Gün geçmiyor ki İslam’a ve Müslümanlara hakaretvari sözler ve cümleler sarf edilmesin…
İslam’a hakaret edenlerin baş cümlesi ise “ortaçağ karanlığı” sözü. Bu müptezeller, Hıristiyanlık dininde yaşanılan ortaçağ garabetinin, İslam’da da yaşandığını zannediyor ya da öyle olduğuna inanmak istiyorlar. Bu kimseler, sapık ideolojilerini gündemde tutmak ve bu sapık ideolojilerinin çarpıklıklarının yaşanması durumlarında da “ortaçağ karanlığı” sözünü, İslam’a mal etmeye çalışarak gündem değiştirmeye çalışıyorlar.
Mesela bu çarpık ideoloji sapkınları çıkıp, İslam’ın tesettür ayetlerini yok sayacak kadar bir aptallığın içine düşerek başörtüsü için, “Bir buçuk metrelik bez parçası” diyebiliyorlar. Daha da yetmedi yaptıkları film ve müzikler ile insanların beyin altına sübliminal mesajlar vererek, gençlerimizin ahlaki değerlerden uzaklaşması için elinden geleni ardına koymuyorlar.
Bir de buna jakoben laikliğin eğitim sistemini ekleyince, ortaya ateist, deist ve bilimum sapık ideolojilere sahip bir neslin ortaya çıkması kaçınılmaz hale geliyor. İslamı ve Müslümanları kötülemek adına basmakalıp cümleler icat eden ve bu cümleleri her fırsatta kullanan bu insanlara bendeniz, papağan yakıştırmasını yapıyorum. Hani papağanlara bazı kelimeler ve cümleler öğretilir, o hayvan da o cümlelerin hangi manaya geldiğini bilmeden tekrarlar ya… İşte olay tam da bu aslında. Bu papağanlar bazen de hızını alamayıp, “Din yüzünden geri kaldık” safsatasına da sığınırlar ve cehalet denizinde yüzdüklerini ortaya koyuverirler. Kendi tembelliklerini, akıllarını kullanmamalarını, kısıtlı bilgi ve düşüncelerini İslam’a mal etmek adına, papağanlık yaparlar.
Bu kimseler için söylenebilecek tek cümle var:
“Akıl yok, fikir yok, iz’an ise geri dönmemek üzere tatile çıkmış”
Anlatmaya çalıştığımız bu kimselerin durumunu, yüce Rabbimiz ayeti kerimesinde şöyle açıklıyor bizlere:
Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde, “Hayır, atalarımızdan gördüğümüze uyarız” dediler. Ya atalarının aklı bir şeye ermemiş, doğru yolu bulamamışlarsa! İnkârcılara seslenenin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyen hayvana haykıran çobanın durumuna benzer. Onlar sağır, dilsiz ve kördürler; çünkü onlar düşünmezler. (Bakara 170-171)
Bu bir mübarek kitaptır ki onu sana, insanlar âyetleri üzerinde iyice düşünsünler, akıl iz‘an sahipleri ondan dersler, öğütler alsınlar diye indirdik. (Sad Suresi 29)
Etrafına şöyle bir bakıp, tefekkür ederek yüce rabbimizin varlığını tecrübe edebilecekken, rabbimizin bizlere verdiği nimetlere karşılık şükür secdelerine kapanacakken, düşünmeden akletmeden konuşmak, zannediyorum ancak papağanların işi olabilir.
Bu insanlar, yanan bir ateşi bile nefesleriyle söndüremeyeceklerini bildikleri halde, güneşi nefesleriyle söndürmeye çalışan akıl fukarası insanlardır.
Evet, İslam bir güneştir… Hem de “insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkaracak” ve hayatını idame ettirmesini sağlayacak olan oksijeni veren bir güneş…
Onlar, “Din yüzünden geri kaldık” “ortaçağ karanlığı” başörtüsü için “birbuçuk metrelik bez parçası” diyerek papağanlıklarına devam ede dursunlar, ağızlarıyla, dolayısıyla da sözleriyle Allah’ın nurunu söndüremeyeceklerini yüce rabbimiz açık ve net bir şekilde bizlere beyan ediyor:
“İsterler ki Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürüversinler; ama inkârcılar hoşlanmasalar da Allah nurunu muhakkak tamamlamayacaktır.” (Tövbe 32)
Bizim, Suret-i Haktan görünüp aynı şeyleri tekrarlayarak İslam’a saldıran papağanların, bu ayetler, yine ayeti kerimenin tabiriyle hoşlarına gitmeyecektir ama biz bunlara saff suresinin 8. Ayetini de hatırlatmış olalım:
“Onlar ağızlarıyla Allah’ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nûrunu tamamlayacaktır.”
Hülasa; dini, siyasi, sosyal ve ekonomik alandan çekeceksiniz ya da bu alanlara müdahele etmesine izin vermeyerek camiye hapsedeceksiniz; daha sonrasında ise bu alanlarda sıkıntı yaşandığı zaman da olanları dine mal edeceksiniz…
Dedik ya…
Tam bir papağanlık…
“Akıl yok, fikir yok, iz’an ise geri dönmemek üzere tatile çıkmış”
ŞABAN DOĞAN