islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4852
EURO
36,4080
ALTIN
2.960,47
BIST
9.359,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

“İSLAM ZANNEDİLEN DİN” KARMAŞASI (2)

“İSLAM ZANNEDİLEN DİN” KARMAŞASI (2)
8 Nisan 2023 09:00
A+
A-

İslam Dini, Kur’an bütünlüğü ve “Halis DİN” sadeliği ile kabul edilmedikçe karmaşaya mahkûm edilir. Beşerî müdahalelerle de din gücünü göstermez olur.

Sünneti seniyye hesaba katılmazsa İslam hayatını yaşamak mümkün olmaz.

Bugün ki durumun da net ifadesi kendini göstermiş olur. Müslümanlara dayatılan bugün ki İslam “zannedilen din” olur. İslam adına mücadele edenler de genelde delilsiz din olgusu üretirler. Âlim olmayanlar devreye girerler. Dinî alanı buz pistine çevirirler. İlmi, hikmet seviyesinde delil görmedikleri için de dinî itibarsızlaştırırlar. Bugün olduğu gibi“ İSLAM zannedilen imajı ile bir din anlayışı oluşturmuş olur.

Böyle bir din de halis din olmaktan çıkar, her şeyin tersi yaşanır. Din adına görev yapanlar, “İyiliği emretmeye yeltenip kendilerini unuturlar. Allah’ın Kitabını okurlar akıllarını çalıştırmazlar. Bunlar Kur’an’ı Kerimin manasını anlamadıkları için ömür boyu okudukları halde bir defa dâhi düşünme ihtiyacı hissetmezler. Bu insanların görevli oluşları da endişeyi artırmaktadır. Bunun net ve manidar örnekleri vardır ve sayamayacağımız kadar çoktur. Din, Kitabı ile kendi varlığını hissettirir.

Farklı  zihniyetler seline kapılmış müslümanlar Kur’an’dan kopuk oldukları için inanç, ideal ve eylem birliğine uyamaz ve sonsuza uzanan batıl kervanına kapılırlar.

Bugün yaşandığı gibi olur. Bunlardan insanların pek fark edemediği çok örnek vardır. Cenabı Hakkın yüksek derecede önem verdiği örneklerden biri dikkatimizi çekmektedir. “Müminler ancak, Allaha ve resulüne iman ettikten sonra şüpheye sapmayıp Allah yolunda mallariyle, canlarıyla savaşırlar. İşte, imanlarında sâdık olanlar, onlardır.” (Hucurat:49/15) Bununla beraber bir başka örneğe bakalım.

Cenabı Hak, kendinin ve meleklerinin peygambere çokça salat ettiklerini haber verir. Müminlerin de Ona çokça salat etmelerini emreder ve şöyle buyurur; Şüphesiz Allah ve melekleri O peygambere çok salât; rahmet ve istiğfar ederler. Ey iman edenler, siz de ona salât edin, tam teslimiyetle selâm edin. (Ahzap:33/56)

Ayetin manasını hatırımızda tutarak şöyle düşünüyoruz. Bu ayeti çok duyarız. Rabbimiz Allah Teâlâ emreder. Allah emrettiği halde gereğini ve ehemmiyetini idrak edip yerine getirmede yavan kalırız. Ayeti okuyan da dinleyen de manasını ciddi boyutu ile değerlendirme acziyetine saplanır.  Rabbimiz buna yüksek oranda değer vermesi karşısında Müslümanların duyarsızlığı, aslında felaketlerin habercisidir.

Bakınız, Rabbimiz bu ve benzeri konularda ki duyarsızlıklarımız hakkında ne buyuruyor ve ne mesajlar verir. “İman edenler için hâlâ, zamanı gelmedi mi ki, kalpleri Allah’ın ZİKRİ için ve Hak’tan gelen Kur’an için havf ve haşyet; korku ve kalp ürpertisi içinde olsun? Ve önceleri kendilerine kitap verilmiş olanlar gibi olmasınlar. Onların üzerlerine uzun zaman geçti de görevlerini yapmadılar. Bu yüzden de kalpleri katılaştı ve onlardan birçoğu fâsıklar oldular. (Hadid:57/16)

Bu ayeti Kerime bize çok önemli mesajlar verdiği halde biz gerçekten çok duyarsız kalıyoruz. Zikir ibadetinin etkilerini ve Kur’an’ın hayat veren esaslarını algılama sıkıntısı çekiyoruz. Buna rağmen Rabbimiz zikir ibadetinin manevî iklimini hatırlatıyor;  “Onlar ki, Allah’ın zikri ile kalpleri mutmain olduğu halde iman ettiler. İyi bilin ki, Ancak Allah’ın zikri ile kalpler mutmain olur.” (Ra’d:13/28)

Bu ayeti Kerimede kendinden önceki ayette kâfirleri dile getiren Rabbimiz “kendine dönüp yönelenleri” tanıtır. Yani kâfirlere karşı direnç göstererek dimdik ve birlik ve dirlik halinde duracak müminlerin sadakat, yiğitlik ve üstünlüklerini anlatır;

Haftaya buradan başlamak üzere… İnşa Ellah,  Esselamualeykum İlhan Oral

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.