan siteler, programlar ve uygulamalar değillerdir. Yazılım, kültür, insan ihtiyaç – gereksinimleri ile girdiği etkileşim ile belli bir konsept içerisinde ortaya çıkan web siteleri, uygulamalar insanların sosyal yaşantısında yer edinmeye, insanların günlük yaşantıları, alışkanlıkları, tutum ve davranışları üzerinde hakim olmaya ve kurulan bu hakimiyet ile de insanların inançlarında ve aidiyetlerinde değişikliğe sebep olmuşlardır. Ne yazık ki aile ve okullarda gerekli bilinç yapısının eksikliği ile gerekli eğitimin verilmeyişi oluşan tahribatı hızlandırmış ve derinleştirmiştir.
İnternette yaşanan gelişmelerin gündelik yaşantımızda yanlış konumlandırılması ve kullanımı ile birlikte tahrip edilen İslam aile yapısı ve İslami değerlerin zarar görmesi kaçınılmaz olmuştur.
Bu noktada örneklendirmek gerekirse youtube, periscope, snapchat,instagram, swarm, facebook, twitter, yonja, pinterest, scorp,tango, skype vb programlar hayatı kolaylaştırmak için insan yaşamına kolaylık sağlaması muhtemel yazılımlar olmasına karşın, bu sitelerin kullanımı noktasında insanlarımızda olan dini ve sosyal bilgi eksikliği genel itibari ile oluşan kültürel erozyon internetle birlikte bir nevi kendini dışa vurduğu bir başka dünya bulmuş olup kültürel erozyonu ve dini, ahlaki değerlerde tahribatı hızlandırmıştır.
Ortaya çıkan kaygılarımızı küçük ama somut örneklerle ortaya koymak gerekirse Türk – İslam aile hayatında mahremiyetin simgelerinden biri olan evler ve evlerdeki perdelerimiz önemli bir manevi değer ve kimlik olarak kültürümüzün önemli bir parçası iken günümüzde sosyal paylaşım sitelerinin yaygınlaşması ile birlikte kızlarımızın, kadınlarımızın sosyal paylaşım sitelerinde yapmış olduğu fotoğraf paylaşımlarında mahremiyeti ve aileyi simgeleyen evler içerisinde bırakın oturma odalarını daha da mahrem olan yatak odalarında dahi çekindikleri normal fotoğrafların paylaşımı ve sosyal paylaşım siteleri ile teşhir edilmesi içine düştüğümüz kültürel erozyonu gözler önüne sermektedir.
Bir başka örnek ise müslüman’ın ( vatandaş, siyasetçi, iş adamı ) içinde yaşadığı toplumun toplumsal gerçeklerine, dinamiklerine karşı kayıtsız olması bilakis o toplumun gerçekleri ile yaşaması, hareket etmesi ve tamamen göz ardı etmemesi gerçeğidir. Bu ifademizi sosyal medya kullanımı çerçevesinde örneklendirmek gerekirse instagram,swarm gibi sosyal paylaşım sitelerinde gençlerimizin içinde bulunduğumuz coğrafyanın ekonomik imkanları ve yoksulluk gerçeği karşısında yedikleri yemekleri paylaşması kaldı ki ne var bunda gayet normal diyebilirsiniz bu ifademi bu işi abartıp yüzlerce beş yüz, altı yüze yakın fotoğraflar ile edep sınırlarını aşanlar için söylüyorum yada aşırı lüks cihazlar ( araba vs ) ile dışa vurmaları İslami yaşantının günlük rutinine aykırı hal hareket ve davranışları oluşturmakta günlük yaşayan ve yaşatmamız gereken islamla örtüşen davranışlar olmamaktadır. İslamı günlük yaşantımıza dini ritüeller dışında yaymak ve yaşamak gayesi içerisinde olmamız gerekir. Bunun içinde eğitim, İslami okuma ve bilinç önemli bir yer tutmaktadır.
Yukarıdaki örnekleri web 2.0 la birlikte günlük yaşantımızın bir parçası haline gelen Sosyal Medya içerisinde çoğaltmak mümkündür.
Internet’in, sosyal hayata girişi ve sosyal hayatı biçimlendirici yönü itibariyle yeniden kendi kültür, inanç ve yaşama tarzı anlayışımız açısından değerlendirilmesi gerekmekte ve yeni bir konuma oturtulması kaçınılmaz bir ihtiyaç olarak ortada durmaktadır. Dolayısıyla her buluş veya aracın, kendi amacına hizmet etmesi gibi bir özelliği bulunmaktadır. İnternet’ in de bu mantık içerisinde kendi kültür ve ahlak dünyamıza uygun bir çerçeveye koyulma ihtiyacı bulunmaktadır. Bu noktada annelerimize, babalarımıza, öğretmenlerimize, imamlarımıza ve müfredatları oluşturan bakanlığımıza önemli bir eğitici, öğretici, bilinçlendirici görev düşmektedir.
İslam günün her an ve saati bizle iç içedir. Bizler İslam’ı yaşar ve yaşatırız. Sözlerimiz ortaya çıkan bir kaygı ve hassasiyet çerçevesindedir. Yazımızı Ali Rıza Demircan hocamızın değerli katkısı ile noktalıyorum.
“Rabbimiz bizler için kolaylığı dilemiştir. Peygamberimiz de kolaylaştırıcılığı ilke edinmiş ve öğütlemiştir. İnternet’in hayatı kolaylaştırdığı açıktır. Ancak o hayrı süratle yayabildiği gibi şerlere yaygınlık kazandırmaktadır. Biz interneti bir silah gibi düşünebiliriz. Silah hayatımızı tecavüzlerden koruyabileceği gibi öldürülme de sebebimiz de olabilir. İstesek de kullanımına karşı çıkamayacağımız internetin -ki çıkmamızı gerektiren hiçbir sebep de yoktur- zararlarından koruyucu önlemleri almalıyız. Bunun için İslâmî çizgide bilgi ve bilincimizi geliştirmeli, internette kullanılabilecek her türden programlar üretmeliyiz.“
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi